Barış'ın göğsüne yatarken bir yandan da anlattıklarını düşünüyordum. Hiçbir zaman onu hak eden insanlar çıkmamıştı karşısına. Her gün biraz daha kırmışlardı onu. Saçlarımı okşarken gülümsedim. "Beni bırakma olur mu?" "Barış söz verdim, bırakmam seni." "Ben de bırakmam seni..." Beni daha sıkı sararken sanki dediğini yapıyormuş gibi yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Ben de çenesine uzunca bir öpücük kondurdum. "İyi ki bulmuşuz birbirimizi." "İyi ki..." Uzun bir süre sessiz kaldığımızda. Parmaklarımı avucu içerisinde gezdiriyordum.
"Kendini yalnız hissediyor musun Nisa? Hani annem ve babam yok demiştin ya..." Derin bir nefes aldım. "Hissediyordum evet, hem de her an. Ama seni bulunca bir daha yalnız hissetmedim kendimi. Sen yanımda yokken bile aklımda olduğun için..." Boynuma uzunca bir öpücük bıraktığında tenim ürpermişti. "O zaman bir daha yalnız hissetmemen için elimden ne gelirse yapacağım. Söz veriyorum." Başımı göğsüne daha da gömerken kokusunu derin derin içime çektim.
"Peki sen..? Sen yalnız hissediyor musun?" "Ben yaşadığımı bile yeni hissediyorum Nisa. Yanında birilerinin olduğunu bilmek nasıl bir his bilmiyorum ki yalnızlığı hissedeyim..." Derin bir nefes aldım. "Ben varım, hisset beni. Kalbinin içinde bir yerlerde duruyorum hisset beni Barış..." Gözlerini kapattığında elimi tutup kalbine götürdü. "Burada bir kalp yok... Burada sen varsın. Sen benim en büyük zaafımsın. Sen olmazsan burası bomboş kalır. Gitme olur mu, lütfen? Sen de söz verip beni öylece bırakma..." "Yalnız kalmayacaksın sen. Yemin ederim ki bırakmam seni..."
"Hayatımda birileri oldu bir çok kez... Arkadaşlar, bir hafta bile olsa bana aile olanlar, adına sevgili dediğim ama asla gerçekten sevmediğim insanlar... Bedenen yalnız olmadım hiç. Ama ne var biliyor musun Nisa? İnsan yanında kimse olmayınca değil de ben yalnızım diyebilecek kimsen olmayınca yalnız oluyorsun aslında." Bana baktığında gülümsedi. Elleri tenimi okşarken dudağıma uzun ve tutkulu bir öpücük bıraktı. Bedenim yeniden ona koşarken konuşmasıyla beraber kendimi frenledim. "Artık yalnız değilim." "Bundan sonra da hiç olmayacaksın."
Dudaklarımız yeniden birleşecekken tıklanan kapı ile panikle geri çektim kendimi. Barış bana gülerken kalkıp kapıyı açtım. "Yemekleri getirmiştim Nisa'cım. Barış nasıl uyuyor mu hâlâ?" "Hayır. Gayet iyi." Barış da gelmişti yanımıza. Yemekleri alırken Sevgi ablaya gülümsedim kocaman. "Bugün bize izin verdiğin için teşekkür ederim." "Rica ederim. E bazı kurallar çiğnenmek içindir değil mi?" Ben kocaman gülümserken Barış da aynı şekilde gülümsüyordu. "Sevgi ablacım ben senden bir şey isteyebilir miyim?" "Hayır Barış." "Daha sormadım bile ya." "Ses tonuna bakacak olursam pek hayırlı bir şey olmadığı belli."
"Yok hayırlı hayırlı. Yani ben diyorum ki Nisa bu gece burada kalsa?" "Hayır olmaz. Bakma öyle Barış olmaz. Hem ne yapacaksın kızı gece gece? Döverim şurada seni." Barış gülerken gözlerimi büyütüp bakıyordum ona. Omzuna hafifçe vurdum. "Gülme şöyle senin yüzünden çok yanlış anlaşılıyoruz zaten." Barış'a gülme desem de ben de gülüyordum. Barış biraz daha ciddileşirken Sevgi ablaya kedi gibi bakıyordu. "Nolur ya... Diğer hemşireler sen değil ki biz senin bir sonraki nöbetine kadar birbirimizi göremeyeceğiz zaten." Bu gerçeği hatırlamak üzmüştü beni. Ben de Barış gibi tatlı tatlı bakıyordum Sevgi ablaya.
"Bakmayın öyle sabah nöbet için başka bir hemşire gelecek, sizi görürlerse birlikte öğlen yemekleri bile hayal olur." Ben umutsuzluğa çoktan kapılmışken Barış hâlâ direniyordu. "Ama sen bizi erkenden uyandırırsan Nisa da diğer hemşire gelmeden odasına geçebilir." "Ah çocuk ben sana acaba neden hayır diyemiyorum?" "O zaman kabul ettiniz yani?" "Sabah uyanmazsanız karışmam ama." "Anlaştık." "Uyanırız biz sen merak etme gönlümün sultanı." "Yine de dikkatli olun yavrularım benim." Sevgi abla giderken gülümseyip kapıyı kilitledim yeniden. "Dikkatli olmamız gerek değil mi?" Barış yanağıma bir öpücük kondurduğunda ikimiz de gülümsedik. Bugün ilk kez beraber uyuyabilecektik.
Barış'la yemeklerimizi alıp karşılıklı otururken söylediği şeyle gülümsedim. "İleride çocuğumuza Sevgi ismini vereceğim galiba. Sevgi abla sayesinde görüyorum sevgilimin o güzel yüzünü." "Yaa aptal. Konuşma şöyle şeyler..." Barış gülümseyerek beni izlerken utanmıştım biraz. Bakışlarımı yavaşça gözlerine getirdiğimde gülümsedi. "Sen çok iyi bir anne olursun biliyor musun?" Başımı yana yatırıp gülümsedim. "Gerçekten mi?" "Gerçekten. İleride doğacak çocuğun çok şanslı olacak senin gibi bir annesi olduğu için." "Çocuğumuz." diye düzelttim onu. "Gerçekçi olmak gerekirse bizim ilerimiz yok Nisa."
"Niye öyle diyorsun ki? Daha bir kaç gün önceye göre gerçekçi olacak olsak şuan seninle sevgili olup bu odada beraber uyuyacak olmam da imkansızdı. Ama bak buradayız." Gözlerinin içine baktığımda derin bir nefes almıştı. "Kötü bir sondansa sonumuz olmamasını tercih ederim." "İyi öyle olsun." Yemeğime dönsem de hiçbir şey yemek istemiyordum artık. Gözlerimin dolmasına engel olamazken gerginlikle bacağımı sallayıp duruyordum. "Nisa..?" Barış'ın sesini duysam da göz ucuyla ona bakmak dışında bir şey yapmadım. Konuşsam ağlayacaktım çünkü biliyordum. "Nisa... Tamam özür dilerim güzelim."
Barış yanıma gelip ellerimi tuttuğunda daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlamıştım. Barış bana sıkıca sarılırken ondan güç alıyordum. "Ben seni bırakmam sen de beni bırakma." "Özür dilerim tamam. Ağlama lütfen, yalvarırım..." Derin bir nefes alırken sakinleşmeye çalışıyordum. "Özür dilerim tamam mı?" Başımla onu onaylarken saçlarımın arasına bir öpücük bırakmıştı. Sonra da gözyaşlarımı sildi teker teker. Hepsinin yerine öpücükler bırakırken biraz daha sakinleşmiştim. Ellerim yüzünü sararken sakalları arasında dolandı parmaklarım... "Böyle umutsuz konuşma. Bizim sonumuz güzel bitecek. Ne mutsuz son var ne de sonumuz olmayacak diye bir şey... Söz veriyorum tamam mı?"
Gelecekten Kesit (İlahi Bakış Açısı) ||
Nisa kaçıncı kez geliyordu Barış'ı ziyarete bilmiyordu bile. Barış inatla onu görmek istemezken kendini büyük bir çıkmazda hissediyordu. Ama bu kez umutluydu. Bu kez Barış gelecekti yanına. Anlayacaktı Nisa'nın onsuz yapamadığını... Tanıdık bir yüz görünce gülümsedi ve onları defalarca kez bir araya getiren Sevgi ablasına baktı gülümseyerek. Belli mi olur belki bu kez de bir araya getirirdi ikisini... Sevgi abla yanına geldiğinde sarıldılar birbirlerine. "Nisa buraya kadar geliyorsun birtanem ama Barış gelmek istemiyor ki..." "Sevgi abla onunla konuşmam gerek. Sen ikna edersin onu lütfen... Biliyorum kırıldı bana ama gerçekten açıklamam var."
Sevgi yüzünde buruk bir gülümseme ile Nisa'yı onaylarken yemekhanenin bir köşesinde oturan ve oldukça mutsuz gözüken Barış'ın yanına geldi. Barış onu gördüğünde anlamıştı zaten Nisa'nın geldiğini. Bakışlarını yemekten ayırmadan cevapladı kadını. "Nisa'yı görmek istemiyorum." Kadın Barış'ın yanına otururken elleri saçlarını okşuyordu. "Barış bir kez dinlesen anlayacaksın hata yaptığını. Kızın bir suçu yok ki bir haftadır her gün geliyor bir kez bile konuşmadın." "Neden acaba bir aydır uğradığı mı vardı Sevgi abla? Bir ay ya... Ona bu kadar alışmışken nasıl kötü hissettim biliyor musunuz siz?"
Merhabaa ☺
Bu bölüm sonu gelecekten minik bir kesit verdim size :/ pek iç açıcı değil sanırım bizimkilerin geleceği ;(
Her neyse bol bol yorum bekliyorum varsa kafanıza takılanlar sorun kedilerim ❤ hepinizi çok seviyorum.
Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız 😘 Bu arada yeni kurgum olan "Sil Gözünün Yalnızlıklarını" ya bekliyorum sizleri 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfictionİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."