Manga-Cevapsız Sorular
Ben Şebnem. Öfkeli ama öfkesini
içine atan, egolu ama belli etmeyen ve en önemlisi aşka inancını kaybetmiş bir kız. Saf ama kötü. Hırçın ama kızgın. Artık herkesi seven Şebnem değilde intikam almak isteyen bir Şebnem GÜRSOY var. Artık kendime yakışır bir soyadı. Kim istemez ki? Böyle bir dünyada anca bunlar çıkabiliyo benden. Her zaman 1 numara olmak, iyileri ezmek gibi bir özelliğe sahip olmasam da kendimce huylarım vardır benimde. Her insan değişebilir burda. Kendince hırs edinip kötü şeyler yapma haklarıda olabilir. O gece hiç yaşanmamış mutlulukta olsam bile kendimden iğreniyorum. Kendimden nefret ediyorum. Kim bilebilirdi ki Selimin beni terkediceği. Sabah uyandığımda evde yoktu. Üzülmüşmüydüm. Belki birazcık. Peki nefret ediyo muydum? Evet hemde çok. Bilmiyorum belki de zorunlu olarak gitmiştir. Birisi zorlamıştır. Yada en kolay yolu korkmuştur. Şimdi düşünüyorum da koskoca Selim İnan mı korkmuş? Yok daha neler. Tabiki de o gittikten sonra arkasından ağlama gereği duymadım. Beni terk eden biri için ağlamak çok saçma gelir kulağa. Gitmesi üzerine 1 hafta geçti. Ve ben koltukta oturuyorum. Tam 1 haftadır evden dışarı çıkma gereği duymadım. Ruh sağlığım yerindeydi. Belkide şizofrene bağlamıştım. Yardım edicek kimse yoktu. Belkide kendime hayali bir arkadaş bulmam gerekiyordu.Sert biri olsun ama beni sevsin. O da birgün beni bıraktığında ağlamazdım en azından. Galiba artık şoktan çıkmış gerçek hayata giriş yapmıştım. Kalkma vakti gelmiş yeni hayatıma yeni bir sayfa açmalıydım. Açtımda zaten. Tek bir fark vardı. Artık hayatımda Yalın da vardı. Tabi ki sadece arkadaştık. Aynı evde yaşamıyorduk. Arada bir iki kez görüşüp plan yapıyorduk. Selimden alacağım intikam planında yardım ediyordu bana. Artık zaman benim aleyhime işliyordu. Zaman intikam zamanıydı.
Düşüncelerimden kurtulup odama çıktım. Telefonu elime aldım. 3 cevapsız arama ve 1 mesaj. Mesaj Yalındandı. Mesajı açıp okudum. Şebnem niye telefonu açmıyosun. Mesajı alır almaz yanıma gel. Acil.
Bu huyunu sevmiyom işte yaa. Sen kime emir veriyosun ki? Hayır yani karşında bebek yok ki. Anlı şanlı Şebnem Gürsoy var. Üstüme siyah bir elbise geçirip aşağı indim. Çantamı alıp dışarı çıktım. Anayola çıktım. Karşıdaki kahve dünyasından her zamanki kahvemi alıp geri anayola çıktım. Bir yandan kahvemi içip bir yandan da telefon oynuyordum. Biraz daha yürürken birisine çarptım. Kahvem dökülmüştü. Hemde çocuğun üstüne. Telefonu çantama koyup karton bardağı çöpe attım. Peçete çıkarıp kahveyi temizledim.
