40.TEMEL

12 4 0
                                    

İYİ OKUMALAR♥️

Otoparktan arabayı alıp evden çıktım. Çağla beni görmesiyle arabaya bindi. Gazı kökleyerek devam ettim. Nereye gittiğimizi sormaması işime gelmişti.

***

Arabayı park ettiğimde Çağla şaşkınca bana döndü. Telefonumu arkaya koyduğum çantadan çıkartarak şu an ki konumu Kadir abiye gönderdim ve yarın arabayı aldırdıktan sonra gerçekleri söylemesini yazıp gönderdim. Arabayı kitleyip vakit kaybetmeden içeri girdik.

Şu an enkazın parçalarını bir köşeye atıp yeni bir binanın temelini atıyorduk. Yeni bir hayatın temelini. Evet bu sefer gidiyorduk. Daha demin aldığım uçak biletinin son anonsunun verilmesiyle oturduğumuz yerden kalktık. Saat beşti. Sabah olacaktı dakikalar sonra. Ve biz şu an Türkiye de son gecemizi yaşamıştık. Yürüyerek lobiden çıktığımızda son kez etrafı inceledim. Gözlerim havaalanının kapısında takılı kalınca hızla Çağlanın kolunu kavradım. Gözlerimi o şaşkın gözlerden ayırarak koşmaya başladım.

"Çağla koş!!" Diye bağırdım.

"Neler oluyor?!!" Dedi endişeyle.

"Çağla koş geliyorlar." Diyerek Çağlayı hızlandırmaya çalıştım.

"Kim geliyor Azra?!" Nefes nefese

"Mahir, Mahir ve Enes." Dememle gözleri bize doğru koşan Enes ve Mahire döndü. Hiç beklemeden koşmaya başladı. Ne kadar bize seslenselerde umursamadan koşmaya devam ettik. Aramızda baya mesafe olmasına rağmen bizden hızlı koşuyorlardı. Arkama bakmayı keserek koşmamı hızlandırmaya çalıştım. Uçağa yaklaştığımızda Mahirin avazı çıktığı kadar Azra diye bağırdığını duydum. Arkamı döndüğümde koşmayı kesmiş olduğu yerde durmuştu. Enes hala bize doğru koşuyordu.

"Azra hadi!!" Dedi Çağla endişeyle. Nefes nefese kalmıştım. Son olarak korktuğum üçüncü şeyin gerçekleşmemesi için tam arkamda duran uçağa bindim.

Ve şimdi, nerede soluklanırsam soluklanayım geçmeyecek göğsümdeki kırık...

...

Çağlanın esneyerek uyandığını farkettiğim de telefonumla oynamayı keserek

"Günaydın." Dedim.

"Sanada günaydın, diyeceğim ama uyumadın sanırım." Dedi oturur pozisyona geçerek. Gözlerimi kenetlediğim ellerime döndürerek

"Evet." Dedim. Sesim kısık çıkmıştı. Merakla

"Neden?" Dedi.

"Uyku tutmadı." Diyerek banyoya yöneldim. Kıyafetlerimi çıkartıp kendimi buz gibi suyun altına bıraktım.

Yolculuk boyunca gözüme uyku girmediği gibi otele yerleştiğimiz de de uyuyamamıştım. Uykusuzluktan başım ağrıyor aynı zaman da ara ara dönüyordu.

Bu gün ilk iş ayarladığım evin sahibini arayıp tamamlanıp tamamlanmadığını soracaktım. Ardından da alışveriş merkezine gidip kıyafet almalıydık. Çünkü evden çıkarken sadece şarj aleti, kimlik ve pasaportlarımızı almıştım.

Uzun bir duşun ardından otelin havlusuna kurulanıp, çıkardığım kıyafetlerimi tekrar giyip banyodan çıktım. Odada Çağlayı göremeyince balkonda dışarıyı seyrettiğini fark ettim. Yanına gittiğimde beni görmesiyle irkildi.

Kollarımı onun gibi korkuluklara koyup konuştum.

"İyi misin?"

"Dalmışım." Dedi gözlerini manzaradan ayırmayarak.

"Artık sadece ikimiziz." Dediğimde derince bir nefes aldı.

"Eğer buraya alışamazsan ya da orayı özlersen lütfen söyle." Dedim ona bakarak.

Bendis ve Eresbos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin