33.HİÇ

14 5 0
                                    

İYİ OKUMALAR♥️

Kapının çalmasıyla Çağla
"Sen şaheserlerine devam et sultanım. Ben bakarım kapıya." Diyerek mutfaktan çıktı. Babamlar gelmiş olmalıydı. Bende Çağlanın arkasından gittim ve kollarımı önümdeki bağlayarak Çağlanın kapıyı açmasını bekledim.

***

Babam ve abim bakış alanıma girdiklerinde abim

"Azra gelmiş." diyerek sarıldı. Ona karşılık verdim. Abimden ayrıldığımda babama yaklaştım.

"Çok erken daha." Diyerek sarıldı. Karşılık vererek

"Özlemedin demek." Dedim.

"Olur mu öyle şey." Diyerek geri çekildi.

Hediye abla

"Ferit bey masa hazır buyrun." Dediğinde babam kafasını sallayarak kolunu omzuma attı. Bende kolumu beline attım ve masaya doğru ilerledik.

Herkes yerine geçtiğinde

"Ee Azra nasılsın kızım? Neler yaptınız Ma-"

"Azra hastalanmış. Hiç iyi değil. Sesi felan gitmiş." Diyerek babamın Mahirle ilgili soru sormasını engelledi Çağla.

"Hastaneye felan gittin mi kızım? Mahir sana iyi bakmadı mı yoksa?" Ah Çağla. Ne yaptın? Ne diyeceğim şimdi? Çağlaya kötü bakışlarımı attıktan sonra

"İyileştim sayılır. Mahirle bir alakası yok." Diyerek durumu toparlamaya çalıştım.

"Bırakın Mahiri falan. Baba Azraya olan özlemini iyi gider derim. Akşam kızlar benim." Diyerek ikimizede göz kırptı abim. Babam iki hecelik kahkahasından sonra

"Erken gelmeniz şartıyla." Dedi elindeki çatalı sallayarak.

"Bakarız." Diyerek arkasına yaslandı abim. Çağla

"E biz hazırlanalım o zaman." Diyerek kolumdan tutup kaldırdı. Yukarı çıkarken Çağla

"Ne giyinsem acaba?" Diyerek konuşmaya başladı. Onun kendi kendine konuşmasına gülerek odaya girdik.

Yarım saattir Çağlanın kendine kıyafet bulmasını bekliyordum. Daha fazla dayanamayarak Çağlayı gardırobun karşısından uzaklaştırdım. Elime geçen bir jean pantolon ve bir sweat alıp banyoya girdim. Giydiğim jean dizleri yırtık, buz mavisi bir pantolondu. Üzerimdeki sweat de beyaz renk salaştı. Saçımı kendi haline bırakıp hafif bir makyaj yaptım. Çağla ile beraber aşağı indiğimizde Hediye abla

"Uraz oğlum dışarı çıktı kızlar." Dedi.

"Sağol hadiye abla." Diyerek kapıya yöneldik. Beyaz spor ayakkabımı giyinip dolaptan siyah deri montumu aldım.

"Biz çıkıyoruz." Dediğimde babam

"Dikkatli olun." Dedi. Bu sırada annem göz kırptı. Kapıyı kapatıp arabaya yaslanmış kollarını önünde bağlayıp bizi bekleyen Uraz Güçlüye doğru yürüdük.

"Hangi yıldayız?" Diyerek dalga geçti.

Bu sırada arabaya bindik.

"Ee nereye gidiyoruz?" Diye bir soru yöneltti Çağla.

"Nereyi istersiniz?"

"Mümkünse sessiz sakin bir yer olsun." Dedim. Kendimi iyi hissetmiyordum çünkü.

"Hayhay." Diyerek karşılık verdi.

Yaklaşık yarım saat sonra araba durdu. Düşüncelerimden sıyrılıp arabadan indim. Bir cafeye gelmiştik.

Bendis ve Eresbos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin