Sabah gözümü açtığım güneş yok şimdi. Her yer buz kesmiş, yazın aylarca getiremediği kış, sonbaharın sırasını çalıp zorla var olmuş gibi bugün. İnanır mısınız hiç mutlu değilim. Aylarca, haftanın aynı günü, aynı saatte geçtiğim sokaktan geçeceğim bugün. Yemin ederim oradan nefret ediyorum. Yirmi yedinci sokakmış. Tanrı'nın hatalı yarattığı insanların sıkıştırıldığı bir yer sanki. Mark ya da Minhyung olmasa oraya asla gitmem. Beş metre önünde bile bulunmam. Ancak hayat bu, kendinizi en çok sakındığınız şeyi alıp tam ortanıza koyuyor. Tıpkı yirmi yedinci sokaktan kendimi sakındığım gibi. Tıpkı Minhyung'ın nefretinden sakınıp, Mark'ınkine sahip olmam gibi.Mark ya da Minhyung... İşte tüm olay bu.
Dışarısının buz kestiğini çoktan söylemiş olmam lazım. Söylemediysem de boşverin. Çok önemli değil. Soğuğa alışkınım. Hem de o kadar alışkınım ki, derim kaskatı kesilse, kanım donsa farkında olmam.
Gökyüzü gri, insanlar gri, toprak gri kokuyor. Hayatsız. O kadar hayatsız ki görmeye tahammül edemezsiniz. Gözlerinizi oracıkta oyasınız gelir. Benimde geliyor. Ama yapmıyorum. Çünkü görmüyorum, görmek istemiyorum, kimseye tahammülüm yok. Kendimle çelişiyorum. Çünkü ben buyum. Lee Donghyuck'un iki lafı birbirini tutmaz. Şerefsizin tekidir o.
Ama size bir şey söyleyeyim. Hem de oldukça önemli bir şey. Eğer gözlerimi oyup göremezsem bir nedenim olur. Arkasına kolayca saklanırım. Ama Tanrı'nın bana bahşettiği gözler sapasağlam iken görmezsem, hissetmez ve algılamazsam o zaman kazanmış olurum. Çünkü herkes görür, herkes yanlış ya da doğru farketmezsizin algılar. Olay bunu yapmamakta biter.
Oldukça uzayan saçlarımı geriye atarak ilerliyorum. Ne yaptığımın farkında değilim aslında. Ayaklarım ezbere bildiği yolda ilerliyor ancak hiçbir şeyi bilmek istemiyorum. Eminim, Mark bekliyor beni orada. Bana edeceği küfürleri duymak istemiyorum. Minhyung'u istiyorum ben. Onun vanilya kokan saçlarını, lisede sigara içmesinden kaynaklanan kalın sesini duymak istiyorum. Kahverengi gözlerinin içinde kaybolurken beni ne kadar sevdiğini ve özlediğini duymak istiyorum. Mark'ı istemiyorum. Hiçbir zaman Mark'ı istemedim. Onun beni istemediği gibi.
Minhyung şu hayatta görebileceğiniz en güzel insandır. Sevdiklerine, ailesine ve arkadaşlarına çok değer verir. Kendisinden bile çok sever sizi. Sesi huzurla doludur, gülümsemesi tüm haftanızı güzelleştirebilir. Minhyung bir ilaç gibi aslında. Ona ihtiyacım olduğunu, onu benden alıp götürdüklerinde fark etmiştim. Kalp atışlarını artık duyamadığımda, nefes alışverişini tenimde hissedemediğimde anlamıştım.
Ama büyük bir sorun vardı. Minhyung giderken eskisi gibi değildi. Başka birisi olmaya başlamıştı. Aslında bunu da becerememişti o. Keşke Mark'a dönüşseydi de sadece Minhyung'un özlemiyle ölseydim. Ancak olmadı. Ne Minhyung oldu o, ne de Mark. İkisini birden içinde yaşatmaya başladı. Bu kadar feciydi ki, ilk başlarda sürekli kim olduğunu anlayamıyordum. Birbirine karışmıştı karakterleri sanki. Mark'ın öfkesi her saniye başı ortaya çıkıp etrafındaki herkesi mahvediyordu. Etrafındaki eşyaları hiç düşünmeden birilerine fırlatıyordu. İlk başta bana zarar verdi. Mark beni hiç sevmezdi. Bir gün kriz esnasında masanın üzerindeki cam vazoyu yüzüme fırlattı. Kalbimdeki yarası geçmediği gibi yüzümdeki yarası geçmedi. Sağ kaşımın üzerinden yanağıma kadar bir iz kaldı orada. Bunu Minhyung yapmış olsaydı gram umurumda olmazdı. Ancak Mark'ın bende bir izi olmasından nefret etmiştim. Minhyung bu izi gördüğünde saatlerce hıçkırarak ağlamıştı. Yüzümün her detayını öpmüştü. O gece ağlamaktan uyuyamamıştı. Sesi kısılmıştı.
Minhyung'un bir köpeği vardı ayrıca. O kadar güzeldi ki... Karamel rengi, upuzun, parlak tüyleri vardı. Ona Karamel ismini koymuştu. Hep onunla neden bu kadar basit bir isim koyduğu hakkında dalga geçerdim. Ama çok severdim onu. Minhyung ile yanımıza kıvrılır her gece bizimle uyurdu. Bizi çok severdi. Minhyung'la benim tek varlığım Karamel olduğu gibi Karamel'inde tek varlığı bizdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i killed someone for you | markhyuck
Fanfiction"you have to understand that the one i killed is me." "Çünkü yirmi yedi karamel kokuyor, ölüm gibi hissettiriyor ve Mark gibi görünüyor. Ve bu iğrenç bir şey. Çünkü yirmi yedi bir kılık değiştiren gibi korktuğum şeylere dönüşüp duruyor." -oneshot- ...