Açığa Çıkan Gerçekler-Part 2

17.5K 1.2K 82
                                    

14.11.2020

***



Kısa bir bölüm oldu ama diğer bölümün devamı olduğu için. Part1'i okumayanlar bir önceki bölüme baksın. Atlamayın :)

Yorum ve vote bırakmayı unutmayın keyifli okumalar :)


Yazardan

Evine gitmek için yola çıktı Doğan. İçi içini yiyordu. Acaba kardeşleri iyiler miydi?

Uzun yolculuktan sonra eve ulaşıp araba durur durmaz verandada ağlayan kardeşine koştu. Bu geçen saatler içerisinde bile öyle özlemişti ki...

Kardeşleriyle yeterince hasret giderdiğine emin olup yatağa uzandılar.

''İşte böyle.'' İki kardeş şokla dinliyordu abilerini.

''Yani babam uyuşturucu satıcısıymış öyle mi?'' diye sordu Deniz. Doğan kafasını salladı.

''Sadece satış değil. Bak üretim de yapıyormuş.'' dedi Doruk. Doğan ona da kafa salladı. Derin bİr soluk alıp konuşmaya başladı.

''Babamız çok saygın bir iş adamıydı. Ama bunun yanında uyuşturucu satışı da yapıyordu. Sizlerin haberi yoktu. Annem ve benim bilgimiz vardı. Çok uğraştık yapma dedik ama dinlemedi. Annem sırf bu yüzden hastalanıyordu. Hatırlıyor musunuz size gizli gizli yemek verirdi. Evde olan şeyleri yemenizi itmezdi.'' dedi. İki kardeş kafa salladı.

''Sırf haram para yemeyelim diye... Annem onun derdinden vefat etti. Sizi korumalıydım. Babam bana üretim yapılmıyor dedi ama yalanmış meğerse. O aralar polis radarındaydı. Gizli gizli yapıyormuş. Sonra babamda hastalıktan öldü. Tabii ben buna inanmadım. Otopsi yaptık bir şey çıkmadı ama düşmanları tarafından öldürüldüğüne eminim.'' İki kardeş birbirbirine baktı. Fazlasıyla korkmuşlardı.

''Babam öldükten sonrada mal varlığıyla uyuşturucu üretimine devam ettiler. Ortak hissedarlardan dolayı... İşte bu noktada Cihangir işin içine girdi.'' Doruk adını duyunca rahatsızca kıpırdandı yerinde. Doğan bunu fark etmişti. Kardeşinin kafasına bir öpücük kondurup devam etti.

''Benim de babam gibi uyuşturucu ürettiğimi düşünmüşler. Bunu kanıtlamak içinde Cihangir'i casus olarak yanıma göndermişler.'' Abisinin ne kadar üzgün olduğunu görebiliyordu Doruk.

Sadece o mu üzülüyordu? Kendisinin içi kan ağlarken... Güveni boşa çıkmıştı, kandırılmıştı. Belki de sevgisi bile yalandı...

''Bunu çok geç fark ettim. Ki kanıtlamak için elimde bir şey yoktu. En güvendiğim adamım Metin ile araştırdık. Ama polis olduğu için sicilini değiştirmişlerdi. Okulu, çalıştığı yerler, sigorta girişleri... Hepsi anlattığı gibiydi hiçbir şey bulamadık.''

''Neyse gelelim bu güne... Suçsuz olduğumu kanıtlamak ve sizi beladan uzaklaştırmak için üretimi durdurmalıydım. Öncelikle mal varlığını ve hisseleri ele geçirmem lazımdı. Bir şekilde hallettik. En azından büyük bir bölümünü...''

''Sonra üretim yapan fabrikaları kapatmamız lazımdı. İşe en büyük fabrika olan Bursa'daki tekstil işi için kullanılacak fabrikayla başladık.''

''Neden Bursa?'' diye sordu Deniz.

''İpek üretiminin yapıldığı yerlerden biri. Fabrika devlet desteği ve güvencesi altında olacaktı. İpeği sağlayacaklar, biz de diğer giderleri karşılayıp üretim yapacaktık. Gelen para biraz devlete diğeri bize kalıyordu. Tabii ki ben onu harcamayacaktım. Hayır kurumlarına gidecekti. Bu ve bunun gibi diğer fabrikalarda aynı sistemle üretime geçecekti. Amaç devlet denetimi olan fabrikaya o pislik adamları yaklaştırmamak.'' Sona doğru iğrenir bir şekilde konuşmuştu Doğan.

''Ee sonra ne oldu? Adamlar vazgeçti değil mi?'' Silah çekme olaylarını anlatamadı Doğan. Kafasını salladı sadece.

''Evet. Artık hiçbir şey üretemeyecekler. Ve hepsi polise verildi. Cihangir biraz daha bekleseydi zaten istediği olacaktı. Ben olmasam da birçok adam hapse girecekti.'' dedi. Doruk iç çekip abisine sarıldı.

''Senin suçun olmadığı halde hapse atmaya çalıştı. Ondan nefret ediyorum'' dedi. Doğan gülüp kendine çekti kardeşini.

''Keşke hiç tanımasaydınız onu...'' Deniz abisine bakıp:

''Şimdi ne olacak abi? Burdan gidecek miyiz? Babamın yaptığı şeyleri herkes öğrenecek, televizyonlara çıkacak...'' dedi.

''Bu nedenle öğrenmenizi istemedim. Ama yapacak bir şey yok çocuklar. Daha fazla saklayamazdım. Sizi çok yargılayan insanlar olacak. Haklılarda... En azından babamız hakkında düşündüklerinde... Ama size bulaşmalarına, üzmelerine asla izin vermeyeceğim. Bizim yanımızda olmayan, bize ihanet eden herkesi yok edeceğim.'' dedi Doğan. Özellikle son cümleyi vurgulamıştı Doruk'a bakıp.

Doruk hiçbir şeyin aynı olmayacağını biliyordu. Ve buna içten içe üzülüyordu...

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin