İYİ OKUMALAR♥️
Şu an... Şu an aklımdan geçen tek şey...
Keşke. Keşke, şu gittikçe şiddetini artıran yağmur içimdeki ateşide söndürebilse. Keşke.
Ama sadece keşke...
***
Safariyi bahçeye salıp tasmasını kulübesinin içine koydum. Ardından bahçeden eve girdim. Anahtarım yanımda olmadığı için zile basmak zorundaydım ama soru yağmuruna tutulamam. Abimin arabası olmadığına göre evde yoktu. Annemde mutfakta olmalıydı. Hediye ablayla sesleri geliyordu. Asıl bomba babamdı. Henüz ortalarda görünmüyordu. Merdivenlere yöneleceğim sırada lavabonun kapısı açıldı. Hızla merdivenin altına girdim. Tek gözümle evi gözetlerken babam birşeyler söyleyip mutfağa girdi.
Bunu fırsat bilerek merdivenin altından çıktım. Sessizce bir o kadar da hızlı adımlarla merdivene yöneldim. Merdivenleri çıkacağım sırada arkama baktım biri var mı diye. Kahretsin!! Üzerimden su akıyordu. Hemen üzerimi değiştirip gelip burayı silmeliydim. Hızlıca merdivenleri çıktım. Tam odaya gireceğim sırada Çağla ile çarpıştım.
"Nerdesin kızım yaa? Deliye döndü- ne oldu sana?" Dedi gözlerini belerterek. Elimle ağzını kapatarak
"Bağırma. Annem duyacak. Yağmurda ıslandım alt tarafı." Dedim. Elimi ağzından çekerek banyoya ilerledim.
"Alt tarafımı? Nasıl ıslanmaksa her yere üzerinden su damlamış."
"Çağla daha fazla bağırırsan annem öğrenecek. Gider ayak ailemle kötü olmak istemiyorum."
"Daha yeni iyileştin. Seni düşündüğüm için." Dedi üzgün ifadesiyle.
"Beni düşünüyorsan yere damlayan suları temizle." Diyerek banyoya girdim. Hiçbir ses gelmeyince Çağlanın hala olduğu yerde durduğunu anladım.
"Hadisene!" Diyerek bağırdığımda odadan çıktığını duydum. Yerleri silmeme gerek kalmadığı için rahat bir duş alabilirdim.
Bu sabah duş aldığım için sadece saçımı şampuanlayıp çıktım. Üzerime siyah sweatimi geçirdim. Altımada açık gri bol eşofmanımı giyindim. Çağla hala gelmemişti. Onu merak ettiğim için kafamdaki havluyu açıp saçımı kurutmadan tekrar kafama doladım.
Hızlı adımlarla aynı zamanda yerlere bakarak merdivenleri indiğimde Çağla salonun bahçeye çıkış kapısının önünde annemle konuşuyordu. Yukardan damlaların izlerini takip ederek silmeye başlamış olmalı ki heryer temizdi.
Hızlı adımlarla yanlarına gittim.
"Ben..."
"Kızım. Hediye daha bugün sildi evi. Sen ne yapıyorsun böyle?"
"Ya burda bir leke vardı dikkatimi çekmişti. Aklıma geldi. Siliyim dedim de Hediye sultan silmiş. Neyse." Diyip durumu toparlayınca tuttuğum nefesimi rahatlıkla verdim.
Çağla 'sen bittin' bakışı attığında gözlerimi kaçırdım. Annem ikna olmamış gibi gözlerini üzerimizde gezdirip bahçeye çıktı.
"Az kalsın yakalanıyorduk. Tamam yağmurda ıslanmayı seviyorsun da sen resmen duş almışsın." Dedi kaşlarını çatarak.
Kendimi arkamdaki tekli koltuğa bıraktım. Durumu yatıştırmak için
"Çağırsaydım da kese atsaydın." Dedim.
"Yakalansaydık sana bir kese atardım. Aklın hayalin dururdu. Dua et yakalanmadık." Dedi hala devam eden siniriyle.
Gözlerimi devirerek kafamı koltuğa yasladım. Tavana bakarak
"Akşam saat ona bilet aldım. Bu sefer kesin gidiyoruz." Dedim. Yolda eve gelirken internetten almıştım.
"Gidemezsek yine."
"Ne olursa olsun gideceğiz." Dedim kendimden emin bir şekilde.
"Azra?"
"Ne?" Diyerek bakışlarımı Çağlaya yönelttim.
"Benim sana birşey söylemem gerekiyor." Dedi çekingen tavrıyla. Söylediklerine ilgimin çoğalmasıyla dirseklerimi bacaklarıma yasladım. Ellerimi de birbirine kenetleyerek çenemin altına koydum.
"Dinliyorum."
