Aslan ve Yılan

4.5K 372 321
                                    

Hogwarts'a müdür odasındaki şömineden geldiklerinde Dumbledore odaya bir kere bile bakmadan  uzun sessizliğini bozarak konuştu.

"Sanırım şimdi açıklayabilirsin?"

"Neyi?"

Yorulduğunu belli ederek iç çekti.
"Herşeyi? O hücrede ne olduğundan, Gringotts'a kadar."

"Zaten biliyorsun, sadece bir rüyaydı."

Albus ona mavileriyle sanki ruhunu okuyormuş gibi bakarken titrememek için zor durdu. Böyle bakmasından nefret ediyordu. "Peki kasa."

Gülümsedi. "Kasa muhteşemdi! İçi her türlü iksir malzemesi ve iksirle doluydu. Aslında bir tür depo."

"Neden oradaydın?"

O da iç çekti bu sorgunun bitmeyeceğini bilmeliydi. "Çünkü beni buraya, bu yıla, gönderdiğinden beri her gece çok kötü kabuslar görüyorum! Ve Gellert beni oraya sadece rüyasız uyuyabilmem için bu iksiri almaya göndermişti!"

Sitem dolu sözlerinin arasında cebinden iksir şişesini çıkarmıştı. Albus'un mor iksirin bahsettiği iksir olmadığını anlayacağını zannetmiyordu. Uzaktan birebir aynıydılar. İksiri tekrar cebine attı. Düşünceli görünen Dumledore neredeyse fısıltıyla konuştu. "O iksiri benden de isteyebileceğini biliyorsun değil mi?"

"Ahh! Albus, Gellert sadece sabahki halimden sonra, yıllardır merak ettiğim kasanın içini görmenin beni mutlu edeceğini düşünmüş. Haklıydı da! Oraya nasıl girileceğini, siz seherbazların aksine yıllardır biliyordum zaten! Sadece o beni ihtiyacım olduğunda oraya girmemi istediği için bekletiyordu! Anlıyor musun!?"

Albus kafa sallayıp yavaşça yanına geldi ve bir elini yanağına koydu. İnanmıştı tabiki ama..tedirgin gözüküyordu.
"Ne tür rüyalar..'

Onun ses tonunu duyduğunda yüzü yumuşadı. "Albus amacım seni suçlu hissettirmek değildi.. yani tabiki.."

Toparlayamayacacağını anladığında ofladı. "Ben sana aynı hücrede neler olduğunu soruyor muyum, sende sorma."

Kapıdan hızla çıkarken Albus'a kaç kere yalan söylediğini düşündüğünde kendini kötü hissetti.

***

Odasının kapısına doğru yürürken koridorda kimseye rastlamadı. Herkes şölende olmalı. Şölen demişken açlıktan ölüyordu. Ev Cinlerinin odasına yemek getirmiş olması için dua etti. Kapıdan içeri girdiğindeyse masanın üzerine bir şeyler bırakan Ev Cinini gördüğünde gülümsedi ve hızla yanına gidip koltuğa oturdu. Ev Cini yanına neredeyse koşarak yanına gelen kızdan korkmuş gözüküyordu. İşini bırakıp Alanis'e döndü.

"Hey, seni tanıyormuyum?"

"Dobby, Hogwarts'ta yeni geldiği için, Dobby'yi tanımıyorsunuz."

Çorbasını hevesle içerken güldü.
"Peki tanışalım o zaman, ben Alanis."

Elf heyecanla ciyakladı.
"Dobby Efendim, özgür cin Dobby."

Kaşları çatılmıştı, bir an yemeğini bırakıp elfe döndü. "Özgür müsün?"

"Evet, Efendim! Dobby özgür bir elf!"

Gülümsedi, bu elfin diğerlerinden farklı olduğunu anlamıştı. "Tanıştığıma memnun oldum özgür cin Dobby, ama bana efendim deme. Diğerleri de demez. Hem bak sen özgürmüşsün."

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin