"Namjoon hyung şunun sesini kapat, uyumaya çalışıyorum!"
"Jiminie çalışmam lazım, yarın pek vaktim olmayacak."
"Kulaklık tak bari!"
"Jimin-ssi, ah, bu gece çok huysuzsun!" diyerek kulaklığa uzandı. En azından böyle daha az ses olacaktı. Göz bandımı takıp yastığa gömüldüm. Fakat tam uykuya dalmak üzereyken bir gürültü ile yerimden sıçradım.
"Özür dilerim, kolumu eşyalara çarpınca devrildi."
"Ah! Hyung, bu daha ne kadar sürecek?" diye bağırdım.
"Çok var." dedi ağzını büzerek ve tekrar özür diledi.
"Tamam, önemli değil. Ben daha sesiz bir oda bulmaya gidiyorum. Birinin köşesine kıvrılıp yatarım." dedim ve terliklerimi geçirip odadan çıktım.
Özellikle gece çalışmayı huy edinmiş biriyle aynı odada bulunmak uykuyu kapı dışarı etmek demekti ve ben bunu asla istemiyordum. Hoseok ve Jin'in odasına ilerlediğimde kahkahalar ile güldüklerini duydum. "Gece gece cidden mi?" diye söylenerek kapıdan uzaklaştım. Kimsenin uyumaya niyeti yoktu sanırım bu gece! En iyisi Yoongi hyungun odasına gitmekti. Uyumuyorsa bile en azından sessizdir diye düşünüyordum. Bir yanım çekinse de iyi bir uykuya ihtiyacım vardı.Odanın kapısını çalıp içeri girdim. Yoongi hyung yatağının üzerine uzanmış elindeki telefona bakıyordu. Kafasını kaldırıp telaşla yerinden doğruldu.
"Jimin-ah bir şeyin mi var? Ne oldu? Hastalandın mı?"
Bu hali o kadar tatlıydı ki kocaman gülümsedim.
"Hayır hayır! İyiyim hyung, sadece uyumak için geldim." Telaşlı yüzü şimdi şaşkınlıkla bakıyordu.
"Namjoon hyung çalıştığı için ses yapıyor uyuyamadım, sessiz olur diye de sana geldim." dedim açıklayarak.
"Ah, tamam gel yanıma. İçki içip telefona bakıyordum sadece." dedi elini yandaki masadaki kalan içkisine uzatarak kafasına dikti.
O zaman etraftaki diğer içki şişelerini fark etmiştim. Yatak başlığının altında, komodinin üstünde, halının üzerinde devrilmiş, favori içkilerinin şişeler vardı. Ne kadar çok içmişti! Neyi kafasına takmıştı merak ediyordum ama sormamak için kendimi tuttum. Çünkü biliyordum ki söylemezdi. Yoongi hyung hiçbir zaman bana derdini anlatmazdı.
Yoongi hyung kapıya ilerleyip hemen yanındaki ışığın ayarını kısarak loş bir ışık bıraktı odada. Bense yatağa, onun yanına uzanıp gözlerimi kapadım. Aklım sadece yanımdaki adamdaydı. Hala uyumadığını biliyordum. Gözlerimi araladığımda onun hala telefonuna baktığını gördüm. Bana doğru döndüğünde gözlerimiz birbirine değdi. İlk kim gözünü kaçıracaktı oyunu mu oynuyorduk bilmiyorum ama çevirmek istemedim. O loş ışıkta bile gözleri ışıldayan Min Yoongi muhteşem duruyordu."Uyumaya gelmemiş miydin, neden yatmıyorsun?" dedi sessizce.
"Uykum kaçtı sanırım. Sana içerken eşlik edebilir miyim?" dedim yatakta doğrularak.
Tereddüt ile ayağa kalkıp masanın üzerinden temiz bir bardak alarak içkiyi boşalttı ve bana uzattı. Hızlıca kafaya dikip bardağı geri uzattım. Bardağımı tekrar doldururken "Niye bu kadar hızlısın?" diye sordu.
"Sana yetişmek için. Bakıyorum da ben gelmeden önce sen zaten fazlasıyla içmişsin."
O büyülü Min Yoongi gülümsemesiyle "Ah, biraz öyle oldu" dedi.
"Ama sen çok içme Jimin!" Sert bir tonda, anında değişen ruh haliye konuşmuştu."Hyung, bir derdin mi var? Anlatmazsın biliyorum ama ben seni hep dinlerim, yanında olurum, biliyorsun değil mi?"
Yoongi hyung bir an duraksadı ve yutkundu. Sanki kelimeleri boğazından geçmiyordu.
"Evet, Jimin biliyorum" diyebildi.Yine hiçbir şey anlatmayacağını anladığımda, saçma sapan konulardan konuşup onu güldürmenin iyi olacağını düşündüm ve öyle de yaptım. Bir süre sonra kaçıncı bardağımı içtiğimin farkında bile değildim. Başım dönüyordu, keyfim yerine gelmişti ve kelimeler ağzımdan kahkahalar şeklinde çıkıyordu. Bir an aklıma Tae'nin Jungkook ile aynı odada kaldığı geldi. Nasıl hissetmiştir acaba diye düşündüm.
"Kim?" diye sordu Yoongi hyung. Konuştuğumuz konudan bağımsız söylediklerim için hızlıca elimi ağzımla kapattım.
"Ne! Sesli mi söyledim onu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shot | Yoonmin
Short Story+18 One Shot Yoonmin 11.11.20 saat 11:11 (yayınlandı) Gece beklemedik şekilde değişicektir.