𖦞
– Sıcaklık –
"Ve öylece çıkıp buraya geldin öyle mi Jungkook?"
Seokjin elindeki kalemle ciddi bir şekilde karşısındakine bakarken, burnunun üzerine düşmüş olan gözlüğünü orta parmağıyla yukarı doğru itti. Jungkook ve Hoseok, Seokjin'in evinde buluşmuşlardı.
Daha doğrusu, Jungkook hyunguna 'size geliyorum' diye bir mesaj atmış ve soluğu bu iç açıcı evde bulmuştu. Hoseok ise Seokjin'in alfayla attığı fotoğraf üzerine beklemeden gelmişti buraya.
Şimdi, Jungkook Seokjin'in yatağında uzanır bir şekilde; Hoseok ise yerde, evinden getirdiği boncuklara bileklik yaparak uzanır bir şekildeydi. Seokjin, onlar geldiğinden beri not çıkarmakla uğraşıyordu zaten.
"Evet... Daha ne yapabilirdim hyung? Yorganımı verdim ben ona."
Hoseok dudaklarını düzerek elindeki boncuğu ipten geçirdi. İkisi de sessiz kaldığında konuşmaya başlayan Seokjin oldu.
"Ee, şimdi nasıl sence? Hapları var mıydı?"
Jungkook derin bir nefes alarak başını salladı. Gece uyumamıştı ve gerçekten uykusu vardı. Nerdeyse bir gün oluyordu uyumayalı, eve gidip, kendini odasına kitleyip günün yarısında uyumak istiyordu.
"Hmm, aldım sabah. Üç çeşit vardı üçünden de aldım."
Seokjin elindeki kalemi masasına bırakarak arkasına yaslandı. "Güzel aferin."
Hoseok hâlâ yerde uzanarak onları dinliyordu. Jungkook omzunu silkerek yatakta doğruldu ve ayaklarını yere koyarak saçlarını geriye taradı. Seokjin derin bir nefes aldı. "Ee, şimdi ne yapacaksın?"
Hoseok yerde bağdaş kurarak oturdu. Aynı zamanda yerdeki boncuklarını toplamaya başlamıştı. Jungkook tekrar omzunu silkti. Seokjin ve Hoseok ona bakıyordu sessizce.
Dudakları birkaç kez aralandı ve kapandı. Gözleri elleri ve yer arasında mekik dokuyordu. "Eve gitmek istemiyorum. Yani... Jimin öyleyken,"
Seokjin yerinde doğrularak kaşlarını çattı. "Nasılken Jungkook? Şu an kızgınlıkta. Bir alfaya ihtiyacı var, bunu sen de biliyorsun."
Jungkook ciğerlerine doldurduğu havayı sıkıntıyla üfleyerek dışarı attı. Elleri ensesine gitti ve gözlerini kapatarak başını kaldırdı.
"Biliyorum of biliyorum. Ona yorganımı verdim. Gitmeden önce kokumu bıraktım evin içine yeterli değil mi?"
Seokjin tıpkı onun gibi sıkıntıyla nefes verdi ve ayağa kalktı. "Anlamıyorsun değil mi?" Ellerini iki yanında sallayarak başını ona döndürdü. "Gördüğü ya da hissettiği ilk alfanın üzerine atlayabilecek bir durumda Jungkook. Onu tanımıyorum ama her ne kadar kendine hakim olabilecek biriyse de omegası öyle olmayabilir. Bu bizim doğamızda var. Ne kadar kabul etmesek de bir alfaya ihtiyacımız var Jungkook. Git onu öp, sarmala demiyorum. Ama şu an öyle hassas bi dönemde ki dediğim gibi her alfanın üzerine atlayabilir. Sadece önlem amaçlı git ve yanında dur. Kendine hakim olabileceğini üçümüz de biliyoruz."
Aklına geceki anları geldi omeganın. Yalvarışları, kokusu, ağlaması... Her şey bir anda zihnine doldu. Normalde kendinden ödün vermeyen Jimin, sabaha doğru ona yalvarır seviyeye gelmişti. Özellikle akşam üstü, mutfaktaki çekingenliği de bunu kanıtlar nitelikteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful mess | jikook
Fiksi Penggemar"Kokum," Gözleri yüzünün her zerresinde gezindi. Dudaklarında kısa bir süre takılı kaldı. Dudaklarını ıslatarak küçük gözlere çıkardı gözlerini. "Seni gerçekten rahatsız mı ediyor kardeşim?" Jimin ne diyeceğini bilemedi. Az önce dudaklarında takılı...