"Kahvaltıdan sonra okula eşyalarımızı almaya gittim. Ben arabayı park ederken... Eneste yanıma park etti. Onu umursamadan okula ilerledim. Yanımdan yürüyordu. İçeri gireceğim sırada Eray beni görmesiyle hızla gelip sarıldı. Enesi sinirlendirmek için Eraya samimi davrandım. Sonra nasıl oldu anlamadan bir anda birbirlerine girdiler. Şaşkınca onları izlerken Enes kolumdan tutup sürükledi. Bırakmasını söyleyerek hırpalamaya başladım. Okulun arkasına geldiğimizde kolumu bırakıp sakinleşmeye çalıştı. Bu sırada hızla kalkıp bana karışmamasını onu ilgilendirmediğimi söyledim. Birden belimden tutup duvara yasladı. 'İlgilendiriyorsun' dedi. Kimsin? Neyimsin ki? Dediğimde. 'Beni sevdiğini itiraf ettiğinde sevgilin olucam' diyip gitti."
"Ee."
"Ne ee, şaşırmadın mı?"
"Şaşırmam gereken ne? Seni sevdiğini biliyordum zaten." Dedim koltuğa yayılarak.
"Bi tane öptü diye beni sevdiğini düşünemezsin."
"Öptü diye öyle düşünmüyorum. Hadi hiiçç seni öpmedi diyelim. Beni sevdiğini itiraf ettiğinde sevgilin olucam, ne demek?"
"Ne demek?" Dedi anlamayarak.
"Üff Çağla salak mısın yoksa salağa mı yatıyorsun? Düpedüz 'seni seviyorum' demek. Anla artık. Enes Saygın seni seviyor." Dedim.
"Kesin teşhis mi?"
"Kesin olmayan birşeyi asla söylemeyeceğimi biliyorsun." Dedim gözlerimi devirerek.
"Off. Beni sevmemeli. Sevmesin yani. Ben hayatımdan memnunum. Sorumluluk almak istemiyorum. Ya Azra bişey yap. Beni sevmemeli." Dedi çaresizce.
"Sorumluluk derken? Haa sevgili olmayı kast ediyorsan bunun olması için seninde onu sevmen gerekiyor." Dediğimde daha demin söylediklerinin farkına vardı.
"Ha. Sevmediğime göre sıkıntı yok. Sevmiyorum seni derim, olur biter." Diyip arkasına yaslandı.
"Olur biter öylemi? Sevmi-" diyeceğim sırada annem bahçeden içeri girdi. Söylediklerimin arada kaynamasıyla Çağlanın derin bir nefes verdiğini fark ettim.
"Anne?" Diyerek ayağa kalktım. Annem
"Efendim kızım?" Diyerek bana döndüğünde
"Biz akşam gidiyoruz. Yani, tekrar bilet aldım." Dedim. Bakışlarını üzerimden alarak etrafa baktı çaresizce. Yürüyerek koltuğun koluna yaslandı. Kollarını göğsünde bağladıktan sonra
"Vazgeçmeyeceksin değil mi?" Dedi. Kafamı iki yana salladım.
"Evet." Kararım ne olursa olsun değişmeyecekti.
Hiçbir şey demeden yavaş adımlarla yanımızdan ayrıldı. Annemi artık tanıyordum. Anneannem vefat ettiğinden beri yeni keşfettiğim özelliklerini görüyordum. Artık kendini belli ediyordu. İçini saklamıyordu bizden.
Çağla aklına gelen fikirle hızla ayağa kalktı.
"Hadi alışverişe gidelim. Kafamızı dağıtırız." Dedi dev pozitifliğiyle.Gitmek istemeyen bir bakış attığımda yavru köpek bakışlarına döndü.
"Bir dakikan var. Bir saniye geç kalırsan, yemin ederim gitmem." Dedim işaret parmağımı sallayarak.
"Sen böylemi gidiyorsun?"
"59-58-57"
"Üff tamam be." Diyip koşarak merdivenlere yöneldi.
Oturarak Çağlayı beklemekten vazgeçip lavaboya girdim. Saçımı taramadan aşağıdan topuz yaptım hala ıslaktı. Sweatimin şapkasını kafama geçirip lavabodan çıktım. Aynı zamanda içimden saymaya devam ettim. Ayak seslerini duyduğumda
"10-9-8-6-5-4-3-2-1" dememle önümde yere yığıldı. Nefes nefese
"Senin gibi kardeş olmaz olsun. Ne ara eskisi gibi acımasız oldun?" Dedi.
"Artık böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bendis ve Eresbos
Teen FictionBENDİS VE ERESBOS ( AY VE KARANLIK ) Azra küçüklük arkadaşının katili olan Mahiri ilk gördüğünde işlerin buraya geleceğini düşünmemişti ondan etkilenmişti ama intikam almalıydı... İntikam almakla başlayan savaş bitmek bilmiyordu. AZRA & MAHİR NOT: S...