50.Bölüm

2.2K 123 337
                                    

Tüm gece boyunca Barış'ı izlemiştim. Aldığı her nefesi takip ediyordum. Geleni gideni kontrol ediyordum ve itiraf etmek gerekirse Berkan'ın ona zarar vermesinden korkuyordum. Sabah olduğunda ise sorunsuzca atlattığımız bu gece için şükürler etmiştim. Şimdi ise sadece doktorun Barış'ı görmem için izin vermesini bekliyordum. Ben yerimde bir o yana bir bu yana voltalar atarken midemin bulunmasıyla beraber hızlı adımlarla lavaboya gittim. Bu aralar beni en çok yıpratan şey bu bulantılar olabilirdi.

Elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım. Berbat gözüküyordum, tam olarak yorulmuştum. Saçımı başımı toplayıp biraz daha toparladım kendimi. Sonra Barış'ın odasının oraya gittim ki herkes çoktan içeri girmişti. Ah salak Nisa tam gidecek zamanı buldun değil mi? Derin bir nefes alıp odaya girdim. Ah Berkan ve Lale de buradaydı. Hangi yüzle geldiklerini de bilmiyordum. Barış en azından Berkan'ın yaptıklarının küçük bir kısmını bildiğinden ona karşı mesafeliydi, hatta tek kelime etmiyordu. Kapıyı açtığım anda Barış bana bakıp gülümsedi. "Nisa'm neredesin sen?" Kollarını açtığında yanına gidip sarıldım ona.

"Buradayım sevgilim. Geldim hemen bak." Barış ondan uzak durmamı istemediği için yatakta yavaşça yana kayıp bana yer açmıştı. Ben de hemen yanına yerleştim ki oraya oturmasam Berkan'ın yanında oturmak zorunda kalacaktım. Beni kolunun altına alıp saçlarımın arasına bir öpücük kondurmuştu. "Sen iyisin değil mi? Çok ağrın var mı?" Yanağımı okşarken gülümsedim. "İyiyim Nisa'm. Sen boşver artık beni." "Barış biliyorsun birtanem öyle bir şey mümkün değil." Barış elimi sıkıca tuttuğunda Lale'nin sesiyle epey gerildim. "Çok korkuttun bizi Barış." Ya ne çok korkmuştu ama. O kadar çok korkmuştu ki onun hakkında atıp tutmuştu bir güzel.

"İyiyim Lale. Toparlayacağım çok yakında." Gözüm Cemal'e kaydı, o bugün sessizdi. Bizi böyle gördüğü için miydi yoksa yaptıklarından dolayı utanıyor muydu bilmiyorum bile. Sonra bakışlarım Berkan'la buluştuğunda yutkundum. Bu çocuk artık beni korkutuyordu. İstemsizce Barış'ın elini daha sıkı tutmuştum. Sonra bakışlarımı da Berkan'dan kurtardım. "Sen uyumadın mı Nisa, çok yorgun gözüküyorsun?" Barış'ın yüzünü sardım, ellerim sakalları arasında dolanırken gülümsedim. "Sana bir şey olursa diye çok korktum." "Ama kendine benden daha çok dikkat etmen gerek Nis." Biliyordum elbette bunu, üstelik şu dönemde daha da dikkat etmeliydim kendime...

"Barış benim seninle konuşmak istediğim bir şey var aslında. Ama yalnızken konuşsak daha iyi sanki." "Kötü bir şey mi oldu?" "Yok abi bu kız senin yokluğunda kafayı yedi galiba. Bana da sinirli zaten." Berkan'a hayretle bakıyordum artık sadece. Nasıl bu kadar yüzsüz olabilirdi? "Kimin kafayı yediği belli de şuan konuşmayacağız o konuları sırası değil." "Emir'in dediklerine mi inanıyorsun kardeşin dururken?" Berkan Barış'ın gözünün içine bakarken onun bu halleri epeyce sinirimi bozmuştu. "Şuan sırası değil dedim değil mi ben? Şimdi izninizle Nisa'mla yalnız kalmak istiyorum."

Barış herkesi kibarca kovarken ben sessizliğimi koruyordum. Berkan onu anlatacağımı zannedip bana ters bakışlar atıyordu. Odada yalnız kaldığımızda Barış'a sarıldım önce. Epey gerilmiştim çünkü. "İyi misin güzelim?" "İyiyim sevgilim, seni özledim sadece." "Oy oy beni mi özlemiş sevgilim?" Beni çocuk gibi sevip sıkıca sararken gülümsedim. Hem ona bir an önce haberi vermek istiyordum hem de vereceği tepkiden biraz da olsa korkuyordum. Başımı omzuna yasladım ve kokusunu içime çektim derin derin. "Barış... Benim sana bir şey söylemem gerek." "Bak onu anladım artık güzelim. Neden çekiniyorsun bu kadar?" "Bilmiyorum..."

Barış bakışlarımızı buluşturduğunda yutkundum. "Benden çekinmene gerek yok güzelim." "Seni çok özledim ben Barış." Dudaklarımız birleşirken uzun uzun öptük birbirimizi. Onu gerçekten çok özlemiştim. Mavilerine bakmayı, sesini, bu kedi gibi hallerini... Birbirimizden uzaklaşırken yüzünü sardı ellerim. Gülümsedim. Her şey o kadar güzeldi ki... "Ben bir şey öğrendim. Güçlü durmamı sağlayan bir şey ama sen istemezsin diye çok korkuyorum ben Barış." Barış kaşlarını çatıp beni süzerken  bir şeyler tahmin etmişti tabii. "Nisa..." Derin bir nefes verdim. Barış yatakta biraz daha dikleşirken gözlerime baktı uzun uzun.

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin