✖1.Bölüm✖

2.9K 148 151
                                    

"Sen.. ne dediğinin farkında mısın!?"

Gözlerinden kan fışkırırcasına bana bakan eniştemin bakışlarına değmek bile istemedim. Bu.. bana yapılan bir haksızlık değil miydi?

"Tanımadığım bir adamla evlenmek istememem neden garip olsun ki?"

Eniştem sonunda öfkeyle boğazıma yapıştı. Sinirini çıkarırcasına sıkıyordu boğazımı. Ses çıkarmayacaktım. Direne bildiğim kadar.. sonuna kadar direnecektim. Eğer öleceksemde.. umrumda olmazdı.

"Ko Mi Ran! Beni çıldırtmak mı istiyorsun!? Sana sahip çıkan teyzen ve eniştene borcunu böyle mi ödüyorsun!?"

Yüzüme doğru haykırarak konuşurken ben artık zorlanmaya başlamıştım. Yüzümün çoktan morardığını dişlerimi sıkmaktan hissizleşen çene kemiklerimden hissediyordum. Bilincim.. beni terk ediyordu.

"Biliyor musun? Hayatımda pişman olduğum tek şeydir o. Sizin yanınızda kalacağıma sokaklarda kalsaydım daha iyi bir-"

Nefes alamıyordum. Konuşmam yarıda kesilince yutkunmaya çalıştım. Boğazıma mengene gibi yapışan eller buna engel de olsa zorlukla yutkundum ve devam ettim.

"-yaşam sürerdim."

"O zaman bu pişmanlığı düzeltmene izin veriyorum."

Ellerini boğazımdan çekti ve beni zemine doğru sertçe fırlattı. Ellerim refleks olarak boğazıma gidince derin nefesler almaya çalıştım. Ağlamayacaktım. Çünkü ağlarsam o daha fazla haz alırdı.

"Defol evimden ve bir daha geri gelmeyi aklından bile geçirme!"

Kolumdan tuttu ve sürükleyerek kapının dışarısına fırlattı. Ben daha kendimi toparlayamadan kapının sertçe kapanma sesini duyunca yüzünde bir sırıtış peydahlandı.

Sonunda.. sonunda o lanet evden kurtulmuştum.

Gecenin bir yarısı çıplak ayaklarım sokağın tozunu alırken ben insanların çoktan sokaktan çekilmiş olmasının avantajını yaşıyordum. Şu anda sığınabileceğim tek bir yer vardı ve ben daha düşünmeden ayaklarım o yerin yolunu almıştı bile.

İki sokak aşağıdaki eski kitapcı benim için nimet gibiydi. Karanlıkta göremediğim cam parçaları ayağıma batarken sesimi çıkartamıyordum. O evden kurtulmak bir lütufken cam kırıklarına ses çıkaramazdım.

Sonunda kitapçıya ulaştığımda biraz çekinmiştim. Evet sahibini tanıyordum ama.. bu saatte rahatsız etmesem mi?

Hadi ama MiRan! Buraya gelirken aklın neredeydi?

"MiRan? Çocuğum bu saat- MiRan bu ne hal!?"

HaSeo Ajumma elindeki siyah çöp torbasını kapının yanına bırakırken bir elini omzuma attı. Titrek elleri omuzumdan tutup kendine çekince gözyaşlarım bu anı beklercesine boşalmıştı. Ağlamak istemiyordum ama kendime engel de olamıyordum ki?

"Gel, içeri geçelim yavrum."

◇◇◇◇◇

HaSeo ajumma önüme büyük bir kupada sıcacık çayı bırakmış, omuzlarıma koyduğu battaniyeyi düzeltip yanıma oturmuştu.

"İç kızım. İçin ısınsın."

Ona küçük bir tebessüm gönderdim ve önümdeki kupanın içindeki çaydan bir yudum aldım.

"Teşekkür ederim ajumma."

"Ne teşekkürü çocuğum? Olur mu öyle şey? İstediğin zaman gel, öz çocuğum gibisin sen benim."

Pirate King // ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin