Emre'nin dediği gibi kahvaltımdan bir lokma bile almamıştım. Okula giderken de Emre'yi bir daha görmemiştim. Bu ilginç durum karşısında sadece olanları izleyip neler olacağını beklemek ile kalmıştım. Araba, okul bahçesinin önüne gelince çantamı sırtıma takıp ve Ekrem abiye -evet adını öğrendim- Teşekkür edip arabadan indim.
Hayır Alev hayır, herkes sana bakmıyor sadece senin kuruntun. Okulun bahçesine adımımı atmam ile kesik kesik bakışları yakalıyordum. Hatta alt sınıflardan iki kızın eliyle işaret etiğine bile gözlerim şahit olmuştu. Mimiklerimi olabildiğince aşağıya çekip dimdik yürüyerek Okulun kapısına doğru ilerlemeye devam ettim.
Üstümdeki gözleri fark edebiliyordum hatta ufak ufak dedikodularda geliyordu kulağıma.
"Okula deli mi almışlar?
"Ananı avradını kıza bak"
"Deli miymiş bu şimdi?"
Bunun gibi bir çok cümle kulağıma çalınıyordu. Sırtıma değen metal ile hemen arkama döndüm. Salağın biri arkamdan kola şişesi atmış ben dönünce de geri kaçmıştı. Arkamda bir kalabalık vardı ve meraklı, iğneleyici, küstah bakışlarının tek hedefi bendim. Eğilip kola şişesini yerden aldım. Kola şişesine bakıp sırıttım.
Şişeyi ileriye doğru uzatıp küçümsercesine dudaklarımı büzüp omuz silktim. Ardından sol tarafımdaki çöp kutusuna ilerleyip tekrar kalabalığa gösterdim. Şişeyi havaya kaldırıp yavaşça çöp kutusunun içine bıraktım. Kafamı aşağı yukarı sallayıp sırıttım.
Pür dikkat izleyen kalabalığı arkamda bırakıp merdivenlere adımladım. Medeniyet kalmamış burada canıım.
Sınıftan içeriye girince bahçedekinden farklı bir şey yoktu. Sınıftan içeriye girmem ile konuşmalar, fısırtılara dönmüştü. Kendimi Amerikan filminde gibi hissediyordum. Tek fark orada ezik bir kız vardı burada ise yoktu.
Kendime ait olan sıraya geçtim. Çok da ait demek istemiyorum en arka sıra olduğu için fakat ben oturuyordum işte. Sınıfa bir göz atıp Korayı aradı harelerim. Tek ismini bildiğim kişiyi yani.
Biraz sonra içeriye oldukça yüksek volümlü iki kıvırcık girdi . Kahkahaları ve laf aralarında birbirlerine söyledikleri kelimeler anlaşılmasa da onlar oldukça eğleniyor gibi gözüküyorlardı.
"Sussanıza marullar!" Bunu söyleyen esmer kızdı. Neydi ismi? Derya? Evet sanırım Deryaydı, ya da onun gibi bir şey. Koray'ın yanındaki sarışın ela gözlü kıvırcık, Derya denilen kıza küçümsercesine bir bakış atıp Koraya döndü.
"Kardeşim şununla" Eliyle Deryayı gösterip devam etti. "Aynı sınıfta olduğun için çok üzülüyorum." Koray, omuzlarını düşürüp kafasını eğdi. "Ben de ben de. Neyse ondan konuşup poposunu kaldırmayalım." Derya saçlarını geriye attı hırsla. "Sen benimle nasıl konuşuyorsun?!" Koray ellerini yukarıya kaldırıp. "Seninle konuşmuyorum ki" Dedi masum bir tavırla.
Tebessüm edip geriye yaslandım. Deryanın yanına oldukça güzel sarışın bir kız gelip omuzuna dokundu. Dudağındaki parlatıcıyı yalayıp. "Boş ver Defne muhatap olma şununla." Derya değil miydi bu kızın adı yahu? Değilmiş.
Adını bilmediğim kıvırcık. "Lan hani deli vardı bu sınıfta? Kandırdın demi beni it!" Koray dudaklarını büzüp omuzlarını silkti. "Kanka yeminle vardı. Acaba ben halüsinasyon mu gördüm? Zaten kızın insan üstü güzel olmasından anlamalıydım. Öyle deli mi olur anasını satayım." İyice yerimde yayılıp gülerken ikiliyi izliyordum.
"Koray malsın ya!" Koray omuz silkip yerine oturdu. Hala beni görememişlerdi. Bana deli demelerine alınmalı mıydım? Bilmiyorum ama bana komik gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güherçile
General FictionGüherçile, anlamı buydu aslında her şeyin, bütün yaşadıklarımın, yaşayacaklarımın ve yaşayamadıklarımın. Barutla yan yana gelen patlayıcı bir madde benim de hayatım. Fakat benim hatam, maddeye barutla değil ateşle karşılık vermekti. Bütün hayatımı b...