Sabahleyin o mükemmel uykumdan Yerin Teyze'nin beni çağırmasıyla uyanmıştım. Okul vardı yine. Bu yüzden heyecanla yatağımdan kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittim. Gözlerim babamı arıyordu. Ancak evde yoktu sanırım. Yerin Teyze'nin doğradığı salatalıklardan bir tane ağzıma atıp nerede olduğunu sordum. Bir kaç gün yurtdışında olacakmış. Açıkçası bu duruma biraz sevinmiştim. Kısa bir süre yalnız kalabilirdim belki.
Aslında benim babam iyi biriydi. Beni çok severdi ama sürekli olarak derslerimden başka bir şey düşünmemesi sinirimi bozuyordu. Her zaman derslerimin iyi olmasını isterdi. Hep başarılı olmamı isterdi. Daima üstün olmamı ve saf olmamamı isterdi. İkide bir kendisinin saf olduğunu dile getirip benimde onun gibi olmamam gerektiği konusunda uyarıda bulunurdu. Evet belki biraz bencildi, bana kızardı, özgürlüğümü pek umursamayıp sadece derslerimi önemserdi ama çok olmasa da onu severdim.
Bunları hep benim iyiliğim için yaptığını söylerdi ve annem onu bırakıp gittiğinden beri üstüme daha da çok düşmüştü. Ancak sanırım bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Fazla bencildi çünkü. Dediğim gibi, sürekli derslerimi umursaması onun bencil olduğuna dair en büyük kanıttı.
Benim arkadaşım da yoktu. Açıkçası olmasını da ister miydim? Bazı istisnai durumları saymazsak hayır istemezdim. Ben istemediğim için yoktu zaten. İsteseydim tabii ki de arkadaşım olurdu. Aslında buna izin vermeyen kişi bir nevi babamdı. Ben ise onun lafını çekmek istemediğim için arkadaş ortamlarından, sevgililerden şundan bundan bir çok şeyden uzaktım. Ama halimden de memnundum. Hiçbir zaman isyan etmemiştim. Sanırım okuldaki kimse normal olmadığı içindi. Onlar normal olsaydı arkadaş olmak isterdim.
Tek üç kişi vardı normal olan. Aynı zamanda az önce bahsettiğim istisnai durumları kapsayan. Okulumuzun voleybol takımında olan, aynı zamanda okulun da en popülerlerinden Lee Jeno ve arkadaşları Lee Haechan ile Huang Renjun. Onlar gerçekten iyi çocuklardı. Kimseye zararları dokunmazdı, okuldaki herkese her konuda yardımcı olmaya çalışırlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse onlarla vakit geçirmenin eğlenceli olabileceğini düşünüyordum. Çünkü uzaktan bakıldığında onlar çok eğlenceli ve samimilerdi. Ancak onlarla sanırım hiçbir zaman arkadaş olamayacaktım.
Kahvaltımı ettikten sonra hemen odama gittim ve üstümü değiştirdim. Ardından çantamı da alarak evden çıktım. Bugün içimden okula yürüyerek gitmek geliyordu. Bu yüzden kulaklığımı kulağıma taktım ve şarkı dinleyerek okula doğru yürüdüm.
Okulun bahçesinden içeri girer girmez bir takım geri zekalılar yanıma gelip bana salak saçma şeyler söylemeye başladılar. Saçlarım iğrençmiş, bu seferki sınavlarda onlardan dişük alacakmışım gibi şeyler işte. Hiçbirini takmayarak onlara inat dün boyattığım mavi saçlarımı savurarak yürümeye devam ettim.
Ancak salağın birinin kulaklığımı kulağımdan çekip bana "Umarım bir gün çok salak bir çocuk olduğunun farkına varırsın. Çünkü sen böyle oldukça senin yerine ben üzülüyorum." demesi bardağı taşıran son damlaydı. Tam dönüp yumruğumu o pis suratına geçirecekken biri kolumdan tutmuştu. Dönüp baktığımda ise bu kişinin Jeno olduğunu görmüştüm. Hemen kolumu geri çektim ve ayaklarımı yere vura vura sınıfıma gittim.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Bu kurguya voleybol eklemesem içimde kalırdı valla. Bikaz ay lav voleybol😎!¡Daima NCT ile kalın¡!
💚💚💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberry lip balm | nomin.
Fanfiction"Seni okşamak ve yatağa yatırmak hoşuma gidiyor. Seni öpmek, seninle vakit geçirmek, sırlarını tutmak, her anınla ilgilenmek istiyorum." "Her hareketin bir zaafım ve ben sana bakmaktan çok hoşlanıyorum sevgilim. Sana sarılmak, seni beklemek, sana ta...