"Fotoğraf çekilmek isteyenleri şuradan alalım gençler." Koray, sürekli olarak bize bakan kalabalığa doğru bağırmasıyla kıkırdadım. Gerçekten herkes dönüp bakıyordu. Hatta sadece bakmak için bile kantinin kapısına kadar gelip ardından dönen kişiler bile vardı.
Anlamıyordum, ilk defa mı deli görüyorlardı? "Biz bunu paraya mı döksek acaba la?" Kordel'in ortaya attığı fikir, Koray'ın kafasına yatmış olacak ki. "Harbi ha. Biz Alev'in menajerleri olarak komisyonu alırız. Alevle fotoğraf çekilmek 5 kağıt olsa..Soru sormak, 10 Ee bir teneffüs Alevle konuşmak 15 olsa.... Günde 50 kişi gelse. Hadi bunların hepsi fotoğraf çekilmek için bile olsa....250 tl miss gibi. Çıkışta da yeriz. Nası fikir?" Ben kafamı iki yana sallayıp " Olmaz tabiki herkes de fotoğrafım olacak oh vallaha ne güzel."
Kordel, "Sosyal medya hesabın yok mu zaten?" Kafamı sallayıp "Hee olmaz mı? Demir parmaklıkların ortasında gardiyanlardan rica ediyorum fotoğrafımı çekiyorlar saolsunlar. Hatta arada bir kendini Adriana Lima sanan teyzeyle falan da çekiliyorum." Kordel omuzlarını düşürüp. "Doğru, sen tımarhanedeydin." Etrafta 10 saniye kadar bir sessizlik oldu. Aslında kırılmamıştım fakat Kordel kırıldığımı düşünerek toparlamaya çalıştı. Ancak buna gerek kalmadan Koray, konuyu değiştirdi. Onların bu çabası komik duruyordu aslında.
"Alev hadi gel sana bir hesap açalım." Koray'ın sözleriyle dikkatimi ona verdim. " Ne hesabı?" Dedim ilgiyle. Banka hesabı falan diyorsa hiç bir bokuma yaramazdı çünkü.
"İnstagraam" Dedi rahatlıkla. Kaşlarımı çatıp öne eğildim. "Ney tagram?" Kordel gülüp benim gibi öne eğildi. "İnstagram, yani Türkçe meali, sosyal medya hesabı. Fotoğraf paylaşabiliyorsun, insanlarla konuşabiliyorsun veya öyle başka hesapların paylaştığı gönderilerde boş boş geziyorsun." Kaşlarım havalandı istemeden. "Yani insanlar, fotoğraflarını başkalarına paylaşıyor öyle mi? Tanımadığı insanlara bile?" Dedim şaşkınlıkla. Çok enteresandı gerçekten. Daha önce hiç duymamıştım. Belki duymuştum ama unutmuştum her neyse işte sonuç olarak pek bir fikrim yoktu.
Kordel kafasını kaşıyıp. "Yani öyle söyleyince biraz şey oldu ama." Sonra aklına bir şey gelmiş gibi işaret parmağını kaldırıp gözlerini açtı. "Hesabını gizliye alabiliyorsun yani sadece senin istediğin kişiler, fotoğraflarını, paylaştığın şeyleri görebiliyor." Kafamı sola yatırıp düşündüm. "Peki o zaman madem fotoğrafını görmelerini istiyorsun, niçin direk kendisine atmıyorsun?" Dedim merakla. Bir yerde mantık hatası var gibiydi sanki.
Koray bana doğru yaklaşıp telefonunu görüş açıma soktu. "Kurcalama işte o kadar" Deyip telefonunun tuş kilidini girdi ardından morlu turunculu üstünde kamera simgesi olan uygulamaya tıkladı. Uygulama açılır açılmaz bir kızın fotoğrafı girdi görüş açıma.
Kız aynanın karşısında elini iki işareti yapıp dilini çıkarmıştı. Elimle kızı gösterip. "Sen tanıyor musun şimdi bunu?" Dedim merakla. Koray gülüp saçlarını karıştırdı. "Pek sayılmaz." Kafamda iyice soru işaretleri oluşmuştu "Ee o zaman neden takip ediyorsun?" Dedim.
Kordel, Koray'ın kafasına vurup "Yavşaklığından" Dedi gülerek. Koray tekrar bana dönüp "Boş ver sen bunu Alev. Bak şu kısım hikaye kısmı." Eliyle sayfanın en sütündeki yuvarlak, yine girişteki renklerle bezenmiş içinde kişilerin fotoğrafı olan yeri gösterdi. "Burada ne paylaşılıyor?" Dedim. "istediğini, bu 24 saatlik yani 24 saat sonra paylaştığın şey otomatik siliniyor." Dudaklarımı büzüp kafamı salladım.
Ardından en sağ da kendi fotoğrafı olan, kalbin yanındaki yere dokundu. "Burası benim profilim. Şurası takipçi kısmı. Yani beni takip ed-" Sözünü aceleyle kestim. "Oha 3425 kişi mi tanıyor seni?" Dedim heyecanla. Koray "Yani tam olarak öyle diyemesek de öyle." Dedi kararsızlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güherçile
Художественная прозаGüherçile, anlamı buydu aslında her şeyin, bütün yaşadıklarımın, yaşayacaklarımın ve yaşayamadıklarımın. Barutla yan yana gelen patlayıcı bir madde benim de hayatım. Fakat benim hatam, maddeye barutla değil ateşle karşılık vermekti. Bütün hayatımı b...