SON NEFES-6

218 9 4
                                    

Bölüm Şarkısı: Birdy-Wings

"Anlatmaya devam et." dedi Alper sinirle. Onu ilk kez sinirli haliyle görüyordum. Genelde umursamaz veya masum duran bir tipi oluyordu. Öyle kalmasını tercih ederdim çünkü sinirli hali oldukça ürkütücüydü. Ayrıca Kıvanç hangi cesaretle benim evimin önünde durabiliyordu. Siteye girerken kime ziyaretçi olarak geldiğini söylemiş olabilirdi ki ? Buna zahmet etmeyip duvardan atlamışta olabilir. Sessizliğimi korumaya devam ederken Alper bir kez daha "Sana anlatmaya devam et Derin." dedi. Gözüne Kıvançtan ayırmıyordu. Kıvançta sırıtarak ona bakıyordu. "Dün gece bu mesajları attı." dedim telefondaki mesajları göstererek. Gözlerini sonunda Kıvançtan ayırıp telefona yöneltti. "Tamam Derin sen şimdi evine gir. Sonra konuşuruz." dedi sinirli sesiyle Alper. Benim yüzümden iki arkadaşın kavga etmesini istemiyordum. Benimki de süper zamanlamaydı zaten. Söyleyecek başka bir zaman dilimi bulamamış mıydım sanki ? "Bak Alper ben benim için" derken Alper sözümü yarıda kesti. "Sana evine girmen gerektiğini söyledim." dedi kararlı sesiyle. Aslında şu an inadım devreye girmemek için kendini zor tutuyordu. Ama Alper ciddi anlamda korkutucu duruyordu. Arabadan indim ve evin giriş yoluna adım atacaktım ki Kıvanç kolumdan tuttu. "Dün gece mesajıma cevap vermedin. Tahmin et nasıl uyuyabildim? Seni yanımda hayal ederek." dedi ve kahkaha attı. Amacı çıkmak sevgili olmak falan değildi eğlenmekti. Eğer biraz zekası varsa Alper'in bana söylediğini tahmin etmiş olmalıydı. "Bırak kolumu." dedim bağırarak. İyi ki annemler evde yoktu. Eve gelirken Minoşa annemlerin evde olup olmadıklarını soran bir mesaj atmıştım oda yemeğe gittiklerini yazmıştı. "Sert kızlar daha çok ilgimi çekiyor Derin. Ama ne yazık ki mükemmel oyunumu çok sevgili kardeşim Alper bozdu. Ama ne var biliyor musun? Hedefim bu defa iki çok yakın arkadaşın arasını bozmak değil. Seninle işim bittiğinde bana deliler gibi aşık ve hayatı mahvolmuş bir zavallı olacaksın." dedi kendin emin bir şekilde. Sözcükleri oldukça iddialı ve zehirliydi. Sanki biri gerçekten ağzımın fermuarını çekmişti ve ben cevap veremiyordum. Boş boş Kıvanç'a bakıyordum. Suratında iğrenç bir sırıtma vardı. Alper'in arabadan indiğini Kıvanç'ın yüzüne yumruğunu geçirdiğinde anladım. Hareket etme ve konuşma yeteneğimi kesinlikle kaybetmiştim. Kıvanç yere yığılmıştı ve Alper Kıvanç'ın çenesini kırarca sıkıyordu. "Sana ne dedim ben ? Bundan sonra oyun yok pislik yok kızlarla yatıp yatıp bir kenara atmak yok. Artık oyuncak bebeklerin yok demedim mi lan sana?" dedi Alper öfkesini kusarca. Normalde böyle durumlarda kavgayı ayırmaya çalışan o yüzsüz kız rolünü üstlenirdim ama bu defa yapamıyordum. Çünkü duyduklarım midemi oldukça bulandırıyordu. Kıvanç zevki uğruna onu seven kızlarla yatan bir pislikten ibaretti. Ve bana senle işim bittiğinde bana deliler gibi aşık olan bir zavallı olacaksın demişti. İlk defa birinin tehditinden korkmuştum. Kıvanç hoşlanılacak bir tipti. Dik dik bakan mavi gözleri oldukça etkileyiciydi. Duruşu kendinden emin ve sahip olduğu serseri tipi çok seksiydi ama dış görünüş kadar karakterde önemliydi. Soner' den beni soğutan karakteriydi. Yani Kıvançtan hoşlanma ihtimalım sıfırdı. Öyle olmalıydı. Alper'in bağırışlarına karşılık Kıvanç kahkaha atmaya devam ediyordu. Anlam veremediğim bir nedenden dolayı gözlerimden akan yaşlar tüm güçlü kız görüntümü bozuyordu. Alper Kıvanç'ın yakasından tutup onu kaldırdı ve daha sonra arabaya bindirdi. Ben eve girmek için büyük adımlar atarken Alper'in kolumu tutmasıyla sıçradım ve tutamadığım hıçkırıklarım kendini iyice serbest bıraktı.

Bana göre ağlamanın evreleri vardı. İlki evre yaşadığın her neyse onun şokuyla oluşan minik gözyaşlarından başlıyordu. İkinci evrede gözyaşlarına tamamen teslim oluyordunuz ve nefes almak dünyanın en zor işiymiş gibi deliyordu. Üçüncü evre ağlamanın doruk noktasıydı. Hıçkırıklarla karışık bir ağlama başlıyordu. Ve sonra güçlü olmalıyım evresi vardı ve bu da son evreydi. Ben genelde son evreye baya geç gelenlerdendim. Yüzüm domates rengini alana kadar ağlardım. Çünkü genelde tek bir şey olduğunda ağlayan insanlardan değildim. Bir çok şey üst üste geldiğinde ağlayacak ufak bir neden bulur ve gözyaşlarımı serbest bırakırdım. Alper parlayan gözleriyle bana bakıyordu ve aramızda mesafe yok denecek kadar azdı. Gözlerinin bu kadar güzel olduğunu daha önce fark etmemiştim. "Bırakır mısın? Evime girmek istiyorum." dedim kısık güçsüz bana hiç ait olmayan sesimle. "Beni ara Derin iyi olunca lütfen." dedi ve arkasını dönüp uzaklaştı arabaya bindi ve gittiler. Minoş beni bu halde görürse yanından ayırmayacağı için Adanın çantama attığı pudrayı çıkardım. Ve yüzüm una bulanmış gibi olana kadar pudrayı sürmeye devam ettim. Kapıyı çaldım ve Minoş her zaman yüzüne yerleştirdiği gülümsemesiyle kapıyı açtı. "Hoşgeldin Derinim." dedi. "Hoşbulduk Minoş. Odama çıkıp dinleneceğim. Ve sen sormadan söyleyeyim aç değilim." dedim ve yanağına bir öpücük kondurarak odama çıktım. Banyoma girip hemen yüzümü yıkadım. Makyajla dolaşmayı pek seven biri değildim ama bazen makyaj yapmadan dışarı çıkasım da gelmiyordu. Pijamalarımı üstüme geçirdikten sonra yatakta duran mavi zarfı fark ettim. Üstünde kızıma yazıyordu. Annemin mektup yazmak pek tarzı değildi. Geriye tek seçenek babam kalıyordu ama babam bana mektup yazmazdı ki. Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp mektubu açtım. Kağıdın her tarafını dolduran uzun bir yazı vardı. Bu bu babamın yazısıydı.

Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin