Hyunjin'den...
Seungmin hyungun bana yukardan bakması kalbim için hiç iyi olmuyordu. Bir elini kaldırıp gözümün önündeki kahkülleri düzeltti. Alnım açığa çıkmıştı. Yavaşça yaklaşıp minik bir öpücük bıraktı. Dudaklarıma da bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"Aslında durmak istemiyorum ama seni öpmeye devam edersem nefessizlikten öleceksin. O yüzden hadi kahvaltı hazırlayalım."
Dediği şeylerden sonra derin bir nefes alıp ciğerlerimi rahatlattım. Gözlerimin içina bakmaya devam etti. Sonra üstüme uzanıp bana sarıldı ve hızla yerlemizi değiştirdi.
Şuan yatağa uzanan kişi oydu ve beni göğsüne doğru yatırmıştı. Kalbi hızlı atıyordu ama benim kalbim daha hızlıydı.
"Boş ver kahvaltıyı. Kalalım biraz böyle."
Saçlarımı okşayıp öpücükler bıraktı. Kalbim daha da hızlanırken tişörtünü tuttum.
Kafamı kaldırıp yastığa yattım. Yüzlerimiz yan yanaydı. Gözlerimin içine bakıyordu. Bende onun gözlerine baktım. Milyonlarca yıldız vardı sanki.
"Gözlerin çok güzel parlıyor hyung."
"Sana baktığımdan o."
İstemsizce gülümsedim. Elini kaldırıp yanağıma koydu. Ve o an hiç istemediğim bir şey oldu.
Karnım guruldadı...
Gözlerimi kocaman açıp yüzümü yastığa gömdüm. Seungmin hyungun gülüşü ulaştı kulaklarıma.
"Birileri bayağı acıkmış."
Saçlarımı karıştırdı. Tekrar saçlarımı öptü.
"Sende haklısın hadi kalkalım."
...........................
Seungmin hyungla kahvaltı yapınca dün ki işini hatırlayıp evden çıktı. Yarım saat içinde geleceğini söylemişti. Evden çıkmadan yakamı kavrayıp kendine çekti. Bir süre öptükten sonra hızlıca evden çıktı.
Onun gittiğine emin olduktan sonra evde deli gibi zıplamıştım. O adam kalbime iyi gelmiyordu...
...................
2 ay sonra...
Bu gün mezun oluyorduk.
Bütün mezuniyet eğlencelerini bitirmiştik. Sadece kepleri fırlacaktık.
Jisung'la heyecanla keplerin fırlatılma anını bekliyorduk. En sonunda kepleri fırlattık.
(Lisede de öyle aktiviteler oluyor bizim okul yapıyor. Seneye kep fırlatacağım :"))
Kepler havada uçuşurken hayatımın en güzel günü olduğunu düşünüyordum. Eğlenceler bittiğinde kenarda beni bekleyen Seungmin hyungun yanına koştum. Boynuna atladığımda beni belimden tutup etrafında döndürdü.
Jisung'un ailesi geldiğinden Minho hyung gelememişti. Daha sevgili olduklarını bile söylememişlerdi ama olsun. Seungmin hyung beni yere bıraktığında elimden tutup arabaya bindirdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Nereye gidelim? İstediğin her yere gideceğiz!"
"Uzun bir araba yolculuğu istiyorum!"
Şaşkınlıkla bana baktı.
"Geceye kadar sürsün ama! Ülkeyi dolaşalım!"
"O kadar zamanımız olduğunu sanmıyorum Hyunjin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓
Fanfiction"Adam öldü ve oğlunun bi bok bildiği yok. Ne yapacağım onunla?"