Merhabalar Nasılsınız?
OY VE YORUM YAPMAYI LÜTFEN UNUTMAYIN
iyi okumalar.
Sabah erken saatlerde kalktım ve koşuya gittikten sonra duş aldım. Siyah tayt ve üzerine sütyen tarzında beyaz bir crop üst giydim. Üstümde boynumdan göğüs oluğuma kadar dantelden yapılmış motifler vardı, sırtı da aynı şekilde süslenmişti. Üstüme, ne olur ne olmaz diye beyaz fermuarlı bir hırka aldım ve giydim.
Saat hala 7.30'du ve hızlıca spor ayakkabılarımı giyip mutfağa geçtim. Mimiklerim bugün okul yerine şirkete gitmek zorundaydı çünkü Ece babasını özlemişti. Bugün son toplantıdan sonra işe gelmeyecekti çünkü Asya beni o koca göbeğimle kovalardı. Evet, doğru duydunuz, beni evimin bahçesinde kovalardı. Bu son aylarda çok sinirliydi ve nereye kime bağıracağını şaşırıyordu. Çoğu zaman kurbanı Olcay oluyordu ve Olcay da işine gelirdi. İşe gelmemek her şeyi benim üzerime yıkıp kaçardı.
Her şey hazırdı, kahvaltıyı bahçeye kurmuştum. Meyve suları ve kahve tamamdı, domatesler, salatalıklar tamamdı, ekmek tamamdı. Ece'nin sevdiği kahvaltılıkları da tamamlamıştım. Son olarak Toprak'ın menemenini hazırlamıştım. Sayarken yorulmuştum, yaparken değil, ama evet, sayarken yorulmuştum.
Saat 10.00'a gelmişti ve birden bacağıma bir şey dolandığını hissettim. Baktığımda, benim yakışıklı oğlum uykulu bir şekildeydi. Eğildiğimde kafasını göğsüme koyup tüm ağırlığını bana verince yere oturmak zorunda kaldım. "Çooook uykum varrrr," dediğinde kıkırdamaya başladım. "Oğlum, ama anne kahvaltı hazırladı size. Peki, sen uyu, şirkete de gelme o zaman," dedim.
Ama birden doğrulup masaya bakıp zıplamaya başladı. Ece neşeyle yaklaşıyordu, hoplaya zıplaya geldi ve ayağıma sıçradı. "Halacııııııımmm, günaydın! Sana da topyakmışım," dedi ve öpücük attı. Oğlum da öpücük attı. Çok tatlılardı. "Hadi kahvaltı edelim, sonra siz de benimle gelirsiniz, mimikler," dediğimde Ece telaşla üstüne baktı. "Halacııımm, ama benim elbiseleri orası için değil ki. Ben şenin gibi giyinmek istiyorum," dedi.
Hemen Ece'ye yanıt verdim, "Merak etme, prensesim, bende senin için elbiseler dolu. Toprakla tekim, sizi giydireceğim minik mankenlerim," dedim. Toprak, saçlarını elinle tarar gibi hareket etti ve Ece saçlarını savurdu. "Küçükken biz de sizin gibiydik, biliyor musun? Anne ve babamız iş yerine gitmeden önce bizi giydirir ve fotoğraflarımızı çekerlerdi. Biz büyüdük ve işe gitmeye başladık, ama biz hiç ayrılmazdık. Şimdi sıra sizde, minikler," dedi Ece, sonra Toprak söze karıştı. "Halacımm, her hala dediğimde sonunu uzatıyordu. Buda benim gülmeme sebep oluyordu. Biz defileye çıktığımızda, siz de yanımızda olacak mısınız?" dedi.
Ben başımla onayladım ve ekledim, "Evet, canım, olacağız. İlk siz çıkacaksınız, sonra ablalar ve abiler çıkacak, en son da 4'ümüz birlikte çıkacağız." Hepimiz gülümsedik. Toprak da bana gülerek baktı. "Ne oldu oğlum, neye gülüyorsun?" diye sordum ve o kahkaha attı. "Anne, üstünü giymeyi unutmuşsun," dedi. Hepimiz kahkaha atmaya başladık. Küçücük çocuk, bu yaşta bile bana hesap soruyordu. Allahım, yarabbim, ha!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM LÂL HAYATIM
ChickLitSekreterine gülümseyip elimdeki kutuyu salladım sessizce sır verirmiş gibi söyledim "hamileyim haber vermeye gidiyorum " "çok sevindim lâl hanım tebrikler" gülerek kapıya tıklamadan açtığımda gülümsemem yüzümde soldu arellin bacağında kadın oturuyor...