''Abla iyi olduğuna emin misin?''
''İyiyim demekten yoruldum Melis.''
''Çok solgun görünüyorsun'' Dememe karşılık omuz silkip önünde ki peynirlerden yemeye başladı.Bar olayından bu yana tam üç gün geçmişti.O günden sonra bara gitmeyi kendime yasakladım.Biliyordum,eğer tekrar gidersem bu sefer bir kurtarıcım olmayacaktı.Ablama o gün hakkında tek bir kelime bile etmemiştim.O gün ki halimi sorunca nedenini yağmur'un gidişine vermiştim.Şimdi ise ablamla beraber sahil kenarında bir kafe de kahvaltı yapıyorduk.Ama geldiğimizden beri çok solgun görünüyordu.Bunu uykusuzluğuna veriyordum,malum işleri başından aşkın.
''Dersler nasıl Melis?'' diye aniden sorunca önce duraksadım,sonra bir şeyler gevelemeye başladım.
''Biliyorsun abla Yağmur gidince bende bir şeyler oldu,derslerime pek kafamı veremiyorum'' diye cevap verince ablam sinirlendi.
''Ne demek bu Melis? Durumumuzu biliyorsun,annemin bize ihtiyacı var.Evi ayakta tutmak için hem çalışıp hem de okuduğumu da biliyorsun.Kolay mı sanıyorsun?Bunları tek başıma yaptığımı düşününce sinirleniyorum Melis!''
''Abla haklısın ama''
''Evet haklıyım Melis! Yıl sonu gelince o belgeyi anneme göstermek zorundasın.Annemizi mutlu etmek için elimizden geleni yapmalıyız.Hem o zaman konuşur, üç yıldan sonra ilk defa sesini duymak istemez misin?'' dedi sonlara doğru titreyen sesiyle.
''Hem de çok!'' diye bağırdım ayağa kalkarak.Ablam zerresine kadar haklıydı ama sorun şu ki beni anlamıyordu.''Annemin mutlu olmasını her şey den çok istiyorum abla! ama olmuyor işte,birgün bile babamı aklımdan çıkaramıyorum.Sınavlarda,okulda,dışarıda hep onu düşünüyorum.Aklımı derslerime veremiyorum çünkü aklım babamda kaldı.Hocanın teki pahalı kitaplar aldırdı.Sürpriz! ben alamadım,senden de isteyemiyorum.Biliyorum çok çalışıyorsun,yoruluyorsun ama bende bur da dans edip göbek atmıyorum abla-'' ablamın bana sarılışı cümlemi bitiren noktaydı.İkimiz de biliyorduk hayat bize acımasızdı.''Özür dilerim ablacım'' diye mırıldandı.''Dileme'' dedim kararlı ses tonumla.Çünkü hayatın oyunuydu sonuçta.Bizim de kaderimiz böyleymiş deyip geçecektik.
''Gidelim mi abla?'' diye sorduğumda benden ayrıldı ve saklamaya çalıştığı gözyaşlarını arkasını dönerek sildi.Ablam hayatımda gördüğüm en güçlü insandı.Ama her insanın sınır çizgisi vardır,er yada geç o çizgi sona gelir.Ablamın da gücü azalıyordu.''Gidelim.'' dedikten sonra birbirimize sarılır bir vaziyette yürümeye başladık.Yorulacağımız kadar yürüdükten sonra ablam aniden durdu.
''Ne oldu abla?'' diye sordum.Elini alnında tutmuş dengesini bulmaya çalışır gibi bir hali vardı,ayrıca terlemeye başlamıştı.''A-abla iyi misin?'' dememe fırsat vermeden yere yığılmıştı.Ne yapacağımı bilemez bir halde yere oturup omuzlarından sarsmaya başladım.''Abla uyan,lütfen!'' derken ağladığımı fark etmemiştim bile.Etrafıma yalvarır gözlerle bakıp,yardım edebilecek birisi var mı diye bakmaya başladım.''Yardım edin,ne olur! '' diye bağırdıktan sonra oldukça lüks görünen siyah araba yanımızda durdu.İçerden biri koşarak çıktıktan sonra ablamın yanına gelerek nabzını kontrol etti.Bir an kafasını bana çevirip soru sorar gözlerle bakmaya başladı.O an bu adamın barda ki kurtarıcım olduğunu gördüm.''Yürüyorduk,birden yere yığıldı.Lütfen götürelim hastaneye'' dedikten sonra başıyla onayladı ve ablamı kucağına alıp arabaya bindirdi.Arabanın arka koltuğunda otururken ablamın başını kucağıma koydum.
''Tamam ağlama artık.''
başımı kurtarıcıma çevirdim. ''Tesadüf mü?'' diye sordum.
''Bunları düşünme şimdi''diye cevapladı. Tesadüfün bu kadar fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş düştüğü yeri yakar.
Lãng mạnKaranlığa ait olduğunu zanneden genç bir kızın,siyahı hükmetmeye çalışan bir adamla masumluklarının bedelini ödemeye hazır mısınız? ''SEN ATEŞSİN,YAKARSIN.''