LİDER

BÖLÜM-47 🖤 EN GÜZEL ŞEY

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

&

Gözlerim Alparslan'a kaydı. Kaşlarını çatarak ayağa kalktığında Ferhat'ta onu izledi. Neler oluyordu Allah aşkına?

Alparslan korumaları geri çekince önde ki adamla karşı karşıya kaldılar. Endişeyle Alparslan'ın yanına gidecekken Volkan kolumu tutarak beni durdurdu. O sırada Granit yanıma geldi ve beni kendine çekti.

Volkan birden ''Merhaba, ben Volkan Gürsoy. Alparslan Bey'in avukatıyım.'' dedi ve onların yanına doğru ilerledi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve Büşra'ya baktım. Onunda benden farklı bir yanı yoktu. Daha biraz önce birbirlerini öldürebilecek bir kapasiteye sahip iken şimdi...

''Ne konuşuyorlar ki?'' diye sordu Josepf.

Omuz silkmekle yetindim. Bizden bir hayli uzaktalardı ve duyamıyorduk. Dedem de yanlarındaydı. Volkan birden başını bize çevirince göz göze geldik. Endişeyle ona bakmaya devam ederken, başını Alparslan'a çevirip bir şey söyledi.

Alparslan başını salladı Volkan'ın söylediği şeye onay verir gibi. Yerimde huzursuzca kıpırdandım.

Volkan önünü döndü ve bizim yanımıza doğru gelmeye başladı. Cebinden telefonu çıkarıp bir şeyler yazarken önümde durdu. ''Alparslan, Durukan Demir'i öldürmekle suçlanıyor. Durukan kim?'' diye sordu.

Loya, ''Bir adet bok!'' diye çıkışınca hepimiz Loya'ya döndük.

Umursamazca omuz silkti. ''Ne var, yalan mı? Dirisi ayrı bir dert ölüsü ayrı bir dert. Geberdi yine kurtuluş yok.''

''Volkan.'' diye seslenerek kolunu tuttum. ''Alparslan değil, Durukan'ı öldüren, Burak'tı.'' dedim.

Sanırım sesim biraz yüksek çıkmıştı. Herkesin odağında ben vardım şimdi.
Alparslan'ın yanıma doğru geldiğini fark ettiğimde Josepf'e döndüm. Birşeyler söylemesi için. Sonuç olarak o duymuş bana ve Granit'e söylemişti.

Josepf, Loya'nın yanından geçerek benim yanıma geldi. "Evet. Ben duydum." dedi. Alparslan yanımıza gelmiş beni Granit'in kollarından kendi yanına çekmişti.
Josepf, Alparslan'a döndü. "Ben geldikten bir gün sonraydı sanırım. Burak, Elif'lere geldiğinde sende gelmiştin. Onu evin arkasına götürdün. Senin yanından ayrılınca, peşinden ayrılmayan bir adam varya. İsmi neydi?" diyerek gözlerini kıstı.

Ferhat, "Mert?" dedi.

Josepf, hızla başını salladı. "Evet Mert. Ona Durukan'ın ölümünü Alparslan'ın üzerine yıkacağından bahsetti. Görünüşe göre de yapmış." dedi nefes nefese.

Volkan Alparslan'a bakarak, "Gidelim."dedi. Alparslan başını usulca salladığında Ferhat'a seslendi.
"Sen Elif'in yanında kalıyorsun."

"Hayır." diye itiraz ettim. Kaşlarını çatarak bana baktığında devam ettim. "Senin yanında olması daha iyi olmaz mı?"

Dudaklarından hayalet bir tebessüm geçti.

Volkan, "Ben Alparslan'ın yanında olacağım. Josepf sende bizimle gel. Burda anlattıkların lazım olacak." dedi ve Büşra'dan ceketini istedi.

O sırada Josepf'in meraklı sesini duydum. "Neden polis değil de asker geldi?"

Loya, "Jandarma." diye düzeltti ve devam etti. "Burası polisin görev alanı dışı."

Josepf düşünceli bir şekilde başını salladı. Volkan ceketini giydiğinde Alparslan'ın elini tuttum.
"İyi olacak mısın?" diye büyük bir kaygıyla sordum.