Başımın arkaya çekilmesiyle saç diplerimde müthiş bir acı hissettim. Boynuma dolanan urgan işimi hayli zorluyordu , ben kurtulmak için debelenirken urgan iyice boynumu sıkıyordu ve artık kızarttığı yerler kanamaya başlamıştı. Patlayan dudağıma aldırmadan çıkarttıkları koli bandını tekrar yapıştırdılar. Kahretsin ki dudağım deli gibi kanıyordu ve kan ağzıma dolmaya başladı. Terk edilmiş bir parkta götüm donuyordu. Salıncakalardan birinin sallıncağını kopartmışlardı ve boynunmada ki urgan oraya asılıydı. Halatın boyu boyuma göreydi böylece hem ölmeyecektim hemde kıpraşıp onlara zorluk çıkartamayacaktım.Akşamaları büyükçe bir sandalyeye oturtuluyordum.Diğer herkes gidiyordu diğer adamların yanına.
Lanet olsun ki ilk defa hata yapıp Cihanı dinledim.
Arkamdan diz kapakalarıma bir baskı hissedince akşam olduğunu anladım. Zaman hakkında kısıtlı bilgilere sahiptim. Konum olarak ise arkadan vuran dalgalar sayesinde bir uçurumun kenarında olduğumuzu biliyordum.
Uçurumun kenarında terk edilmiş bir parktaydım. Son bakacakları yer bile değildi. Gözlerimi kapalı tutuyorlardı ama seslerinden hangi piç oldukalrını anlıyordum. Buradan bir kurtulayım , beni kanımda boğmakla hangi döl israfının ardına sığınıp bu cesareti buluyorlarsa hepsini hadım etmeyene Sancak demesinler.Sandalyeyi iyice hizzalayıp oturdum. Sandalyeyi aniden çekip benim urganla boğuşmamı izlemekten zevk alıyorlar resmen. Oturduğum zaman midemdeki bulantı kendini iyice hissettirdi. Uzun zaman sonra aç olmam ve üstüne o kadar vakit sonra mideme giren tek şey kendi kanım olması işkence gibiydi. Ağzımı açamıyordum bant yüzünden. Kahretsin ki dudağımdaki patlama iç kısımdaydı ve durmaya niyetide yoktu. Sırtıma dolanan battaniye sayesinde bir miktar ısı iletimi olabilmişti vücuduma. Gece hava ayaz kestiği için ince de olsa bir battaniye sarıyorlardı. Battaniyenin gelmesi sıçtığımın resmi kanıtı demekti çünkü birazdan damardan beyaz kuğu[ madde] verimi yapılacaktı. Dozajı çok azdı ama promili bir hayli yüksekti. Ne kadar irademi zorlasamda ; hem aç karnına vermeleri hem de vücudum alışık olmadığı için vücudum istiyordu. Neredeyse bir haftadır buradayım lanet olsun.
Burada daha fazla durursam keş olarak leşim çıkacak. Bu işler Cihan yüzünden başıma geldi ve ironiye bakınız ki tek umudum yine o.Cihan hem umudum hem felaketimdi.
Battaniyenin omzumdan sıyırıldığında da kolum boyunca kazağımın pazularıma doğru çekilmesine de tek bir itiraz etmedim.Edemedim. Boynumda ki urgan o kadar sıkıyordu ki ağzıma dolan kanı yutarken bile zorlukla yutkuna biliyordum. Herhangi tek bir haretimde boynuma daha fazla tahriş alıyordum. İğnenin damarıma yaptığı soğuk basınçtan sonra damarıma yaydığı beyaz kuğu tüm hücrelerimi ihtilale uğrattı. Kanımın deli kaynamasını beklerken kazağım bileğime doğru çekildi. Beklediğim olmadı , bedenimde bir gevşeme hissetmedim. İğneyi yapan herif kazağımın uçlarını bileğime kadar çekip aşşağı doru kaydırdığı battaniyeyi tekrar omuzlarıma çıkardı. Nefesini boynumda hissetim. Eli omzumu hafifçe sıktı, elinin buz hissini tenime işledi. Battaniyeyi iyice sararken arkama geçti eli hala omzumdaydı. Nefesini tekrar boynumda hissetim.
" Kuğu kör."
Kuğu kör.Kuğu kör.Kuğu kör.
Buldu.Sonunda Cihan beni buldu.Damarlarım da gezinen şeyin beyaz kuğu olmadığı aşikardı. Aksi halde çoktan saçma sapan düşünmeye başlardım. Neyseki bu adamlar salaktı ve madde kanıma karıştıktan sonra ağzımı açmıyorlardı aksi halde fark ettim ki o sırada maddenin etkisiyle çok boş şeyler konuşuyordum. Kolaylıkla ağzımdan laf alabilirlerdi. Kuğu kör. Kodlamalarımızda ilk kelime genellikle kişinin takma adları oluyordu. Bu da demek ki beni Kuğu denilen kaltak kaçırmıştı. Kaçırılmak. Ne kadar da gurur kırıcı bir kelime. Lanet olsun ki bu duruma düştüm ve karizmam yerle bir edildi. İçeriye gizlice adam soktuğumuz zaman kod olaral , kör, diyorduk.
Anlaşılan bizim adamlar sızıntı yapmışlardı ama Kuğu kaltağının bundan haberi yoktu. Yerimi tespit etmelerine rağmen gelmiyorlarsa bu durumdan kimsenin haberi yok demektir.