Bölüm-40:Bin bir pişmanlık içinde

854 51 2
                                    

Uzunn zaman sonra yeniden bölüm  atıyorum...

O günün üzerinden bir hafta geçmişti Yağız sürekli mesajlar atıyordu salak gibi hala sevip sevmediğimi soruyordu. Kaba bir tabir olabilir ama köpek gibi pişmandı ve köpek gibi peşimden ayrılmıyordu. Hoşuma gidiyordu evet kendimi kahkahalarla gülmemek için zor tutuyordum ama çok belli etmiyordum.

Aslında herkes bir şeyler olduğunu farkındaydı ama karışmıyorlardı Barış zaten Mert'e anlatmış o günü biz de istihbarat zaten maşallahı var o ona bu buna derken herkes az çok bir şeyleri biliyordu. Yağız da hala bana kedi diğerlerine kaplan kesildiği için soruda soramıyor olabilirlerdi.

Görkem'e her şeyi anlatıyordum ama aramızda kalıyordu sanırım yani buna inanmak istiyordum ama Reha'ya kadar gitmişte olabilirdi her şey emin değilim. Sonuç olarak Görkem'e her şeyi anlatıyordum ve saatlerce gülüyorduk.

Hala kanayan yaralarım var tabi her şey güllük gülistanlık değil. Mesela Melis orospusu geliyordu arada Yağız da kaçıyordu, tersliyordu ve yüzüme bakamıyordu bir süre. Ben ise öyle izliyordum olanları aklıma o oda gelince bende onun yüzüne bakmak istemiyordum açıkçası. Kalbimi içinde kendi varken parçaladığını farkındaydı ve her parçayı geri birleştirmeye çalışıyordu.

Asıl konumuz ve Yağız'ın sürekli kapatmaya çalıştığı Mehmet amcaydı. Dövmüş piç sevdiğimi sırf Görkem'e yaklaşırsa olacakların ön gösterimi diye. Ne yaptığını anlatmıyor kolunda yüzünde bir şey yoktu bu daha çok korkutuyor beni aslında. Evde onunla olması üzüyor beni. Baban dediğjmde bile yüzü geriliyor bir yerlere dalıyor sürekli. Ne geçiyor aklından anlatmıyor. Ben ortada gökkuşağı gibi gezmek isterken sevdiğim siyahtı karanlıktı.

Şimdi ise benim yatağımda yatıyordu ben ise koltukta onu izliyordum. Oda da Mert Görkem Uras ve Yiğit'te vardı ama ben sadece onu görüyordum. Herkes bir kenardaydı. Mert ve Uras camda sigara içiyordu. Görkem ve Yiğit kart oynuyorlardı yani tam bir kahvehane ortamıydı kim derdi bu oda gay dolu diye işte her şey önyargıydı amına koyayım.

Daha fazla izlemeye dayanamayıp yanına gittim beni görür görmez gülümsedi ve kenara kaydı ikimizde tavanı izlemye başladık.

"Bak sen hile yapıyorsun ama" Görkem'in sesiyle Yiğit kahkaha attı. Sanırım kazanıyordu ve Görkem mızıkçılık yapıyordu.

"Taş mı çaldım Görkem okey mi bu?" dedi dalga geçerek evet Görkem'e kahvehane kültürünü öğretmeye çalışıyordu Yiğit en büyük hedefi bu olmuştu bu sıralar. Pembe saçla içeri almazlar mecbur ben öğreteceğim diyerek üstlenmişti bu görevi saçmalık şu ki kimse bunu istememişti.Biz artık sorgulamıyorduk bu çocuğu zaten.

Yağız ile doğrulup olanları izlemeye başladık Uras'ta Yiğit'in yanına gitti bu sırada.

"Senden nefret ediyorum Yiğit" Görkem çocuk gibi kollarını bağladı.

"Lan tamam tavla oynayalım ağlama." diyerek gönlünü almaya çalıştı.

