-5: Don't flirt with the babysitter-

556 40 5
                                    

Jungkook

"Gayet sağlıklı görünüyor." tuşlarla uğraşıp kalp atışı sesini açtı. Duyduğum en güzel sesti.

Taehyung elimi tutarak bana gülümseyerek baktı. Ben de ona gülümsedim. Doktor işini bitirdikten sonra çıktı tuşuna basıp karnımı silmem için bir peçete uzattı. Ultrason görüntülerini Jungkook'a uzattı ve masasına geçti. Biz de karşısındaki sandalyelere oturduk.

"Düzenli olarak kontrollere gelmeniz lazım onu biliyorsunuz zaten. Vitamin vereceğim hem vücudunuz için hem bebek için fayda sağlayacak. Zararlı yiyeceklerden ve içeceklerden olabildiğince kaçının, çok fazla kafein almayın. Sadece spor olarak yoga yapabilirsiniz. Eşinizle birlikte anne-baba yogasına da gidebilirsiniz." eşiniz demesiyle afalllasamda sesimi çıkarmadım

"Şey aslında, biz evli değiliz." Jungkook lafını bitirdikten sonra yan gözle ona baktım. İkimize de bakıp anıladım anlamında başını salladı.

"Tamam o zaman düzelteyim, erkek arkadaşınızla-"

"Sevgili de değiliz." Bayan Sook derin bir nefes aldı.

"Partnerinizle de anne-baba yogasına gidebilirsiniz." başımı salladım. Jungkook'a bakmaya başladım. Baktığımı anlayıp bana döndü. Derin bir nefes alıp gözlerimi doktora çevirdim.

"Çok teşekkürler, kolay gelsin." Bayan Sook gülümseyerek bizi yolcu ettikten sonra odadan çıktık.

"Doktoru neden düzelttin?" bakışlarımı ona çevirdim. Omuz silkti.

"Öyle gerek gördüm." başımı salladım.

Jungkook 3 haftadır garip davranıyordu, yani alıştığımdan farklı. Normaldi, aşırı normal. Muhtemelen bana karşı olan duygularını yitirmeye başlamıştı. Sadece çocuğumuzun babası olarak hazırlıyordu kendini. Hamilelik duygularından mı bilmiyorum ama sanki ben de ona karşı duygular beslemeye başlamıştım. Emin değilim. Yanında huzurlu hissediyordum, benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu ve gözlerine her baktığımda sanki zaman duruyor ve yeni bir boyuta geçiriyorduk. Artık o bana karşı nasıl hissediyorsa ben de ona karşı aynı hissedebildiğim için mutluydum. Ama sanırım artık bunun bie önemi kalmamıştı.

Ve bizimkilere her şeyi anlattık. Garipseseler de çok sevindiler. Bizim için mutlulardı. Her zaman yanımızda olduklarını ve bize destekçi olacaklarını söylediler. Hoseok da burallarda bir iş bulmuştu ve buralara taşınmıştı ama tam yerleşememişti. Bizim bebek haberinden sonra da ne olur ne olmaz diye bir bakıcı tutmuştu. Erkek bir bakıcıydı, tecrübeliydi. Hepimiz onu sevmiştik hatta Hoseok bize gelirken eğer o sırada o da oradaysa onu da çağırıyorduk. Bir de bebek konusundan sonra gruplarımız daha da yakınlaştı. Neredeyse her akşam benim evimde toplanıyorduk. Bu bizi çok mutlu ediyordu.

"Makaron alalım." aniden ağzımdan çıkan şeye kendim bile anlam veremedim. Aşermelerim son gaz devam ediyordu.

"Alırız." Jungkook düz bir cevap verince tek kaşımı kaldırdım. Evet, cidden bir gariplik vardı.

Arabada pastaneye giderken bile düz sohbetler ediyorduk. Normalde sus pus oturur, nefes alışverişlerimizin bile verdiği huzuru dinler, yan gözle birbirimizi izlemeye çalışırdık. Artık bebekten, olanlardan ve gündemden bahsetmeye başlamıştık. Normal değildi, anormaldi. Bana karşı olan duygularını yitirmiş olmalıydı. Cidden bir şeyin değerinin kaybedildikteen sonra anlaşılması çok doğru bir şey. Anlamam zaman aldı ama artık iş işten geçmişti.  Pastaneye geldiğimizde Jungkook arabayı parkedip kemerini çözdü. İnmeden önce bana baktı. Göz göze gelmiştik. Gözlerim dudaklarına kaymıştı, onu öpmeyi o kadar çok istiyordum ki. Duraklarına baktığımı farkedip kafasını çevirdi.

Stay-Taekook (Omegaverse) (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin