8

4 3 0
                                    

Mevsim,

sonbahar olsa da, İzmir'in çocuksu iklimi insanı yine de sıcacık tutuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sonbahar olsa da, İzmir'in çocuksu iklimi insanı yine de sıcacık tutuyordu. Sanki bütün insanlar, bu şehrin o sihirli iklimiyle hasta bile olsa, hemen iyileşiveriyordu. O da bunu biliyor olsa gerek, karyolasına oturmuş gözlerini bir yere sabitlemiş, sakin sakin bakıyordu. O kadar sakindi ki, dalgasız bir deniz iki ayağın üzerine binmişti. Ve sessizlik.. Her zaman ki kıvamındaydı: Ölümüne!

Koskoca odada bir başınaydı. İsmini duyması, onu, hiç bu kadar mutlu edeceğini bilemezdi: "Ebru!"

Sesin geldiği yöne kaldırdı başını. Yüzüne yayılan çocuksu gülümseme, onun için yeniden doğuştu sanki.. İsmini söyleyen adama cevap verdi: "Yunus! Sen.. sen misin?"

"Benim ya tâbi, seni burada öyle bi başına, yalnız bırakacağımızısanıyordun, bücür? Ee, nasılsın bakalım?"

Ebru, yine aynı mahzun haline döndü: "Bana sürekli sakinleştirici veriyorlar, Yunus... Neymiş, ben sürekli dejavu yaşıyormuşum!! Ben hasta değilim, Yunus! Sonra kim görmez ki, dejavu? N'olur! N'olur kurtar, kurtar beni! Ben hasta değilim..."

Ebru, söylediği cümlelerinin yorgunluğu ile başını Yunus'un bağrına yaslamıştı. Yunus ise, sesini yumuşatarak: "Biliyorum, biliyorum Ebru! Cesaretini toplayan Yunus, Ebru'nun iki omzunu sıkı sıkı kavramış, Ebru, sen hasta değilsin. Ben doktoru ikna edeceğim ama..

Ebru, cümlenin devamını sabırsızlıkla beklediği gösteren ses tonuyla, ama!!"

Ebru'nun omuzlarından ellerini çeken Yunus konuşmasına devam etti: "Bana şu olayı baştan sona anlatmalısın! Çünkü, tıkandım. İlerleyemiyorum bir türlü soruşturmada! Sinem'i şehit ettiler dedin, doğru çıktı! Katili adresine kadar gördüğünü ve onun da öldürüldüğünü gördüm dedin, o da doğru çıktı! Nereden biliyorsun bunları? Kaynağın ne Ebru?"

Ebru, yine o sessizliğine gömülmüştü. Ardından cevap verdi: "Tamam, anlatacağım ama sana değil! Haklı olarak şaşıran Yunus ise, herkesin merak ettiği soruyu sordu, Kime? Ebru'dan ikinci şok edici cevap geldi, Amir'ime! Amir'ime anlatacağım!"

Yunus, yüzünü sağ eliyle yukarıdan aşağıya sıvazladı: "Yapma Ebru! Amir'imin durumu malum! Amir'im ne zaman geleceğini bilmiyoruz!"

Ebru, masumane bir bakışla: "Gelecek.. En kısa zamanda büroya gelecek!"

Olanlara anlam veremeyen Yunus Komiser, Ebru'nun gizemli hallerinden dolayı öylece kalakalmıştı.

Olanlara anlam veremeyen Yunus Komiser, Ebru'nun gizemli hallerinden dolayı öylece kalakalmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gündüzü olduğu gibi, gecesi de ayrı, bakımlı güzel bir kadındı, İzmir...

Her gece ayrı bir makyajını yapar, insanlara güzelliğini öylece yansıtırdı, İzmir..

Tek kötü huyu, iyi insanı da, kötü insanı da çocuğu gibi koynunda saklardı...
Gece 23.30'du..
Publar, tavernalar, kafeler, müzikholler ve daha neler neler.. Hepsi de misafirlerini bekliyordu.. Şevki Komutan'da bunlardan birisiydi. Her zaman ki gibi Kordon'daki kafeye gitmişti. Kızlarını yeni kaybeden karı ve koca, adeta büyüleyici müziğin ritmine kapılmışlardı.

Şarkının ardından, avuç içleri patlarcasına ayağa kalkıp alkışlayan Şevki Komutan, eşine de seslenerek: "Nasıl, güzel şarkı değil mi?"

"Kesinlikle katılıyorum, Şevki! Bizimle de bir sohbet yapar mı, ne dersin? Bi seslensen canım?"

Eşinin teklifini makul bulan Şevki Komutan, şarkıyı seslendiren sanatçının yanına giderek: "Yorumunuza sağlık, sizce sakıncası yoksa acaba ben ve eşimle beraber birşey içebilir misiniz?"
Genç sanatçı gülümseyerek, gelen teklifi geri çevirmedi ve: "Peki!" Dedi. Ve şaşkınlık içinde masaya geçti.

Şevki Komutan ise, aynı heyecan ile: "Çay, kahve, espresso, macchiato, americano.. evvet, ne içeriz..?"
Şevki Komutan, sanatçının sandalyesini tutarken, genç sanatçı yarım cümleyi tamamladı: "Sena! Sena diyebilirsiniz. Ee, sipariş vermek için acele etmesek mi acaba? Baksanıza, eşiniz.. eşiniz masada değil!"

"Peki Sena Hanım, diyerek, Şevki Komutan da yerine geçmiş ve sol eliyle ağzını siper ederek fısıltıyla, sizi masaya davet ederken, lavaboya gitmişti. Endişe etmeyin, birazdan gelir."

Şevki Komutan'ın güven verici sesiyle, genç sanatçı az önceki performansının yorgunluğu ile: "Peki o halde, siz öyle diyorsanız.. Ben ilk olarak ılık bir su ve ballı sütlü çay alayım"

Şevki Komutan, garsona işaret ederek: "Bakar mısınız? Sipariş verecektim."
Siparişlerin ardından da koyu bir sohbet başlamıştı, müzisyen Sena Hanım ile..

15 Dakika sonra..

Genç müzisyen, yorucu performansının ardından yapılan keyifli sohbet sonrası, tekrar yorgunluğunu hatırlatmış, "Bana müsaade etseniz de, ben kalksam! Malum, çok yorgunum."

Şevki Komutan ise, aynı centilmenliğini koruyarak, "Aa elbette, tâbi neden olmasın? Bizde kalkacaktık zaten.."
Sena Hanım, elini kaldırarak: "Yo yo, benim yüzümden rahatsız olmayın lütfen! Çok üzülürüm, keşke sizin gibi kıymetli bir eşe sahip olduğu için, eşinizle de tanışma fırsatım olsaydı.."

Şevki Komutan, hafifçe gülümsedi ve: "Rica ederim, o sizin iyi niyetiniz.. Hiç böyle yapmazdı ama, size karşı ayıp oldu, doğrusu.. Çünkü onun en çok sevdiği sanatçısınız!"
Sena Hanım, gülümseyerek masadan kalktı ve: "Esas ben rica ederim, çok teşekkür ederim iltifatlarınız için. Müsaadenizle.. İyi eğlenceler"

Sena Hanım, gitmişti. Şevki Komutan da ardından kalkıp, garsona lavabonun yerini sordu. Eşinin yanına gitmişti! İkili lavabodan beraber çıkarken, herkes endişeli gözlerle onları izliyordu. Şevki Komutan, az önceki kibarlığından yoksun: "YAHU BİR TÜRLÜ ÇIKMADIN WC'DEN! HEM ÇOK SEVDİĞİN SANATÇI, HATRIMIZI KIRMIYOR, MASAMIZA KADAR GELİYOR, HEM DE O SIRADA WC'YE GİDİYORSUN, SIRASI MI ŞİMDİ ONUN? HADİ GİTTİN, NEDEN ÇIKMAZSIN YARIM SAATTİR?"

Kadıncağız ince sesine rağmen, bir türlü bastıramıyordu, Şevki Komutan'ın sesini. En sonunda: "YETER, ALLAH AŞKINA YETER! ZEHİR OLMASIN ŞU GÜNÜMÜZ, LÜTFEN!"

İkilinin tartışmasına herkes endişeli gözlerle izliyor; Onlar ise, kafeden çıkmış ilk ara sokağı dönerken gözden kaybolmuşlardı.

ÖLÜLER İÇİN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin