1| BAŞLANGIÇ

6.3K 142 282
                                    

başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz

🦋

Kalabalık...

Yine bir sürü ses, yine bir sürü insan. Artık bu durum hoşuma gitmeye başlamıştı. Çünkü çoğu zaman aklımı başka şeylere yormama neden oluyordu. Bu benim açımdan iyi bir şeydi. Beni gerçeklerden uzaklaştırıyordu.

Geleceğim umutsuz ve artık hiçbir şeyin düzeltilemez olduğunu hissediyordum. Sıkılmıştım. Her ne kadar bunu belli etmemeye çalışsam da artık kendimle baş başa kalmaktan korkar hâle gelmiştim. Bir hata yapmıştım, cezalandırılıyordum.

Etraftaki sesler bir bütün olarak kulağıma geliyor, zaman zaman beni rahatsız ediyordu. Lakin ben hiçbir şeyi umursamadan her zaman yaptığım gibi halimden memnunmuş gibi gözükerek bakışlarımı öylece insanlarda gezdiriyordum.

İlerideki sandalyelerde oturan bir adam yere bakarak kara kara düşünüyor, taburcu olan hastalar yüzlerindeki sevinçle ayrılıyorlardı hastaneden. Belki benden daha kötü hayatlar yaşayan ya da şu an dünyaları başına yıkılan birileri vardı bu hastanede, bilemezdim.

Lakin yine de şu koca dünyada sanki mutsuz olan tek kişi benmişim gibi hissediyordum.

Hastanedeki insanları izlemeye dalmışken "Bugün çok yoruldun. Arabada beni bekle, ben sonuçlar çıkar çıkmaz alıp geleceğim, hayatım," diyen sesle anında düşüncelerimden sıyrıldım.

İlgi odağım yanımdaki adamı bulduğunda onun nasıl bu kadar umursamaz gözüktüğünü anlamlandırmaya çalışıyordum. Her şey çok normalmiş gibi davranması sinirlerimi bozuyordu ama ona uyum sağlamaktan başka çarem de yoktu.

Zorlukla yüzüme bir gülümseme yerleştirirken onu başımla onayladım. Arabanın anahtarını çıkarıp bana uzattıktan sonra yanağıma ufak bir öpücük kondurup geri çekilmişti. Bu hareketiyle istemsizce nefesimi tutmuş, benden uzaklaşır uzaklaşmaz ise artık rol yapmaktan bıktığım için hızla arkamı dönmüştüm.

Adımlarımı harekete geçirip onun yanından koşarcasına uzaklaştım. Sabahtan beri sürekli yüzümde zoraki bir gülümsemeyle dolaşmaktan çenemin ağrımaya başladığını hissediyordum. Neyse ki kısa bir süreliğine bu durumdan kurtulmuştum.

Bir an önce kendimi arabaya atma isteğiyle yanıp tutuşurken elimi istemsizce hafif şiş olan göbeğime yerleştirdim. Onu hissetmek, tüm bu saçmalıklara neden katlandığımı bana hatırlatıyordu.

Aklımdaki derin düşüncelerin beni boğmasına izin vermemeye çalışarak çoktan otoparkın olduğu yere gelebilmiştim. Geriye sadece arabasını park ettiği yeri hatırlamak kalıyordu.

Neredeyse boşalmış olan otoparkta onun arabasının nerede olduğunu çok geçmeden buldum. Adımlarımı bu sefer de o tarafa çevirdim. Bir yandan da bebeğimle konuşuyordum.

Arabanın bulunduğu park yerine geldiğimde avucumdaki anahtarla kapının kilitlerini açtım. Tam ön kapıyı açıp içeri geçecekken bir anda bileğimde hissettiğim baskıyla istemsizce duraksadım.

Bakışlarım beni kolumdan tutup çeken kişiyi buldu. Ardından tanımadığım bu adamın karşısında kalakaldım. Elimden gelen tek şey ise adama sorgulayıcı bakışlarla bakarken bileğimi kendime çekmeye çalışmamdı.

Öylece bana bakıyor, bileğimdeki baskısından da ödün vermiyordu. Şoka girmiş gibi gözünü dahi kırpmadan beni izliyordu.

