𝐭𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫'𝐬 𝐩𝐞𝐭 || 𝐡.𝐬.

six

|LP - LOST ON YOU|

♢

Bay Styles'ın arabasındaydık. İkimizden de çıt çıkarmıyordu ve benim konuşmayı başlatmaya hiç niyetim yoktu. Sinirli görünüyordu ama ne yapacağını kestiremiyordum.

Tek katlı ama geniş duran binanın önünde ani bir fren yaptığında öne doğru savrulmuştum. Beni umursamayıp el frenini çekti ve arabadan indi. Ben ise ne yapacağımı bilemeyerek onu izliyordum. Arabanın ön tarafından geçerek benim tarafıma geldi ve hızla kapımı açtı.

"İn."

Sözünü dinleyerek indim ve birlikte binaya girdik. İçerisi tahmin ettiğim gibi geniş ve ferahtı.

Bay Styles birine kafa selamı vererek yürümeye devam etti ve birlikte siyah bir kapıdan içeri girdik.

Gördüklerimle bir tık tırstığımı kabul ediyordum ama belli edecek değildim. Ne yapacağına merakla beklerken gözleri bana takıldı. Sırıttı ve onlarca silahın arasından bir tanesini seçti ve aniden bana doğrulttu.

Şaşkınlıkla ona baktım. Derdi neydi bu herifin.

Gözlerimi devirerek "Ne yapıyorsunuz? Beni böyle mi korkutacaksınız?" dedim.

"E yani birazcıkda olsa korkarsın diye düşünmüştüm ama çok rahatsın bakıyorum." dedi ve silahı indirdi.

"Derdiniz ne Bay Styles, neresi burası."

"Poligondayız Madie."

Poligon ne alakaydı şimdi amk.

"Poligon ne alaka? Beni disipline vermekle tehdit edeceğinizi düşünüyordum."

Bay Styles "Ona da sıra gelecek Madie. Merak etme sen." diyerek göz kırptı.

Ona sinirle baktığımda silahı tekrar bana doğrultup "Piuv." diye bir ses çıkarttı ve daha sonra silahın ucuna üfledi. Benimle dalga geçiyordu şerefsiz herif.

Sinirle ben de isimlerini bile bilmediğim silahların arasından elime göre bir şey alıp ona doğrulttum.

Alay eder gibi bana baktı ve "Yanlış tutuyosun." diyerek ona doğrulttuğum silahı umursamayarak odadan çıktı. Tamam bozulmuştum, kabul.

Oflayarak elimde emanet gibi duran silahla peşinden gittim. Kullanmayı bilmiyor olabilirdim ama elimden bir kaza çıkar diye de korkmuyor değildim.

Peşinden gittiğimde atış yapacağı yere geldiğimizi anlamıştım.

Bana göz ucuyla baktıktan sonra kenarda duran kulaklıklardan birini bana uzattı ve diğerini de kendine taktı. Uzattığı kulaklığı benim de taktığımdan emin olduktan sonra silahını hedeflerden birine dogrulttu.

Gözünü bile kırpmadan beş el ateş etmişti ama hedef çok uzakta olduğundan dolayı isabet ettirebilmiş miydi göremiyordum.

Kenardaki bir düğmeye bastıktan sonra hedef yavaşça biza doğru yaklaşmaya başlamıştı.

Dikkatle isabet ettirebilmiş mi diye bakıyordum çünkü isabet ettiremediyse ağır dalga geçecektim.

Sonunda hedef görebileceğim bir mesafede durduğunda ağzımdan istemsizce "Yuh!" diye bir ses çıktı. İsabet ettirmeyi geçtim hedefi tam on ikiden vurmuştu hem de ardı ardına beş kere.