"Gitmenden korkmuyorum. Benimle kalmandan korkuyorum Nisa..." "O ne demek şimdi?" Yanağımı okşarken derin bir kaç nefes aldım. "Sana zarar vermekten çok korkuyorum. O kadar güzelsin, o kadar güzel bir kalbin var ki..." "Sen bana zarar vermezsin. Biliyorum ben." "İsteyerek vermem... Ama ya istemeden..." "Daha önce öyle bir şey mi yaşadın sen? Sürekli aynı şeyden bahsediyosun Barış..." Dudağıma uzun bir öpücük kondurdu. "Bunları konuşmayalım şimdi..." "Seni tanımama izin ver Barış, yaralarını saklama benden." "Sen anlat önce..."
Derin bir nefes aldım. Karşılıklı olsun istiyordu bazı şeyler, ki haksız da sayılmazdı. "Annemle babam... Küçükken terk etmişler beni. Beni babaannem büyüttü. Yıllar oluyor annemle babamın çoktan öldüklerini öğreneli..." Barış ile göz göze geldiğimizde yutkundum. Elleri gözyaşlarımı silerken ne zaman akmaya başladıklarını sorguladım. "Nisa ben..." "Tamam bir şey söylemene gerek yok Barış. Üzülmüyorum zaten." "Babaannen peki? Hala hayatta mı?" "Üç yıl önce falan kaybettim onu da." "Nisa'm..."
Sıkıca sarıldığında kimsesizliğimi hatırlayıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Barış beni daha sıkı sararken kokusu ile biraz daha sakinleşmeye çalışıyordum. "Yalnız değilsin meleğim, yalnız değilsin Nisa'm. Yanındayım. Hep yanında olacağım. Ömrüm boyunca hep bir yolunu bulup sana koşacağım." "Bırakma beni." "Bırakabilir miyim ben hiç seni..? Şu kokudan mahrum kalabilir miyim ben?" Ona daha sıkı sarılırken o da sımsıkı sarmıştı beni. Saçlarıma binlerce öpücük kondurmuştu. Kendimi biraz daha iyi hissetmeye başladığımda hıçkırıklarım durmuştu.
Barış gözyaşlarımı silerken akarken geçtiği yolu öpücüklere boğmuştu. "Senin bir damla gözyaşına kurban olurum ben. Ağlamak yok güzelim. Söz veriyorum bundan sonra ağlamak yok." Yanağıma kocaman bir öpücük kondurduğunda huzurla gözlerimi kapattım. Uzun bir süre sessiz kaldık. Saate baktığımda artık gitme vaktimin geldiğini gördüm. Barış'ın kokusunu derin derin içime çektim. "Birazdan hemşireler gelecek ve gitmem gerektiğini söyleyecek." "Seni bu şekilde bırakmak istemiyorum Nisa..." "Ben de... Yanımda olduğunu hatırlatmana ihtiyacım var." Barış sıkıntıyla bir nefes alırken ben de aynı şekilde bir nefes vermiştim.
"Çıksak desek biz sevgiliyiz bizi ayırmayın diye ne yapabilirler ki?" "Sakın, sakın ayırırlar bizi. Senden uzak kalamam ben. Barış... Öyle bir delilik yapma olur mu?" Barış sessizce küfür ederken sinirden boynundaki damarları belirginleşmişti. Onu sakinleştirmem gerektiğine emindim. Boynuna uzun uzun bir kaç öpücük kondurdum. "Barış, biraz zaman... Her şeyi halledecek bir çözüm bulacağız elbette." "Bulacağız değil mi?" "Bulacağız, söz veriyorum..." Kapı tıkladığında ise artık gitmem gerekiyordu. "Geliyorum." Seslendikten sonra Barış'ın dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum.
"Seni seviyorum Baroska." Kulağına fısıldadığımda yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. O da benim kulağıma fısıldadı. "Seni çok seviyorum Nisa'm. Asla yalnız olmayacaksın, hep seninle olacağım. Bedenen olamasam da ruhum hep seninle." Dudağına hızlıca bir öpücük kondurdum. Birbirimize gülümserken sınırları zorlamamak için tepsiyi de alıp odadan çıktım. Çıkmadan önce birbirimize iyi geceler dilemiştik. Odama girdiğimde ise önce kapıyı kilitledim. Sırtımı Barış'ın odasıyla arama giren duvara yaslarken yere çöktüm. Sanki onun da böyle yaptığını hissetmiştim. Başımı geriye yaslarken derin bir nefes aldım.
Gözyaşlarım kendiliğinden akarken yan odadan gelen cam kırığı sesiyle beraber daha da şiddetlenmişti. Hemşirelerin sesleri, Barış'ın sesi... Hepsini duysam da yerimden kalkacak gücü bulamadım kendimde... Oraya öylece çöküp ağlamaya devam ettim. Kendimi daha önce bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Yavaşça yerimden kalkarken elimi yüzümü yıkayıp biraz toparlamaya çalıştım. Odamın kapısını yavaşça aralarken ağır adımlarla Barış'ın odasının önüne geldiğimde yine sakinleşmesi için iğne vurmuşlardı muhtemelen. Barış ile göz göze geldiğimizde yalvarır gibi baktım gözlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanficİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."