"Öyle olsun minik sincap." {Minsung}

566 45 163
                                    

Jisung'dan...

Flashback...

3 ay geçmişti Minho hyung ile sevgili olalı. Ama annemlere söyleyememiştim. Bu durum beni bayağı tedirgin ediyordu.

Törenden sonra Hyunjin, Seungmin hyung ile bir yere gitmişti. Eve gidince Minho hyunga mesaj atmış ve artık aileme açıklamak istediğimi söylemiştim. Nasıl olacağı hakkında bir fikrim yoktu ama artık söylemek istiyordum.

Ertesi gün bize geleceğini ve birlikte açıklamak istediğini söylemişti o da. Kabul ettim. Tek başıma söylemeye korkuyordum.

Akşam nasıl geçti bir fikrim yoktu. Hep diken üstündeydim. Annem bendeki değişikliği fark etti. Ama bir şey söylemedim. Ertesi gün öğlene doğru Minho hyung bize gelmişti.

Annem ve babam başta çok şaşırmıştı. Sonuçta Hyunjin dışında arkadaşım yok sanıyorlardı. Annem ve babam salondaki koltuklara oturdular. Ben oturamadım. Aşırı korkuyordum. Ne tepki vereceklerini kestiremiyordum.

Minho hyungla yan yana salonun ortasında dikiliyorduk. Gerginlikten ellerimi birbirine sürtüyordum. Ellerim titremeye başlamıştı.

"Sadede gelin artık oğlum."

Babam sabırsız gözlerini bize dikmişti. Minho hyung elimi tutup birbirinden ayrılmasını sağladı ve elimi kavradı. Derin bir nefes aldı.

"Ne tepki vereceğinizi bilmiyorum ama biz sevgiliyiz."

Gözlerimi sımsıkı kapattım. Minho hyungun elini sıktım. Alt dudağımı dişlemeye başladım.

"Ne?"

Gözlerimi açıp anneme baktım. Kaşlarını çatmıştı.

"Ne?!"

Babama baktım.

"NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN SEN?!"

Babam ayağa kalkmıştı. Bana baktığında Minho hyungun arkasına saklandım. Babam kolumu tutup beni karşısına çekti. Elini havaya kaldırdı. Gözlerimi kapatıp yüzüme inmesini bekledim.

Bir süre bekledim. Bir şey olmayınca gözlerimi açtım. Minho hyung babamın elini havada tutmuştu.

"JİSUNG SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN?"

Anneme baktım. Yıkılmış gibiydi.

"Jisung... Doğru değil de... Pis bir gay olmadığını söyle bana..."

Tekrar gözlerimi kapattım. Gözlerim dolmuştu. Böyle bir tepki bekliyordum ama kendimi düzgün hazırlayamamıştım sanırım. Babam tuttuğu kolumu savurdu.

"Git."

Şaşkınca ona baktım. Elini Minho hyungun elinden kurtardı.

"Git ne kadar eşyan varsa al! Evden git! Defol!"

Geriledim. Hâlâ ne dediğini anlamamıştım.

"Senin gibi bir oğlum olacağına hiç olmasın daha iyi! DEFOL!"

Hızlıca yukarı çıkıp eşyalarımı valizlere tıktım. Tutamadığım göz yaşlarım yanaklarımdan damlıyordu. Bütün kıyafetlerimi alınca aşağı indim. Minho beni salonda bekliyordu.

Annem ağlıyordu. Babama sarılmıştı. Babamsa sinirli gözlerini bana dikmişti. Gözlerinin dolu olması kaçmamıştı dikkatimden.

"Şimdi kaybol. Bir daha asla görmeyeyim seni."

Minho hyung elimdeki valizlerden birini alıp elimi tuttu. Beni dışarı çıkarıp kapıyı sertçe kapattı. Yeni aldığı arabasının arka kapılarını açıp valizleri koydu. Ön koltuğun kapısını açıp binmemi bekledi.

Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin