Seni ateşe doğru koşmaya davet ediyorum KARICIM. Üstünden sürüldüğümüz toprakları ve saraylara rehin bıraktığımız kalplerimizi geri almalıyız.
Geri almalıyız kulağımıza fısıldanan isimleri ve unutmamız için çırpındıkları zihinlerimizi, yoksul evlerde öğrendiğimiz alfabeyi, ceketlerimizin sökük uçlarını, kapılardan önümüzü iliklemeden girme cesaretini, umarsız tarihi, sarhoşluk bilgisini ve kötü vatandaş olma hakkını geri almalıyız. Sözümün üstüne söz söyletme kimseye güzel karım.Silelim gözlerimizden işgalcilerin çığlıklarını ve yalanlarını onların, kopartıp atalım kulaklarımızdan.
Bütün yeryüzü ülkemizdir bizim ve kurtuluş bir zerdali gibi duruyor dünyanın bütün ağaçlarında. Dünyanın bütün ağaçları aşkımızın özgür topraklarını bekliyor. İnsana, halka, toprağa, havaya ve suya olan büyük aşkımızın topraklarını bekliyor hayat. Ve durmak yok birbirimizin cesaretine doğru sürdüğümüz atlara. Cesaret, ne bol sıfırlı bir çek, ne de üçyüz kilometre hızla sürülen son model arabadır.
Cesaret, senin ellerinden benim ellerime taşınan ısı ve benim gözlerimden sana doğru uçan narin bir kelebektir. Kırılgan ve şeffaf olduğu için gereklidir cesaret ve cesur adımlarımızla şekillenir aşkımız.
Seni kavgamın kenar mahallesine davet ediyorum guzelligim ve kavganın kanatlarına kanatlarımı eklemek istiyorum. Uçmak özgürlük sevdalılarının işidir, özgürlük sevdalılarının işidir yüksek duvarların ardındaki bahçelerden meyve çalmak ve padişah çocuklarını ayartıp, onları kavganın demir bir yumruğuna çevirmek bizim işimizdir.
Beş parmağın beşi de birdir birbirimize uzattığımız elde ve tut kalbimi, sıkmaktan dolayı terlemiş ellerimi tut ve onlara dünyayı tanıt. Bütün toprakları, bütün ağaçları, bütün çiçekleri, bütün hayvanları, bütün köyleri, bütün ışıkları, bütün sesleri tek tek tanıt ellerime. Ben aşkının militanıyım sevgilim. Çekip fünyesini kalbimin aramızdaki engellere doğru koşuyorum. Birazdan büyük bir patlamayla aydınlanacak gece ve o bir saniyelik aşk en uzun hayatlardan daha uzun kalacak yeryüzünde. Bana kutsallarım için Ölmeyi öğrettin ve ben hiç sönmeyen bir ateşe avuçlarımızı uzatmanın güzelliğini haykırayım sana. Bütün güzellikleri haykırayım ve sesim bir sarhoşun hiç ayılmak istemeyen gözleriyle tarif edilsin. Fakat hiç kimsenin tarif etmesine izin vermeyelim içimizdeki yanardağı.
Seni aynı elmayı ısırmaya davet ediyorum soylu sevdam. Halkımızın bakışlarıyla kızaran o elmaya kalbimizin atışlarını da ekleyip dünyanın uçlarına doğru atmalıyız. Lübnanlı bir savaşçı avuçlarında sıkıp başka bir toprağa fırlatmalı özgürlüğün meyvesini. Etiyopyalı bir bebek bulmalı onu. Bütün bebeklerde çoğalmalı bizim aşkımız. Karanlık hedeflere doğru sıkılan silahların sesini tercih etmelisin "seni seviyorum" cümlesinin yerine. Ve beni hatırlamak istersen bir Çeçen çocuğun gözlerine bakmalısın. Ben ve bütün kardeşlerim, bu 6 milyar kara çocuk, aynı hızla bakarız sevdiklerimizin gözüne. Hızıma hızını da kat sevgilim. Gölgesiz bir hayata inandık birlikte. İnandık birlikte ekmeğin ekmek, ateşin ateş, ölümün ölüm olduğuna. Ve Özgür bir ölüm fikriyle alevlendi hayat. Yeşeren herşeyi tutsak halkların koynunda sakladık ve bir devrimci annesinin cesaretiyle koruduk kalplerimizi. Koruduk kalplerimizi işgal ordularından ve devasa bir bayrak gibi dalgalandı çocuklarımız. Bana çocuklarımızı anlat ve hiç susma yüzlerini yüzüme ezberletirken.
Seni Beyaz Saray'ı yakmaya davet ediyorum soylu sevdam. Biz bir çift gövde olarak dünyanın her yerinden aynı anda yürüyebiliriz. Aynı anda aynı cümlelerin şiddetiyle sarsılabiliriz silahlarımızı temizlerken. Bil ki silahlarını sevdim senin ve tetikte bekleyen gözlerini. Sen uyurken başında nöbet tutmak istiyorum sevdiğim. Karanlık pusulardan korumak istiyorum düşlerini. Biz bir doğumun iki ucuyuz ve bir karanfil gibi büyüttük yüreğimizi. Bir karanfil, hayata sevdalı. Bir karanfil, özgür şarkılar için. Şarkılarında bana da yer aç ve daha da genişlesin avuçlarımdaki harita. Serip o haritayı yemek yediğimiz masaya savaş planları yapalım birlikte. Aşk bir savaştır ve iki kişilik bir ordu bile yeter zafer kazanmaya. Beni zaferine kabul et güzel eşim. Yaralarına yakın tut beni ve bir kör kurşunu birlikte ısıralım.
Aynı kurşunu bölüşmektir benim aşkım. Cephanem bitince senin kurşunlarınla doldurayım tüfeğimi. Sen tüfeğini bir şehri yakmanın çılgınlığıyla doldur. Koşalım bizden önce koşanların peşi sıra. Aşk bize yoldaş.