"Onda da zar tutuyorsun sen." Yiğit bu oyunlarda tam bir piç gibi davranırdı aslında en iyi ben oynardım yedi yirmi dört kahvehanelerdeki emekli amcalar gibiydim. Yağız nasıl bilgisayar konsol oyunlarda iyiyse bende masa kart oyunlarında iyiydim. Yiğit ise hile yapmadan oynamazdı ben fark edince dövdüğüm için yeni hedefi Görkem olmuştu.

"Amaç o zaten oğlum yoksa nasıl kazanayım hep." dedi Yiğit gayet normal bir şekilde tam bir piçti. Uras olaya el atmak için Yiğit'e sarıldı bu Yiğit'i durdurmak ve içindeki hanzoyu gömmek için yaptığı bir şeydi.

"Sevgilim biraz rahat mı bıraksan?" dedi sessizce ve saçlarıyla oynamaya başladı.

"Mert gel buraya." dedi Görkem hala çocuk gibiydi ve ilgi bekliyordu.

Şu an Yiğit Uras'ı öpüyordu dudaklarından ve tamamen bizleri unutmuş gibilerdi. Mert gülerek sigarasını söndürdü ve Görkemi yerden kaldırıp benim az önce oturduğum koltuğa oturdular. Görkem başını Mert'e sayladı bir şeyler konuşmaya başladığında Mert güldü.

"Batım" Yağız bana seslenince ona döndüm. Onunda aklından aynı şeyler geçiyor gibiydi "Biz de böyle olacak mıyız?" gülümsedim ve başımı omzuna yasladım. Karşımda iki mükemmel çifti televizyon izler gibi izlemeye başladım.

Onlar için mutluydum aileleri biliyordu sorun yoktu tek dertleri bu sene üniversiteye gidecek olmalarıydı şu sıralar ilk dönem bitmek üzere olması onları bu gerçekle yüz yüze bırakıyordu. Uras'ın ikinci senesiydi bu sene kesin bir yere yerleşirdi Mert zaten çalışkandı ikiside aynı üniversiteye gitmek için uğraşıyordu.

"Nabıyorsunuz lan ibneler?" diyerke odaya Batuhan daldı. Yağız arkasındaki yastığı çekip ona fırlattı herkesin sinirle ona bakması onu eğlendiriyordu. Anın amına koymaya bayılırdı.

"Tuana hanımı evine bıraktım geldim. Dedim ortam erkek görsün." dedi gevşek gevşek kimse ona kızmıyordu çünkü ciddiye almıyordu. Kalkıp sarılmaya gider gibi yaptım kollarını açtığı an kafasına vurdum.

"Hak etti piç." dedi Yiğit Uras'ın dizlerinde yatıyordu.

"Yemek söyleyelim mi?" dedim Batu'yu bir kenara fırlattıktan sonra aslında ben yatağa ittim sonra Yağız ayağı ile yere attı şu an yerde oturuyordu.

"Pizza mı söylesek?" dedi Görkem

"Lahmacun söyleyelim. Görkem konuşmuştuk bunları ama." dedi Yiğit yattığı dizlerden kalkıp.

"Ya sevmiyorum rahat bırak beni." Görkem yine sinirlenmişti.

"Adana söyleyelim o zaman şöyle bol soğan salatası olsun yanında." dedi Yiğit amacı Görkem'i tır şoförüne çevirmekti sanırım.

"Öpüşmeyi unut." Uras olaya el atınca Yiğit kuzu gibi küçük bir öpücük verdi Uras'a ve geri dizlerine yattı.

"Beyci oldu buda." dedi Batuhan Yağız kafasına vurdu yine doymuyordu dayak yemeye.

"Ben söylüyorum o zaman pizza." dedim ve telefonumu alıp odadan çıktım. Şimdi hiç gürültülerini çekemezdim.

Batu biraz şeydir şey işte  jdhdhdj
Dramı dramm yeter dedik ve güzel bir bölüm  ile geri döndüm 💫💫

Love u guys💙💙

Her Zaman BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin