"hey, jeongin."
raflardan çekti harelerini, arkasında ona seslenen adama baktı. elindeki kitabı bırakıp tekrar o yöne çevirdi kendini, ardından yürümeye başladı.
adama sorar gözlerle bakıyordu. adam ondan birkaç dakikalığına dükkana göz kulak olmasını, dışarıda bir işi olduğunu söyledi. pek bir işi yoktu, 'en azından vakit geçiririm' diye düşündü, ayrıca ona güvendiği için hafifçe tebessüm edip adamın dediklerini başıyla onayladı.
çalışan yokken bakamadığı kasa kısmına göz gezdirdi. masanın alt raflarında duran fotoğraflar dikkatini çekmişti, adamın fotoğraf çekmeyi sevdiğini biliyordu, arada kendisinin de fotoğrafını çekmişti fakat burada saklayacağını hiç düşünmemişti. küçük portreitleri eline aldı. yabancı olduğunu düşündüğü bir kız gördü, ardından turuncu saçlı tatlı bir çocuk gördü, sonra da kendi fotoğraflarını fark etti. büyük ihtimalle dükkana gelenlerin fotoğraflarını saklıyordu, ilginç ve saçma gelse bile tatlı bulmuştu.
gelen adım sesleri ile bakışlarını kapıya çevirdi, kendinden bir iki yaş büyük olduğunu tahmin ettiği siyah saçlı çocuk raflara bakınmaya başladığında tekrar fotoğrafları incelemeye geri döndü. adım seslerinin kendine yaklaştığını fark edince tekrar gözlerini çocuğa çevirdi. almak istediği kum saatine baktı, çocuğun elindekini aslında kendisi almayı planlamıştı ama sanırım başka birşey aramalıydı. zaten fiyatını bildiğinden kolayca halletmişti ama hala üzgündü, karşısındaki gençte fark etmiş olacak ki yüz ifadesi değişmişti.
kısaca açıkladıktan sonra yaptığının çok aptalca olduğunu düşünüp utanmıştı, içinden dükkan sahibinin hemen gelmesi için dualar ediyordu. jeongin dualarını ederken genç öyle tebessüm etmiş sonrada yanakları yavaşça kızarmaya başlayan çocuğa elindekini hediye etmişti. yavaş adımlar ile dükkandan çıkmasına rağmen jeongin'in aklından çıkamıyordu işte.
sanırım en iyi parçaya 15. yaşında sahip olmuştu.
- 1987
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bye, hyunin
Fanfictionbut it feels like you left a long time ago. you're always on my mind ぬjeonginxhyunjin ぬ221220 | ?