En sonunda dayanamayıp "Beyefendi, ne yapıyorsunuz? Bırakır mısınız kolumu?!" diye sesimi yükselterek konuştum. Diğer boşta olan elim koruma içgüdüsüyle çoktan karnıma yerleşmişken üzerimden elini çekmesiyle rahat bir nefes alıp birkaç adım geriledim.

"S-sen! Sen... nasıl?"

Titreyen sesi kulaklarıma ulaştığında bana sormaktan çok kendi kendine bir şeyi çözmekle uğraşır gibi olduğunu fark ettim. Hoş, söylediklerinden bir şey anladığım da yoktu. Umrumda da değildi zaten.

Hızla bakışlarımı etrafta gezdirirken bana bir şey yapacak olursa diye yardım edecek birileri görme umuduyla yanıp tutuşuyordum. Az önce yanından nefretle uzaklaştığım bebeğimin babasından medet umacak kadar bile düşmüştüm. Karşımdaki adam ise bana donakalmış bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

Bir an kaçacak oldum ama yaslandığım arabanın kapısı bana engel oluyordu. Sırtım arabaya yaslıyken önümde de geniş cüssesiyle o adam duruyordu. Beni tamamen köşeye sıkıştırmıştı. Tek umudumsa içimden bir şey yapmaması için Tanrı'ya yalvarmaktı.

Birden elini bana uzatmasıyla korkuyla gözlerimi sımsıkı yumup geri çekilmeye çalıştım. Soğuk parmaklarını yüzümde hissederken parmaklarının yavaşça yüzümde gezindiğini anlamıştım.

Gözlerimi usulca aralamamla birlikte anında onunla kesişmişti gözlerim. Ne yapacağımı bilemeyerek biraz korkuyla, biraz da merakla ona bakmaya başladım. Derin bir nefes aldı. Aklından ne geçiriyordu ya da amacı neydi soramıyordum. Çünkü sesimi dahi çıkartamayacak kadar korkuyordum.

Gözleriyle beni o kadar dikkatli inceliyordu ki sanki yüzümdeki her bir detayı aklına kazımak istiyordu. Benim de ondan farkım yoktu. Neredeyse gözlerine dalıp gitmek üzereydim.

Fakat bu his kısa sürdü. Elini bir anda ateşe değmişçesine geriye çekti ve benden uzaklaştı.

Ben öylece yüzüne bakarken sanki az önceki adam o değilmiş gibi duruyordu. Şefkatle parlayan gözlerinin yerlerini önce sert bir ifade aldı. Ardından birkaç adım daha gerileyip beni tamamen rahat bıraktı.

Onun benden uzaklaşmasıyla birlikte karnımın üzerine sıkı sıkı sardığım parmaklarımı gevşettim. Bunu yapmamla bakışları anlık olarak karnıma çevirilmiş, ardından yüzümü bulmuştu. Yüz ifadesi gitgide donuklaşırken kendisini toplamayı başarmıştı.

"Üzgünüm, birisine benzettim!"

Sert sesi kulaklarıma iliştiğinde benim cevap vermemi dahi beklemeden hızlı adımlarla ayrıldı yanımdan. Arkasında soru işaretleriyle dolu bir ben bıraktığını bilmeyerek gözden kayboldu.

Onun gidişinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen ben bulunduğum yerden bir adım bile atamamıştım. Şoka girmiştim âdeta. Gözlerimizin kesiştiği an aklımdan bir saniye bile çıkmazken kendimi bu olanları unutmaya zorladım.

Toparlanıp kendimi zorlukla arabanın koltuğuna bıraktım. Derin derin nefesler alırken parmaklarımı da karnıma yerleştirmiştim. Bebeğimin benim yaşadığım korkudan etkilenmesini istemiyordum.

"Geçti anneciğim. Baba şimdi işlerini bitirip yanımıza gelecek. Her şeyi unutacağız," diye mırıldanmaya başladığımda söylediğim 'baba' kelimesiyle yüzümü buruşturmama engel olamamıştım.

Birkaç hafta sonra evleneceğim adamda fazlasıyla emanet duran bu kelimeyi hayatım boyunca nasıl kabulleneceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Dediğim gibi; bir hata yapmıştım, cezalandırılıyordum.

ZEHİR AMBARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin