1864-Çizim

400 44 29
                                    


Mystic Falls...Asırlardır olağanüstü olaylara tanıklık etmiş küçük bir kasaba.
Hadi biraz eskiye gidelim o zaman, 1864 yılına mesela. Daha olağanüstü varlıkların hayatınıza girmediği zamanlara...

"Nasıl durmam gerekiyor?"

"Yüzünü bana çevir. Hımm...biraz da sağa çevir."

Evinin az ötesindeki tepeye çıkmıştınız Damon ile birlikte. Doğuştan gelen resim yeteneğin herkesin dilindeyken her fırsatta bununla övünürdün. Tepeye de Damon'ın portresini yapmak için çıkmıştınız.

Elindeki fırçayı tuvale sürerken arada da kıpırdamamaya çalışan Damon'ı izliyordun. Zaten ezberinde olan mavi gözlerini resmederken gülümsemeden edemiyordun. Kendini çizime kaptırmış giderken Damon'ın çoktan kalkıp yanına geldiğini fark edememiştin bile. Arkandam yaklaşmış ve papatyadan yaptığı tacı başına yerleştirmişti. Arkanı dönüp göz göze geldiğinizde onun muzip bir şekilde gülümsediğini gördün.

"Neden kalktın yerinden?"

"Bana bakmıyordun bile. Ona rağmen gayet iyi gidiyorsun."

"Çünkü seni ezbere biliyorum, Damon."

"O zaman sen çizim yaparken senin için daha fazla taç yapabilirim."

Gülerken omzuna vurdun.

"Taç yapmayı sana kim öğretti?"

"Aramızda kalsın ama Stefan öğretti."

"Stefan mı?"

Gülmen daha da şiddetlenirken Damon'ın mavi boyayi yüzüne sürmesiyle ağzın ve gözlerin aynı anda açılmıştı.

"Sana inanmıyorum, Damon Salvatore."

Elindeki paletle beraber Damon'ın peşinde koşmaya başlamıştın.

"Kaçma!"

"Yakala o zaman, tabi yapabilirsen."

"Damon, bazen çekilmez oluyorsun gerçekten."

Peşinden koşarken bir yandan söylenmeyi ihmal etmiyordun tabi. Onun için ise hava hoştu.

Nereden çıktığını anlamadığın Stefan Damon'ı yakaladığında kollarını arkasında birleştirmişti. Yüzündeki sinsi gülümsemenle onlara yaklaştın.

"Sana ne kadar teşekkür etsem az, Stefan."-sen

"Bu fırsatı kaçıramazdım."-S

"Hey, bu haksızlık!"-D

"Hiç de bile."-sen

Elini palete daldırıp aldığın boyalarla Damon'ın yüzüne izler yapmaya başladın. Rahat bir ifadeyle seni izlerken keyif alıyordun.

"Bana yeni boyalar almak zorundasın artık. Hepsini yüzüne harcadım."-sen

Stefan, sonunda abisini bıraktığında birlikte Damon'ı incelediniz.

"Şimdi en az benim kadar yakışıklı oldu bence."-S

"Hah! Ne kadar da komik(!)"-D

"Stefan, haksızlık yapma abine. Senden daha yakışıklı."-sen

"Ne? Hah! Gerçekten mi?"-S

"Ne sandın, kardeşim?"-D

İkisi de dediklerini baya ciddiye almışlardı.

"Siz şakadan hiç anlamıyorsunuz. Neyse ben eşyalarımı toparlayayım."-sen

Stefan geldiği yolu geri giderken Damon yardım etmek için yanına gelmişti. Dikkatle tablonu kucağına aldın. Daha bitmemişti, en geç yarın akşama tamamlardın.

"Tacın yamulmuş."

Damon yanına gelip saçındaki papatya tacını düzeltirken yakınlığınız seni heyecanlandırmıştı. Gözleriniz buluştuğunda Damon, dudaklarınızın da buluşmasını sağlamıştı. Uzun sayılabilecek bir sürenin ardından ayrıldığınızda alınlarınızı birleştirdi. Yanağını okşarken gözlerini kapatmıştın.

"Ben de senin her zerreni ezbere biliyorum, S/A."

"Sanırım bu seni seviyorum demek oluyor."

"Evet, ta kendisi oluyor."

Bu mini bölümü nasıl buldunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu mini bölümü nasıl buldunuz?

Eski zamanda yazmak daha çok hoşuma gidiyor. 1864 serisini okumayan varsa bi baksınlar.♥️

Mikaelsonlar ile hayal et kitabına bakmayı, bu bölüme de oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Sizi seviyore, canlarım🍁

IAN SOMERHALDER İLE HAYAL ETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin