Esaret

168 21 2
                                    

Türk milleti asla esaret altında yaşamaz.
*******
Korku bedeni esaret altına alınca insanoğlu sağlıklı düşünemezdi Reyhan'ı endişelendiren kendi canının tehlikeye girmesi değildi, bebeğine bir şey olabilmesinden dolayı korkuyordu. Eğer Melis'in şehadet haberini almamış olsalardı kocasına operasyondan döndükten sonra hamile olduğunu söyleyecekti.

"Reyhan sağ iki yönünde hareketlik var dikkatli ol!" Ayla Yüzbaşı, Reyhan Astsubayı korumak adına önüne geçti. Önce teslim ol çağrısı yaptı. Teröristler ateş ile karşılık verince ateşe ateş ile karşılık verdi.

Öte yandan Savaş Üsteğmen ve Furkan Teğmende oyun içinde oyunun arasında sıkışıp kalmışlardı. Savaş Üsteğmen bir tarafta, Reyhan Astsubay bir tarafta teröristler ile mücadele ediyorlardı.
Arafta sıkışıp kalan insanoğlu çaresiz kalabilirdi ne yapacağını bilemeyebilirdi. Şimdi Ayla Yüzbaşı, Reyhan Astsubay,   Savaş Üsteğmen ve Furkan Teğmende aynı durumdaydı.

Hayatın insanoğluna ne getireceğini kimse bilemezdi evladını yeni kaybetmiş olan Selen ve Mert, Savaş'tan haber alamadıkça endişeleniyorlardı. Derler ki evlat acısı çekilen tüm acılardan daha fazla can yakarmış. Zamanında Selda'ya bu da geçer diye teselli vermeye çalışan Selen bu acının geçmeyeceğini en acı şekilde öğrenmişti. Selda elinden geldikçe ağabey bildiği adama ve kardeş bildiği kadına yardımcı olmaya çalışıyordu ama onların acısını hafifletemeyeceğini en iyi o bilirdi.

Kızı Serra'da acımasızca gözünün önünde kathedildiği zaman yıllarca kendisini suçlamıştı. Oğlu ve diğer kızından uzaklaşmıştı. Serra'yı koruyamadım ya diğer evlatlarıma da bir şey olur diye onları kendisinden uzak tutmuştu. Şimdi bir kez daha aynı acıyı yüreğinde hissetmişti kapısına Emre Astsubay gelip de Barış Yüzbaşı girdiğimiz çatışmada yaralandı deyince kendini geçmişte bulmuştu.

"İnci tanem." Kocasının sesini duyunca ne zaman aktığını bilmediği gözyaşlarını sildi.

"Yürek yangınım." Sesi tiz çıkmıştı. Ufuk başka bir şey demeden karısını kollarının arasına aldı. Bazen hiçbir şey demeden sarılmak acının önüne geçerdi.

Hayat, bazen insanın yüzüne gülmeyebilirdi. Sena küçük yaştayken kaçırılmıştı annesinden intikam almak isteyen adam kendisine birçok kötülük yapmıştı daha çocuk yaştayken evlendirilmişti çocukluğu şiddetin içinde geçmişti. Korkunun çözüm olmadığını öz annesi sayesinde anlamıştı annesi sayesinde ayakta dimdik durabilmişti. Annesi şehit olduktan sonra kendisine bir söz vermişti. Umman Dalkıran'ın kızı olduğunu ona acı veren insanlara gösterecekti.

"Namık Kemal'in bir sözü vardır 'düşene gülen acıyandan çoktur' diye. Sen sana yapılanlara karşı sessiz kalırsan o adam, seni hor görmeye devam edecek. Bak artık çocuğun da yanında git ve şikayetçi ol." Sena, Gamze'ye yardımcı olacağına dair kendi kendine söz vermişti. Gamze'de kendi çocukluğunu görmüştü. Çocukken o da korka korka adım atardı biri elini yukarıya kaldırsa kendisine vuracağını sanıp duvar dibine çöküp çığlık atardı.
Çocukluğu esaret altında geçmişti ve kendi hayatını yaşayan kadınların elinden tutup onlara ölene kadar yardım edecekti.

"Derya." Derya duyduğu sesle ayağa kalktı karşısında çocukluk arkadaşını görünce yüzünde acı dolu bir gülümseme belirdi. Öz ailesi bile ona sırt dönmüşken o yanındaydı.
Derya evlendiği günden beri gülmeyi unutmuştu.
Gülümseme bir aydınlıktır; biz insanlarda bu aydınlığın içinde kendimize eşsiz güzellikler buluruz ama Derya, Gamze, Sena gibi kadınların yüzündeki bu gülümsemeyi silen kendine adam diyen caniler vardır şiddet zincirini kırmazsak bu gülümsemeler dalından koparılan gülün solması misali solacaktır.

"İyi misin Derya?" Derya can dostunun ela gözlerinin içine baktı. Bir saat önce ailesi yanındaydı ama onlar nasılsın diye sormak yerine sen katilsin bundan sonra bizim senin gibi kızımız yok demeyi seçmişlerdi.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin