43.YÜZLEŞME

15 3 0
                                    

Biraz gecikti. Kusura bakmayın.
İYİ OKUMALAR♥️

Çağlanın geldiğini duymamla laptobu kapattım. Twitter kullandığımı bilmesini istemiyordum.

***

Çağla ile gün içinde neler yaptığımızı konuştuğumuzda üzerini değiştirmek için odaya gitti. Bende laptobu tekrar açtım.

Yazdığım yazıyı 72 kişi beğenmişti. Üstelik takipçi sayım ikiyüzü geçmişti. Nasılsınız? diye sorulan soruya yazdığım cevabın beğeni sayısına bakarken o soruya bir kız resmini atmış ve altına da 'berbat' yazmıştı. Bende ona yanıt olarak

"Öyle dertli dertli bakma gören olmaz." Yazdım ve gönderdim.

Anonim olduğum için herkese herşeyi yazabilirdim. Bu yüzden hiçbir şey umrumda değildi. Çağla duşa girmiş olmalı ki hala gelmemişti. Daha demin yazdığım yazı ilk beğenisini almıştı. Hemen ilk günlerden yükselmem biraz garip olmuştu. Biraz daha dolaştıktan sonra yazdığım yazı 23. beğenisini almasıyla laptobu kapattım.

~1 YIL SONRA~

Koskoca bir yıl geçmişti.

Yarın Buğranın ölüm yıl dönümüydü. Çağla kabristana Buğrayı ziyarete gidecekti. Bir önceki ölüm yıl dönümün de İstanbul'a gitmemiştim. Bu sefer de gitmeyecektim. Henüz herşeye hazır değildim.

Saatin on iki buçuk olduğunu görmemle yataktan doğrulup terliklerimi giyindim. Banyoya girerek elimi yüzümü yıkadım. İşimi halledip tekrar odaya girdiğimde Çağla hala uyuyordu. Masaya geçip laptobu açtım. Twittera girip biraz dolaştım. Sonra aklıma gelen fikirle yazma kısmına girdim. Ve tek bir kelime yazarak paylaştım. Binlerce takipçim olmuştu bir yıl içinde.

Tam Twitterdan çıkacağım sırada mesaj kutumda ki bir yazısını gördüm ilk defa. Bir yıldır Twitter kullanıyordum ve hiç mesaj gelmemişti.

On, on beş dakika boş boş ekrana baktım. Verdiğim kararla ve tereddütle mesaj kutuma girdim. Yazan mesajda

"Düşüncelerini hapishanen yapma!" Yazıyordu. Mesaj atan kişinin ismine bakmamla hareketsiz kaldım. Bu o olamazdı. Olmamalıydı. İçimdeki heyecanı yok sayarak sayfasına girdim. Biyografisinde

"🌙,🌞'ten daha güzel" yazıyordu bendisineresbosu isimli anonimin.

Beni takip etmiyordu ama bütün attığım yazıları beğenmişti. Kendisi hiç yazı paylaşmamıştı. O da benim gibi bir yıldır tumblrdaydı.

Bu o olsa bile beni anlaması imkansızdı. Çünkü bir yıl boyunca bir sürü yazı paylaşmıştım ve yazılarımda yaşadıklarıma dair birşey yoktu. Sadece hislerimi yazmıştım. Beni anlayamazdı.

Çağlanın "günaydın" demesiyle hızla laptobu kapattım. Hala bilmiyordu tumblr kullandığımı.

"Napıyordun?"

"Hiiçç. Dolaşıyordum internette." Diye geçiştirerek ayağa kalktım.

Kısa bir duşun ardından altıma kot şortumu geçirdim. Üzerimede kısa sarı tişörtümü giyindim. Saçımı tarayıp yukardan tozup yapıp mutfağa Çağlaya yardıma gittim.

Çağla bir yandan annemle konuşup bir yandanda mantarlı yumurta yapıyordu. Bende masayı hazırlıyordum. Kısa bir süre sonra kahvaltı hazır olunca yerlerimizi aldık.

"Annemler seni almadan İstanbul'a gelmememi söyledi." Dedi Çağla. Kahvaltıma devam ederek

"Gelmeyeceğimi biliyorsun. Boşuna çaba sarf etme." Dedim.

Bendis ve Eresbos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin