biz seni kocaman gövdenle, kaçak sanıyorduk,
yaralı nüshasına işlemiş dövmelerin ile sararıyordu omurgan.
kıyamet gibiydi dudakların
öptüğümde annemin halıları gibi cennetti yıkardı adem
seni öpersem kış betondan akabilirdi
mevsim kıştı
sana on yıldır hastaydım
grip ve tifüs
yakamı bıraksaydı eğer kafam
kıştı, üşüyordum, kürküm yoktu, hayvanlar gibi soluk aldım, sana olan sevgim beni ısıtmadı
üşüyordum ve bir de göçmen kuşlar bana çok üzülüyordu, kanatlarımı da doksanlarda kırmışlardı
sana on yıldır deliydim ama işte kış olunca
bastırıyordu kar, altında çırpına çırpına
baştan sona
bitiyordum
dilsiz bir aygıta binip giderken
zaman seni de tarıyordu
saçlarını yolup yolup atardı önüne
geçseydin hele bir eline
doksanlarda bile sana kimse
sana kimseler şimdilerde
bu denli karmakarışık bakmamıştı
mevsim kıştı, pencerene attığım taş
kalbini ıskaladı
seni seviyordum ve ceplerimde camdan bozma bilyeler
rastladığımda nasıl da yakındık gramofondan çalınanlara
mevsim kıştı
nefesin ısıtamıyordu ellerini
doktor hipomani derdi, titrerdi dudakların
delta gibi genişlerdi içim, tutamadığımdan ellerini.
mevsim kıştı ve üşürdüm, üşürdüm, ıslık çalardım
omuzumda gezerdi parmakların
burgaçlanan rüzgardan tüyen saçların, dolanırdı boynuma, ölüyorum sanırdım.
kabul etmezdin hiç de sevmezdin ama kocaman gövdene üç beden küçük geldiğimden
boşluklarımı doldururdun diğerleri ile