Kitaba başlama tarihinizi yazsanız olmaz mı be ya jjshshssnx...
**************
Bugün hiç tahmin bile edemeyeceğin bir yere geldim.
Aslında ölmek istedim ama düşününce senin gibi biri için değmeyeceğine karar verdim. Seni unutmaya çalıştım her gün uçurumun kenarına oturup manzarayı izlerken senide silmek istedim ve maalesef yapamadım bu yüzden buraya geldim.Kolay değil zatende kolay olmasını beklemiyordum. Buraya gelirken kaç kez geri döndüm bilemezsin ve her dönmemde telefonum hiç susmadı. Bana bu gün içinde gelmezsem bir daha hiç gidemeyeceğimi söylediler. Sanırım haklılar ama ne kadar zor olduğunu bilemezsin.
Tekrar yola çıktım ve tam taksiye bineceğim sırada geri döndüm. Taksici de artık bıktı her gelmemde "Hanımefendi artık biner misiniz?" diyerek hiç kibarlığını bozmadan bana çıkışıyor. Yine telefonum çalıyor sanırım yine o görevli arıyor zaten bu gün içinde onun dışında kimseden telefon almadım.
"Üzgünüm gerçekten gelmek istiyorum ama çok zor geliyor."
"Hanımefendi biliyorum ama lütfen artık bir karar verin."
Sanırım kararımı verdim.
"Şoför Bey lütfen Unutma Merkezine gidelim."
Ne kadar tuhaf değil mi? Sen beni çoktan unutmuşken ben bunu beceremiyorum keşke gitmeden önce beni nasıl unuttuğunu bana anlatsaydın en azından senin gibi değersiz birini unutmak için paramı harcamama gerek kalmazdı.
Şu an İstanbul Boğazından geçiyoruz acaba bir kaç saniyeliğine köprüde dursam mı? Bence kısa bir süre durup derin bir nefes almaktan zarar gelmez...
"Efendim kısa bir süreliğine durabilir misiniz?"
"Hanımefendi bugün sayenizde hiç yorulmadığım kadar çok yoruldum. Her ne yaşadıysanız unutup unutmamak size kalmış sadece insanları daha fazla yormayın."
"Merak etmeyin efendim kararımı verdim. Bu gün sizi çok yordum bunu biliyorum ve gerçekten çok özür diliyorum. Sadece kısa bir süre nefes almak istiyorum lütfen, daha fazla yorulmayacağınıza emin olabilirsiniz."
"Peki..."
Yorgun sesiyle taksiyi durdu ve ben boğazın o güzel sularına bakmak için köprünün demirlerine çıktım.
"Hanımefendi sakin olun, hiçbir şey için ölmeye değmez."
"Merak etmeyin bunu biliyorum zatende atlamak istemiyorum sadece oturacağım, oturup boğazın tüm nefesini içime çekeceğim ve tüm sakinliğim ile merkeze gideceğim."
Telefonumu çıkartıp kulaklığımı taktım ve beni en çok sakinleştiren o şarkıyı açtım. Senin gibi bu şarkıyı da unutacaktım ama unutmak iyi olacaktı çünkü beni rahatlatan bu şarkı bizim şarkımızdı.
Ne zaman bu şarkıyı dinlesem seninle yaptığımız planlar aklıma geliyordu. O uzak yeri benimle bulmak istediğini söylemiştin meğerse bulmak için beni kullanmışsın.
Bu soğuk havada esen rüzgarla birlikte sudaki hafif dalgalanma beni kendine çekti. İçimden "Belki benim için dünyadan uzak olan o yer ölümün ta kendisidir." diye düşünmeden edemedim. Sayende ölümü milyonlarca kez düşündüm ama hiçbirinde cesaret edemedim.
Şarkının sonuna gelmişti aynı sen ve benim sonumun geldiği gibi. "Bir yer bulalım, dünyadan uzak..." diyerek şarkıyı bitirdiğimde son bir kez derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden kalkarak taksiye bindim.
"Artık gerçekten gidebiliriz şoför bey."
Adam sonunda diyerek derin bir nefes almıştı. Rahatlamıştı tabii, ne de olsa benim yüzümden çok yoruldu.
"Bu arada size bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii, buyurun."
"Çok gençsiniz yani tahminen benimle aynı yaşlardasınız neden taksi şoförlüğü yapıyorsunuz?"
Dikkatimi çektiği içinde sormuş olabilirdim, biraz kafa dağıtmak ve beynimin ilgisini başka yere çekmek içinde olabilirdi ama sebebi her ne olursa olsun sorduktan sonra merak etmiştim.
"Üniversite okuyorum ve ev kirası falan filan derken paraya ihtiyacım var bu yüzdende derslerimin olmadığı zamanlarda taksici olarak çalışıyorum."
"Hangi üniversitede okuyorsunuz belki aynı yerdeyizdir."
"Eğer aynı üniversitede okuyorsak bir gün mutlaka karşılaşacağız demektir o zaman beni bu kadar çok yorduğunuz için bana bir yemek ısmarlarsınız."
"Öyle olsun. Peki adınızı öğrenebilir miyim?"
"Aşkın, Aşkın Acar."
"Ben de Miray Akay, tanıştığıma memnun oldum."
"Ben de memnun oldum ve sonunda istediğiniz yere geldik."
"Her şey için teşekkürler."
Taksi gittiğinde ben hala kapının önünde durup kocaman harflerle yazılan Unutma Merkezi yazısına bakıyordum.
"Miray Hanım!"
"O sizsiniz öyle değil mi?"
"Sürekli beni arayan kişi siz olmalısınız kusura bakmayın bugün sizin gibi bir çok insanı yordum özür dilerim."
"Önemli değil çünkü ne hissettiğinizi anlayabiliyorum sonuçta her ne kadar hatırlamak istemeseniz de o sizin geçmiş bir parçanız ve unutmak kolay değil."
Eskiden olsa unutmak kolay değildi ama şimdi gün geçtikçe ve teknoloji geliştikçe duygularımız için bile mümkün olmayan şeyler artık kolayca gerçekleşebiliyordu.
"Artık hazır mısınız hanımefendi."
"Hazırım...sanırım..."
Bembeyaz bir odaya girdiğimizde sedye benzeri yatağın üstüne uzanmam söylendi. Kafamın üstüne yerleştirilen kabloların ardından işlem başlatıldı ve ben onu yavaş yavaş unuttum. Belki de kalbim unutmak istemediği içindir...bilemiyorum ama onunla birlikte olduğumuz ve yavaş yavaş kayıp olan anıların her birinde göz yaşlarım akmaya devam etti.
İşlem bittiğinde buraya tam olarak neden geldiğimi dahi hatırlamıyordum. Çalışanlardan birinin bana ait olmadığını söylememe rağmen zorla elime tutuşturduğu kolyeyle birlikte dışarı çıktım. Şanslıydım çünkü taksi çağırmama gerek kalmamıştı.
"Nasıl geçti?"
Size onu tanımadığımı söylesem inanır mısınız? Neden bana arkadaşımmış gibi davranıyordu bu çok saçma değil miydi? Yoksa taksiciler buraya gelen herkese bu soruyu soruyor muydu? Ama neden sorsunlar ki bir şeyi makine sayesinde unutmuşken o anın nasıl geçtiğini hatırlamamız mümkün değildi ki yani sanırım...
*****************************************
Yeni bir kurguyla karşınızdayım bu kurgu için çok büyük heveslerim var umarım dilediğim gibi bir kurgu olur ve sizlerde beğenirsiniz.
Anlaşma'nın son iki bölümü kaldığı için aynı gün bu kurgumu da yayımlamaya karar verdim.
Bölümleri çok uzun yazmamaya çalışacağım, bu bölüm 767 kelime oldu.
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Böyle bir merkez olsaydı gitmek ister miydiniz?
Her neyse kendinize iyi bakın, hoşça kalın :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Dek Genciz
Teen FictionUnutmak... unutmak sadece beyinde midir? Akılın unuttuğu bir anıyı kalp nasıl hatırlayabilir? Bu mümkün müdür? Miray Akay ona ilklerini yaşatan adamı bu kadar çok sevmişken onun ihanetini unutmadan yapabilir miydi? O adam ona bir ilk daha yaşatmıştı...