İyi okumalar 🌙
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Haftasonuna, sevdiği bedenin yanında uyandı Meriç. İki yıldır sürekli hayal ettiği şeyleri yaşıyordu şu son üç aydır. Bakışlarını aşağı doğru indirdiğinde, Erdem'in hâlâ göğsünde yattığını farketti. Ahtopot misali sarmıştı Meriç'in bedenini. Meriç, Erdem'in bu hallerini çok seviyordu. Sahiplenici olması çok iyi bir şeydi ona göre. Tabi herkesten kıskanıyordu. Tuğra'dan bile. Çok fazla belli ediyordu ve okulun öğrenmesi yakındı böyle giderse. Meriç bunları düşünürken, göğsünde uyuyan beden kıpırdandı. Bakışlarını hemen oraya çevirdi Meriç. Erdem'in nefesleri göğsünü gıdıklıyordu. Erdem gözlerini açtı ve birkaç saniye nerede olduğunu sorguladı. Saçlarını okşayan eli hissedince yüzünde gülümseme oluştu ve bakışlarını yukarı doğru çevirdi. Yeni uyanmış hali bile çok güzel geliyordu Meriç'e.
"Günaydın bebeğim." diye mırıldandı uykulu sesiyle.
"Günaydın öğretmenim." dedi Meriç. Bu kelime artık onların arasında güzel bir yer edinmişti ve Meriç, Erdem'e böyle hitap etmeyi çok seviyordu. Erdem'de şikayetçi değildi bu durumdan. "Rahat uyudun mu?" diye sordu daha sonra Meriç.
"Hayatımda hiç bu kadar rahat uyumamıştım. Rahat ve huzurlu bir uyku çektim bitanem." dedi Meriç'e daha da sarılarak. Meriç mutlulukla gülümsedi aldığı cevaba karşı.
"Hadi o zaman. Bir şeyler yiyelim. Acıktım sanırım." dedi yumuşak bir sesle. Duvardaki saate baktığında öğle vakti olduğunu farketti. "Öğle olmuş zaten hadi bakalım." diye devam etti.
"Ben seni yesem?" diye sordu Erdem. Sesi çocuk gibi çıkmıştı. Meriç kıkırdadı sevgilisinin bu çocuksu haline.
"Tamam, yersin ama önce bir şeyler yiyelim." dedi. Erdem duyduğu cevaba sinsice gülümseyerek ayrıldı sevgilisinin bedeninden ve yüzüne bakarak cevap verdi.
"Ha sen diyorsun ki tatlı niyetine yiyeyim seni?" dedi Erdem. Meriç'in yüzü utançtan kırmızıya boyanırken hızlıca kalktı yataktan.
"Şapşal." dedi ve banyoya gitti elini yüzünü yıkamak için. Erdem de ardından gülerek baktı ve yataktan kalkıp peşinden banyoya gitti.
⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡
Tuğra, haftasonunu spora giderek değerlendirmek istemişti. Cemre dışarı çıkmak istemişti ama Tuğra için spor herşeyden önce geldiği için sporu tercih etmiş, dört günlük sevgilisinden trip yemişti. Pek taktığı söylenemezdi. Pazartesi günü gönlünü alırdı nasılsa. Yani öyle düşünüyordu.
Salona girerken kulaklıklarını çıkardı kulağından. Direkt olarak soyunma odasına gidip üstünü değiştirdi. Spor kıyafetlerini ve spor ayakkabılarını giydi. Siyah parmaksız eldivenlerini de taktı. Daha sonra havlusunu omuzuna atıp spor aletlerinin olduğu yere geldi.
Isınma için koşu bandına geçti ve koşmaya başladı. Koşu bandı tam aynaların önündeydi ve Tuğra aynaya bakınca gördüğü bedenle ufak bir şok yaşadı. Banttan düşüp rezil olmamak için hızı düşürdü ve bantı durdurdu. Bisiklete geçince gördüğü beden de onu farkedip yanına geldi.
"Oo bu ne güzel tesadüf böyle?" dedi Tuna gülümseyerek. Tuğra bakışlarını ona çevirdi ve o da gülümsedi. Bir yandan da bisikletin pedallarını çeviriyordu.
"Dünya küçük." dedi gülümseyerek.
"Yada kader bizim karşılamamızı istiyor." dedi Tuna.
"Bilmem. Öyle şeylere pek inanmam." dedi ve konuyu dağıtmak amacıyla başka bir şey söyledi. "Siz de buraya geliyorsunuz demek..." dedi. Tuna yapmaya çalıştığını anladı ama üstelemedi. Gülümseyerek cevap verdi.
"Aslına bakarsan ben burada çalışıyorum. Haftasonları ve boş zamanlarımda." diye cevapladı. Tuğra şaşırmış ve şaşkınlığını gizleyememişti. Tuna devam etti. "Ama sen yenisin sanırım. Hiç görmedim bugüne kadar seni burada." dedi.
"Yok yeni değilim. Sınavlardan dolayı gelmedim bir süre. Yani sınav zamanı gelince sadece sınavlara odaklanıyorum. Ee sınavlar da bittiğine göre kaldığım yerden devam." dedi o da gülümseyerek. Tuna tam cevap verecekken bir kız geldi yanlarına. Tuna bu kızdan hiç haz etmiyordu. Resmen ona asılıyordu. Ama belki bu Tuğra'yı kıskandırmak için bir işe yarayabilirdi.
"Hocam ağırlık çalışmak istiyorum da, yardımcı olur musunuz?" dedi kız bariz cilve yaparak. Tuğra kıza gözlerini kısarak baktı. Aleni yazıyordu Tuna'ya. Tuna tam cevap verecekken, Tuğra bisikletten indi.
"Hocam, hani bana program yapacaktık?" dedi. Tuna anlamamış bir şekilde bakarken cevap verdi.
"Hm?" diye anlamsız bir kelime döküldü dudaklarından.
"Hani tekrar başladım ya. Program yapacaktık." dedi ve Tuna'nın koluna sardı elini. Kıza yapmacık bir şekilde gülümseyerek cevap verdi. "Bak orda Zafer hoca var. Boşta duruyor. O yardımcı olur sana. Koç bana lazım." dedi ve kolundan çekiştirmeye başladı. Tuna, Tuğra'nın son cümlesinde kalmıştı. 'Koç bana lazım.' demişti. Kalbi mümkünmüş gibi daha da hızlandı bu cümleyle. Bu aptal çocuk ne yapıyordu ona? Niye böyle atıyordu kalbi? Peki neden böyle davrandı Tuğra? Neden o kızla gitmesine müsade etmedi. Aslında Tuna'nın işine gelirdi. Zaten o kızı sevmiyordu ve kimi sevdiği bariz ortadaydı. Dinlenme odasına girdiklerinde Tuğra elini çekti Tuna'nın kolundan.
"A-az önce ne oldu tam olarak?" dedi Tuna. Hâlâ şaşkındı.
"Şeyy..." deyip dudaklarını ısırdı Tuğra. Tamamen düşünmeden yapılmış bir hareketti az önce yaptığı. Verecek cevabı yoktu bu yüzden. Iç güdüsüyle davranmıştı. Belkide kıskandığı için öyle davrandı? Kendisinin de net bir cevabı yoktu.
Tuna, Tuğra'ya bakarken dudaklarına kaydı gözleri. Tuğra'nın ısırmaktan kızaran dudaklarına. Içinden, kendine hakim olmak için telkinler veriyordu. Yine de az önce yaptığının nedenini öğrenmek istiyordu.
"Az önce neden öyle yaptın?" diye sordu Tuğra'ya. Tuğra, Tuna'ya kaçamak bakışlar atarak bir şeyler demeye çalıştı.
"O...O kıza nasıl baktığınızı gördüm. Hoşlanmıyordunuz belli ki. Sizi kurtarmak için yaptım." dedi tamamen sallayarak. Aslında böyle bir şey düşünmemişti bile. Tuna başıyla onayladı, her ne kadar inanmasa da.
"Tamam. Teşekkür ederim." dedi ve koltuklardan birine oturdu. Masada duran program çizelgesi ve kalem alıp doldurmaya başladı. Tuğra'ya çevirdi bakışlarını. "E hadi gel o zaman. Madem geldik. Program hazırlayalım." dedi ve devam etti çizelgeyi doldurmaya.
Tuğra yanına oturdu ve biraz yakınlaştı çizelgeyi görebilmek için. Tuna, bir anlığına başını Tuğra'ya çevirdi ve burun buruna geldiler. Tuğra'nın kalbi yerinden çıkacak gibi atarken, nefes almayı dahi unutmuştu. Tuna'da ondan farksız değildi. Tuğra'nın gözleri bir an Tuna'nın dudaklarına kaydı, yutkundu sadece. Şu an içinden geçeni yapsa ne olurdu? En fazla ne olabilir ki diye düşündü ve elini Tuna'nın ensesine atıp dudaklarını Tuna'nın dudaklarına bastırdı.
Aman aman nereye geldik? Neler oldu öyle?
Tamamen anlık gelişti. Birden oldu ama güzel oldu bence.
Ya bide Tuğra çok tatlı değil mi canım oğluşum 😍😍
Final zamanı çoktan geldi ama hiç yapasım yoook 🥺
Neysee yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻
Sizleri seviyorum ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM ÖĞRETMENİM (BxB)
RomanceCanım Öğretmenim isimli ilk bxb kitabıdır. Bolca gülmek istiyorsan sen de ailemize katıl 🤗 İki erkeğin aşkını konu alan bir hikayedir. Ona göre gelin. +18 bölümler mevcut. Texting-metin karışık 05.10.2020 - 12.06.2021 #gayaşk etiketiyle 1.sırada.