İYİ OKUMALAR♥️
Gitmeden önce olmasından korktuğum üç şey vardı. Tükenmek onlardan biriydi. Çoktan korktuğum başıma gelmişti.
Hiçbir şey demeden ifadesiz yüzümle yatağıma girdim. Göz yaşlarımı silmeden gözlerimi uykunun hissizliğine bıraktım.***
Odaya sızan güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Baş ucumda ki telefondan saate baktığımda saat on bir buçuktu. Esneme hareketleri yaparak odada ki banyoya ilerledim. Kapıyı açacağım sırada saatin on bir buçuk olduğunu fark ettim, nE!!
Hızla yatağa ilerleyerek tekrar telefonu elime aldım. Kahretsin!! Uçağı kaçırmıştık. Dün bilet kayboldu. Bu gün uyanamadık. Lanet olsun. Bi dakika Çağla uyanmış hatta yatakta yoktu.
Çağla diye bağırarak odadan çıktım. Sesi aşağıdan geliyordu. Hızla merdivenleri indim. Sesinin mutfaktan geldiğini anladığım da hışımla içeri girdim.
"Saat on bir buçuk olmuş uçağın on da olduğunu bildiğin halde uyandırmadın beni. Ne yaptığını zannediyorsun sen?!" Dedim öfkeyle.
"Sakin olmayı dene artık. Uyandığımda saat on buçuktu. Çoktan uçak kalkmıştı!" Dedi bağırışıyla sesimi bastırarak.
"Oğğğff." Diye bağırarak hızla mutfaktan çıktım. Kafayı yemek üzere değildim. Çoktan yemiştim. Hatta eritmişte olabilirim. Lanet olsun!!
Öfkeyle odaya ilerlerken abim odasından çıkmasıyla kolumu kavradı.
"Uyandım ve hala seni görüyorum." Diyerek kulağıma fısıldadı. Öfkemin artmasıyla bütün gücümle kolumu kurtarmak istedim. Kolumdaki elini daha çok sıkmasıyla buna izin vermedi.
"Gitmemi bu kadar istediğini bilmiyordum." Dedim kaşlarımı çatarak. Dudaklarından iki hecelik kahkaha döküldü.
"Evet istiyorum. Çünkü gün geçtikçe sen de kendinden geçiyorsun. Bir an önce git ve kendine gelmiş bir vaziyette gel. Sen bu değilsin Azra Güçlü." Diyerek kolumu sertçe bırakıp gitti.
İyiliğimi istiyordu. Ama ben bunu beceremiyordum. Evren ciddi anlamda beni acıya sürüklüyordu. Gerçekten elinden geleni yapıyordu gitmemem için. Evren beni çoktan acıya mahkum etmişti. Ama gidecektim. Dün gidemediysem, bu gün gidemediysem yarın gidecektim. Gidecektim.
Düşüncelerimden sıyrılarak odaya girdim. Kendimi buz gibi duşun altına bıraktım. Düşüncelerim donsun istedim. Gerçek anlamda artık yiyecek kafam kalmamıştı. Yapabileceğim birşey yoktu. Elimden birşey gelmiyordu.
Uzun bir duşun ardından siyah dar paça pantolonumu giyindim. Üzerimede siyah örgü kazak geçirdim. Saçlarımı taradım ve kurutmadan kendi halime bıraktım. Telefonumu cebime koyarak aşağı indim. Dışarıda yağmur havası vardı. Üzerime mont alma gereği duymadım hızla siyah ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Koruma arabanın kapısını açacağı sırada elimi kaldırarak
"Arabayla işim yok." Dedim. Safariyi almak için bahçeye girdiğimde salıncağa oturmuş gazete okuyan babamı ve tabletle uğraşan abimi gördüm. Onlara gözükmemeye çalışarak boşlak olan Safariyi çağırdım sessizce.
Koşarak yanıma geldiğinde
"Safari. Hadi oğlum git ve tasmanı getir. Koş." Dedim sessizliğimi koruyarak. Sözümü dinleyerek kısa sürede tasmasını alıp yanıma geldi. Hızlıca tasmayı bağlayarak bahçenin çıkışına yöneldim. Gözükmemeyi başarmış-"Azra. Nereye?" Lanet olsun!
"Yürüyeceğim." Dedim yoluma devam ederek.
"Kahvaltı yapacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bendis ve Eresbos
Teen FictionBENDİS VE ERESBOS ( AY VE KARANLIK ) Azra küçüklük arkadaşının katili olan Mahiri ilk gördüğünde işlerin buraya geleceğini düşünmemişti ondan etkilenmişti ama intikam almalıydı... İntikam almakla başlayan savaş bitmek bilmiyordu. AZRA & MAHİR NOT: S...