BÖLÜM -43 🖤 BELA

10.5K 584 204
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen VOTE ve sevgi dolu YORUMlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

Yazar, keyifli okumalar diler...
💫

&

Melis'in ardından öylece kapıya bakıyordu Alparslan.

Taliplileri demişti...

"Benim bilmediğim kim var?" diye düşündü. İçindeki kıskançlığı bastıramıyor, her seferinde vahşi bir hayvan gibi ona saldırıyor, Elif'i üzüyordu. Ama bu sefer böyle olmamalıydı.

Derin bir nefes alarak sakinleşmeyi umdu. Aklına, bir başkasının gelip Elif'in kendi yerine onu seçme düşüncesiyle kan beynine sıçradı.

İçinde ki yakıcı öfkeyle birden masanın üzerinde ki, masa isimliğini alıp kapıya doğru savurdu. O sırada kapıdan giren Ferhat başını hızla eğerek kendine gelmesini engelledi.

Gözleri panikle açılmış korkuyla Alparslan'a bakıyordu. Fakat Alparslan onu umursamayacak kadar öfke doluydu.

Ferhat, "Ağabey, uçağın hazır." dedikten sonra, "Bir de şey var var." diye mırıldandı.

Alparslan başını ona çevirip, tek kaşı havalanmış bir şekilde şüpheyle baktı. Ferhat bir süre sessiz kaldı çünkü söyleyeceği şeyi nasıl söylemesi gerektiğine karar veremiyordu. Ağabeyini önceden iyi tanıyordu fakat hayatına Elif girdikten sonra tanıyamaz olmuştu.

Ferhat hala cevap vermeyince bu sefer Alparslan sabırsızlıkla başını salladı, ''Ne?'' diye.

"Ağabey, şey." dediği an Alparslan'ın sabrı tükendi ve yakasına yapışarak, öfkeyle haykırdı.
"Ne var LAN! Adam gibi söyle şunu!"

Ferhat iri açılmış gözlerini yere çevirdi ve sertçe yutkundu.
"Musa Bey'in arkadaşının oğlu, bir süre Elif Hanım'larda kalacakmış."

Alparslan çatılı kaşlarının altından öfkeyle yanan gözlerle Ferhat'a baktı ve "O kim?" diye sordu.

"Bugün Elif Hanım'la konuşan adam." dedi Ferhat hızla.

Alparslan, Ferhat'ın tuttuğu yakasını hızla bıraktığında Ferhat geriye doğru sedelendi. 

"Piç herif." diye mırıldandı.

Bugün Elif'i merkeze kadar takip etmiş, sonra ise kendi yoluna gitmişti. Bu yüzden onu araştırma ihtiyacı görmemiş, umursamamıştı Alparslan. Buranın yerli halkından değildi. Bunu giyim kuşamından anlamıştı. Yol sorduğu belliydi. Belki birilerinin yakınıdır, ziyaret için gelmiştir diye düşünmüştü fakat bu birilerinin Musa Bey olacağı hiç aklına gelmemişti. Kafasında o kadar çok sorun vardı ki, bu ihtimali atladığı için kendine lanet etti.

"Niye Elif'lerde kalıyor? Ben bile kalmamıştım resmi olarak!" dedi içinden. Trabzon'da birçok otel vardı. O kadar otel varken neden Elif'in eviydi?

Vücudunda biriken öfke çıkmak için yer arıyordu. Ne yapacağını bilemez halde etrafa bakındı.

Ferhat, "Ağabey uçağın-" dediği an, Alparslan sinirle haykırdı.

"Siktir git lan!"

Halâ uçak diyordu. Alparslan derin bir nefes alarak ellerini saçlarından geçirdi. Ferhat'ın hala yanında durmuş ona baktığını görünce üzerine doğru yürüdü, Ferhat korkuyla geriye doğru birkaç adım attı.

"Ama ağabey, Münih'te ki-"

Alparslan onu umursamadan sinirle sözünü kesti ve yanına yaklaşıp, elini omzuna atarak sıktı. "Münih'e sen git. Şimdi burdan gidemem. Daha önemli işlerim var. Çık dışarı."

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin