Lale ve Berkan'la beraber Barış'ın maçını izlemek için gelmiştik. Berkan olduğu için ben rahat hareket edemiyordum ama Lale yardım ediyordu bize. "Barış'ın yanına gidip bir şans mı dilesek acaba ya?" "Kızım maç başlayacak zaten yerlerimizi alalım işte." Lale bana bakıp burukça gülümserken en azından şansını denemişti. Berkan itiraz edince üstelemedik çünkü zaten dediği gibi maç başlamak üzereydi. Yerlerimizi alırken oyuna gelen Barış'ı ve takımını görünce derin bir nefes aldım. Her zamanki gibi nefesimi kesmişti...
Oyun başladığı an ona odaklanmıştım. Öylesine konsantre olmuştu ki oyuna. Öylesine ciddiye alıyordu ki... Etrafı süzmeye başladım sonra... Belki bir şekilde ona dün gece resimleri yollayan kişiyi bulabilirdim. Ama herkes o kadar normal görünüyordu ki. Derin bir nefes aldım. Her şey harika ilerlerken karşı tarafın sertleşmesiyle beraber Barışlar da sertleşmişti. "Barış'ın üzerine oynuyorlar, sakatlamasa bari bir yerini." Berkan'ın sesiyle daha da gerilmiştim. Her an bir şey olacak korkusuyla izliyordum maçı.
Barış sert bir darbe aldığında gözlerimin dolmasına engel olamayıp ona bakıyordum merakla. Acı çektiği belliydi. Nefesimi tuttum. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum diğer herkes gibi... "Hadi Baro ya..." "Çok sert oynuyorlar Lale'm Barış'ın üzerine. Oyundan çıkması gerek ama bizim inatçı çıkmaz ki..." "Çıkmaz tabii, inatçı." Barış uzun uzun konuştuktan sonra oyuna geri döndüğünde Berkan da sinirlenmişti. "Devam etme işte, adamlar seni sakatlamadan rahat etmeyecek." Nefesimi tutup böyle bir şey olmaması için dua ettim yüzlerce kez...
Gerçekten çok sert oynuyorlardı ve benim Barış'ımın üzerine oynuyorlardı. Barış sayı aldıktan sonra kendini acıyla yere bırakırken gözlerim dolmuştu. Ayağa fırladığımda Lale beni sakinleştirmek için elimi tutmuştu sımsıkı. "Beko neler oluyor?" "Bilmiyorum Lale. Sakatlandı galiba. Abi çıkacaktın oyundan sen niye zorluyorsun ki?" Barış sahadan uzaklaşırken Lale'ye baktım. "Beko biz Nisa ile bir Barış'a bakıp gelsek? Aklım kalır benim onda." "Yani güzelim gidin hatta ben de geleyim diyeceğim de almazlar ki oraya bizi..."
"Tamam biz yine de şansımızı deneyelim sen bizi bekle burada." "Peki madem." Lale beni elimden tutup sürüklerken korkarak ilerliyordum peşinden. Barış'ı gördüğümde derin bir nefes aldım. O da beni görmüştü. Yanındaki kişilere bir şeyler söylediğinde kimse sorun çıkarmadan yanına gidebilmiştik. Tam konuşacakken Barış elimden tuttuğunda bir odaya girmiştik. Lale de kapıda duruyordu tabii. "İyi misin sen? Çok korktum Barış." "İyiyim bileğimi sakatlamıştım devam etmek istedim ama bir süre sonra taşıyamadım bedenimi."
"Niye zorluyorsun ki kendini? Ya ciddi bir şey oluşsaydı?" Gözyaşlarım korkudan teker teker akarken Barış da bir yandan siliyordu onları. "Korkma iyiyim." Dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. "Niye zorluyorsun kendini, aklım çıkacaktı. Zaten sürekli sana bir şey olacak korkusuyla izledim tüm maçı." "Oynarım diye düşündüm. Beni izlemeye geldiniz siz, oyundan çıkmak istemedim." "Aptalsın Barış, biz senin sakatlanmanı izlemeye gelmedik. Kendine dikkat etmen gerek senin. Zaten elin daha yeni iyileşti." Elini tutup kocaman bir öpücük bıraktım.
Birbirimize tekrar sarıldığımızda Lale girdi içeri. "Beko geliyor da." Barış'ın yanağına kondurduğum uzunca bir öpücüğün ardından uzaklaştım ondan. Daha sonra kapı açıldığında Berkan geldi. "İyi misin kardeşim? Ben bizi almazlar diye gelmedim ama..." "Ben bizimkilerle konuştum kızları görünce, yoksa almazlardı haklısın." "İyi misin? Niye zorladın kendini çıksaydın ya oyundan..." Sıkıntıyla bir nefes verdiğinde onu izliyordum dikkatle. "İyiyim ya. Çıkmak istemedim işte. Birileri benimle uğraşıyor Beko. İstediklerini vermek istemedim onlara." "Ne demek birileri benimle uğraşıyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanficNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...