"Yaa ben çok özür dilerim. Bilmeyerek oldu. Yani istemeyerek oldu. Ben şimdi yolda gidiyordum. Sonra sen çıktın karşıma bana çarptın. Onun için-" lafımı bitiremeden ağzımı kapadı. "Tamam bi sus. Şimdi elimi çekiyorum konuşma bak. Hem ben çarpmadım. Elinde telefonla gezersen böyle olur." dedi. Ne! Yaa yemin ederim döverim ben bu çocuğu. Kaşlarımı çatıp "Ne demek sen çarptın. Bir kere benim kim olduğumu biliyo musun sen? Ben Şebnem Gürsoyum. Sen çarptın bana. Hadsiz!!" Onunda kaşları çatılmıştı. Ama çocuk kaslı haa. Günahını almayak. Bir an dövecek diye çok korktum. Ama öyle birşey olmadı. Elindeki peçeteyi atıp "Of yaa. Tamam anladık. Şimdi birde babamın dırdırını çekmek zorunda kaldım yaa." Kendimi suçlu hissettim şimdi. Dudaklarımı büzüp "Yaa tamam gel evim şurda. Sana birşeyler verim. Şebnem Gürsoya yakışmaz seni böyle bırakmak. " dedim. Hemen gözleri parladı. Sonra yeniden öfkelendi. Ellerini cebine soktu. "Sağol yaa. Gerek yok Şebnem GÜRSOY. " Gürsoy kelimesini bastırarak söyledi. Yanımdan geçip gitti. Çantamdan anahtarı çıkarıp yanına koştum. Kolundan tutunca ilk bana baktı. Çocuksu bir sesle "Yaa tamam. Özür dilerim. Hadi gel. Benim yüzümden azar işitmeni istemiyorum." dedim. İlk düşünür gibi yapıp başını salladı. Ben önden arkadan eve doğru yürüdük....
Eve varınca kapıyı açtım. İçeri geçince biraz evi süzdükten sonra bana baktı. Yukarı işaret edip "Sen lavaboya geç. Ben sana bişeyler getirim." dedim. Bişe demeden yukarı çıktı. Lavaboya geçince Selimin odasına geçtim. Hayatımı mahveden kişinin odasına. Normalda filmlerde anılar canlanır ve kişi ağlardı. Ama bende böyle şeyler olmadı tabiki. Dolaptan tişört alıp odanın kapısını kilitledim. Lavaboya girince donakaldım. Jojuk yememiş içmemiş kas yapmış. Gözlerimi kırpmadan bakarken "Noldu? Hiç mi erkek görmedin?" dedi. Bu sözü üzerine tişörtü ona atıp kapıyı çarptım. Ve doğruca aşağı indim. Koltukta oturup mal gibi gözümü televizyona dikmiş bekliyordum. Kötü tarafı televizyon açık değildi. 5 dakika geçmeden çocuk aşağı indi. Sinirliydim. Çünkü kahvemden olmuştum. Tadı güzel olmasada seviyordum. Kaşlarım çatılınca sırtını duvara yasladı. Elinde olan şişedeki suyu üstüme döküp "Uyan artık istersen?" dedi.
°••°••°••°••°••°••°••°••°••°••°
Hızla yataktan kalktım. Etrafıma baktım. Odamdaydım. Bu bir rüyaydı. Daha çok kabus sanki. Sevinmiştim. Selim beni terketmemişti. Ve en güzel yanı birlikte olmamıştık. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ama kesinlikle pişman olmicaktım. Yılbaşına uyuyarak girmiştim. Güzeldi. En azından farkında olmadan girmiştim. Gerçekten Selim beni terkeder miydi? Yok yaa. Saçmalama. Saat 7'ye geliyordu. Baya uyumuşum. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim. Kimse yoktu evde. Mutfağa gidip tost yaptım. Tostumuda yedikten sonra yukarı çıktım. Üzerime kazak giyip altıma kot şort giydim. Aşağı yeniden inip anahtarları ve telefonu çantama koydum. Kapıdan geçen bir taksiye atladım.
...
Havaalanına gelmiştim. İzmire bilet alıcaktım. Yanlız gitmeyi planlıyordum. Selimsiz gitmeyi. Tabikide babamın yanına gitmicektim. En sevdiğim arkadaşlarımın yanına gidicektim. Kainat ve Almila. Beni anlayan dostlarım. Tabi birde Selim vardı. Kainat ve Almilada çocukluk arkadaşlarımdı. Çocukken evden kaçtığımda babam onların annelerini aramış ve beni almamalarını söylemiş. Bende mecburen Selimle kaçmıştım. İçeri geçip uzun kuyruğa doğru yürüdüm. Gerçekten sıkıcı ve upuzun bir kuyruk.
Selimin AğzındanOf Şebnem of. Neler yaşatıyosum bana böyle? Nefretle aşk karışımı duygularım artık beni sıkmaya başladı. Çok sıkıldım bu hayattan. Nefret ediyorum. Ama senin olduğun bir hayatta nefret etmek mümkün olmuyor. Şebnem uyurken alnına minik bir öpücük kondurup evden çıktım. Özgürle Canın yanına gidicektim. Onlar benim en iyi arkadaşlarım. Özgür Şebnemi sevmesede alışmaya çalışıyor. Ama olmuyor galiba. Her neyse. Arabama atlayıp evlerine gittim. Kapıyı Özgür açtı. "Oo Selim Bey siz buralara gelir miydiniz? Derdim ama demiyorum çünkü çok klasikkk." Töbe töbe. Bu halini özlemişim. Omzuna yumruk atıp "Hadi lan geç içeri. " dedim. Önce beni baştan aşağı süzdü. Kızgın bir bakışla "Çünkü burası senin evin. Ben seni ziyarete geldim dimi? Sen geç içeri." dedi. Hey allahım. Üstelemeden içeri geçtim. İçerde kimse yoktu. L koltuğun köşesine geçip yayıldım. Masada duran kahveyi alıp içtim. Muhtemelen Özgüründü. Çünkü içeri geçince gözlerini kısıp intikamımı alıcam der gibi bakıyordu. Ellerimi yukarı aşağı sallayıp "Yaw he he." dedim. Etrafa bakındım. Can nerdeydi? Özgüre sormadan Can merdivenlerden indi. "Kim gelmiş Özgür." Beni görünce yanıma geldi. O meşhur tokalaşmamızı yaptık. Can telefonunu masaya koydu. "Eee Şebnem napıyo? Onu hağla sev-" Çocuk lafını bitirmeden Özgür yastığı masaya fırlattı. Bardaklar kırılmıştı. Gözlerini kısıp "Hadi yaa burda boş boş duruyoz. Hadi gecelere akalım. Hıı nedersiniz? Kop kop. Barlara akalım. " dedi. Mal Özgür. Can yastığı kenera koyup "Özgür iyi misin sen? Bunu söylemek için masayı mı devirmen lazımdı?" dedi. Bende arkasından "Ayrıca saat daha üç. Öğlen üç. Hani 15:00 olan üç." dedim. Özgür umursamaz şekilde omzunu silkti. Ardından yukarı doğru çıktı. Merdivenlere gelince "Adını bile duymak istemiyorum. Bu evde o konuşulmasın mümkünse. " dedi.
**************
Yb geldiii. Böyle bişey yapmak istedim. Herşey anlaşıldı sanıyorum. Şebnem sadece rüya gördü. .d Aslında gerçek değildi onlar. Acaba Özgür neden Şebnemi görmek istemiyor. Geçmişte bişeler mi oldu. Gizli saklı. Neyse şimdilik görüşmek üzere. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin .d Sizi seviyorum.
Sınır: 16 vote + 5 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Birlikte İyiyiz(Kaçak Gelinler)
DiversosHer zamankinden çok farklıydık.Verdiğimiz kararların yanı sıra biz ne hissediyorduk. Doğru mu yapıyorduk?Yoksa yanlış mı?Aşık mı olmuştuk?Hayır!Aşık olmak aptalcaydı.Saçma sapan kararlar ve bir tabak dolu dert.Peki neydik biz?Herkes gibi sıradan ins...