1.Bölüm: Kimseye Etmem Şikayet

93.5K 2.2K 366
                                    

"İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?"

Ankara, Güz/1983

ŞÜKRÜ ERBAŞ

Bölüm şarkısı: Müzeyyen Senar- Kimseye Etmem Şikayet

🍂

Hemen girişte duran masanın üzerine yığdığım belgelerdeki imza eksilerini kontrol ederken içeriden yükselen çocuk çığlıkları dikkatimi dağıtıyordu.
Sevgili patronum her zamanki umursamazlığıyla masam ile arasında sadece ince bir paravan bulunan mutfak kısmında kahvesini yudumluyordu. Görkemli kreşin bahçe kısmından içeriye giren kız çocuğunun nemli gözleri dikkatimi çekti.

"Anne," diye mızmızlandı mutfak kısmına geçerken.

"Ne var Güneş?" Kafasını bir an için bile telefonundan kaldıramayan kadın masanın üzerinde özensizce duran abur cuburlardan birini alıp çocuğa uzattı.

"İstemiyorum," küçük kızın sesi daha da ağlamaklı çıkmaya başladı, bu defa kenarda duran tableti alıp çocuğa uzattı.

"Anne," dikkati üzerine çekmek istediği belliydi ama başarılı değildi.

"Al hadi," telefonda her ne gördüyse yüzünde bir tebessüm oluştu, eli havada kalınca kaşlarını çattı ama bir kez bile kızına bakmadı. "Alsana."
Güneş ona arkasını dönüp masama doğru yanaştı, ıslak kirpikleri parlıyordu.

"Bade, " dedi fısıldar gibi. Merakla kaşlarımı havaya kaldırdım.
Sımsıkı sıktığı avucunu araladı, işaret parmağından sızan ince kan avucuna doluyordu. "Çok acıyor."

"Öğretmenin görmedi mi?" Elini tutup elimin içine aldım.

"Anneme geldim," dedi omuz silkerek.
Yüzümdeki şaşkın ve ne yapacağını bilmez ifadeyi görmüş olacak ki dudak büktü.

"Büyükler ne yapacağını hep bilir," kanayan parmağını göz hizama getirdi.

"Sanırım yıkamamız gerekiyor."
Parmağımı kanayan noktaya bastırdım, yönümüzü personel için ayrılan lavaboya çevirdim.

Küçük bedeni fazla alçakta kalınca karnından kavrayıp kucakladım, avcumun içindeki parmağını suya tutup peçete ile kurulayınca iç çekmeye devam etti.

Kucakladığım bedenini ayaklarının üstüne bıraktım.
"Saçlarımı da okşar mısın?"
Gözlerimin içine bakarak kurduğu bu cümleyle titredim.

"B-ben yapamam, işimin başına dönmeliyim."
Kenardan sıyrılıp geçmek isterken eli kumaş pantolunumu sıkıca kavradı.

"Lütfen," öylesine ilgiye ve sevgiye açtı ki bu bana bir şeyleri hatırlattı.
Titreyen elim havalandı, saçlarına yakın bir noktada tuttuğum da gözlerini yumdu.
Parmak uçlarım parlak tutamları okşadığında dudağı titredi.
"Bade, annem beni sevmiyor mu?"

Bir cümle nasıl ok olup da saplanabilirdi ciğerime?
Sıkı sıkı düğümlediğim yerden ilmek ilmek sökülüyordum.

Beklediği cevap gelmeyince gözlerini açtı, "Sende hep kızgın kızgın bakıyorsun," elini saçlarımın arasındaki parmaklarıma attı, tutup teni boyunca kaydırıp yanağına getirdi. "Sende mi beni sevmiyorsun?"

Nehâr Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin