10.Bölüm

1.9K 112 544
                                    

Hastaneden çıkarken Cemal gülse de ben mutlu değildim tabii. "Tabii geç sen dalganı. Kardeşinin yüzünü dağıttılar gül sen." "Oğlum harbi dağıttılar yüzünü ya." Beraber arabaya ilerlerken düşünüyorduk. "Bizi bırakmaz bunlar kolay kolay biliyorsun değil mi?" "Daha fazla ne yapabilirler Barış? Çin nüfusuyla falan gelsinler bir de." Güldüm. "Belli olmaz o ite. Fena bilenmiş bana şimdi sen de beni kurtardın ya girdin radarına." "Ee ne yapıyoruz?" "Bir şey yapmıyoruz, dikkatli oluyoruz sadece. Berkan'a da haber verelim o da dikkat etsin kendine. Ortalık durulana kadar, birbirimizden haberimiz olsun sürekli."

"Korkma oğlum korurum ben seni." "Hadi oradan hıyar. Tek başıma da gayet iyi savaştım bence." "Hadi o zaman yorgun savaşçı Berkan'a gidiyoruz." Beraber arabaya binerken aynadan kendime baktım. "Ama harbi sikicem şu çocuğu bulup bu ne lan." Cemal gözlerini devirirken güldü. "Her gördüğünde bu tepkiyi vereceksen kusura bakma ama ben gülerim kardeşim." "Ciddiyetsiz." "Aa bak aklıma ne geldi? Nisa olayı ne kardeşim benim? Dökül." "Kahvaltıya gittiğimiz gün gördüm. Konuşmak istedi dinlemedim. Sonra..." Olayı dün geceye kadar detaylıca anlattım. "Dün gece de evine bıraktım onu işte, öyle."

"Barış, sonunda üzülür müsün bilemem ama ben her türlü aldığın kararda seninleyim. Berkan gibi kararlarında baskı yapmayacağım." "Saol kardeşim. Buna çok daha fazla ihtiyacım var birinin sürekli ne yapacağımı söylemesinden." "Cemal bu günler için var." Ben ona gülümserken Berkan'ın evine gelmiştik. Kapıyı çalıp beklemeye başladık. Kapı açıldığında Berkan ikimizi de şaşkınlıkla izliyordu. "Bu ne hal lan?" "Aga gir içeri uzun hikaye." İçeri girdiğimizde olanları anlattık uzun uzun. "Oğlum bana niye haber vermediniz lan?" "Kusura bakma kardeşim dayak yerken seni aramaya fırsatım olmadı."

"Oğlum hadi bu arayamadı, peki ya sen Cemo?" "Ne bileyim ben Beko yakındaydım koştum gittim hemen." "İyi harcamadılar sizi orada." Cemal ile birlikte güldük ikimiz de. "Cemal'i görmen lazım öyle gaza geldi ki arada kaynarım diye korkmadım değil." Berkan da gülerken Cemal de kendiyle gurur duyma bakışlarını atıyordu. "Ben gidiyorum valla eve gidip depresyona gireceğim. Şu yüzümün haline bakın bir ya." Cemal yeniden gülerken gözlerimi devirdim. "Barış sen söylendikçe gülesim geliyor ama üzgünüm." "Siz geçin dalganızı, hayat size güzel tabii."

Ben ayağa kalkarken evden çıkmadan önce yeniden aynaya bakıp yeterince sövmemiş gibi bir daha sövdüm. Tam kapıyı açtım ki Nisa'nın havada kalan eli göğsüme çarptı. Gözleri büyürken vereceği tepkiyi tahmin edip ses çıkarmaması için elimle ağzını kapattım kendim de kapıyı kapatıp Nisa'yı arabaya kadar götürdüm. "Barış bu halin ne?! Kim ne yaptı sana?" "Uzun hikaye işte, boşver. Sen niye açmıyorsun telefonlarımı?" "Yüz yüze bir hesap sorayım dedim sabah beni bırakıp gittin ya. Ama şu suratı gördükten sonra soramam ki. Oy kıyamam sana ben. Nereye gidiyordun? Bana mı gelecektin yoksa?" "Valla eve kapanmayı düşünüyorum. Eve kapanıp şu suratla beraber depresyona gireceğim." Yüzümü gösterirken Nisa da yüzünü ekşitti.

"Ne o Aycan hanımcığın seni böyle beğenmedi mi?" "Yoo beğendi aslında. Yüz hatlarımı daha çok ortaya çıkarmış öyle dedi." "He o senin ilgini çekmedi o zaman. Daha hoş bir kadının gönlünü kazanmak istiyorsan demek?" Nisa'nın yüzünde çapkın bir gülümseme oluşurken kollarını birbirine kavuşturup arabanın üzerine oturmuştu. Kollarımı iki yanına yaslarken yüzümü ona yaklaştırdım. "Emin ol Nisa bu dağılmış suratla bile etkileyemeyeceğim tek bir kadın yok." O da bana yaklaşırken yutkundum. "Emin misiniz Barış bey?" Nisa'nın dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktım.

Yüzündeki ifadeden memnun bir şekilde uzaklaştım ondan. "Demiştim ben." "Vuhuu. Özgüvenli Barış, severiz." "Geriye kalan tüm kadınlar gibi yani." Ben arabaya binerken Nisa da yanıma binmişti. "Hayırdır?" "Şanslı günündeymişsin Barış, seninle geliyorum." "Nisa kusura bakma ama in arabadan." "Ben de seni seviyorum bir tanem." Nisa'nın inmesini beklesem de boşuna bir çabaydı bu. Bedenimi bütünüyle ona döndürdüm. "Dün seninle sevişmiş olmamız barıştığımız anlamına gelmiyor Nisa. Anlık gelişen bir şeydi." Nisa gözünü kısıp bana baktı. "Ben de çocuğuyla ortada bıraktığın kadını oynamıyorum zaten Barış."

Sil Gözünün Yalnızlıklarını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin