"Barış ben nasıl söylesem..?" Barış merakla bakarken derin bir nefes aldım. Bir çırpıda söyledim her şeyi. "Berkan Damla'ya aşıkmış. O yüzden senin ölümüne göz yumacakmış ama beklediği gibi ol..." "Nisa ne diyorsun sen? Ne saçmalıyorsun?!" "Barış saçmala..." "Nisa çık!" "Barı..." "Nisa çık!" Barış'a son bir kez baktım. "Barış yapma..." "NİSA ÇIK!" Barış'a baksam da gözlerinde gördüğüm öfkeyle birlikte gözyaşlarıma engel olamadım. Odadan çıktığımda karnıma saplanan bir ağrıyla beraber olduğum yere çökmüştüm.
"Nisa iyi misin?!" Barış'ın telaşlı sesiyle ona döndüm. Derin bir nefes verip sıkıca sarıldım ona. Her şey zihnimde söylersem neler olur diye düşünürken gelişmişti. Barış'a sıkıca sarıldığımda o da sıkıca sarmıştı bedenimi. "İyi misin güzelim? Sesleniyorum tepki vermiyorsun korktum." "İyiyim, biraz yorgunum galiba." "Uyumadın tabii. Biraz uyu yanımda. Ben korurum seni herkesten, her şeyden..." Başımı Barış'ın omzuna yasladığımda derin bir kaç nefes aldım. "Ben gideyim en iyisi. Tekrar geçmiş olsun Barış." "Saol Cemal." Cemal gittiğinde daha sıkı sarmıştım Barış'ı.
"Beni bırakma hiç." "Kızım ben senin için tutunmuşum hayata seni bırakır mıyım hiç?" Barış beni sımsıkı sararken karnımı okşayıp sakinleşmeye çalışıyordum. "Barış benden duymanı istiyorum. İstiyorum ama nasıl anlatırım bilmiyorum. Sen bu haldeyken anlatmalı mıyım bilmiyorum..." "Nisa noluyor korkutuyorsun beni?" Barış'ın yüzünü avuçlarım içine aldım. Bir süre izledim onu. O da merakla ne yapacağımı bekliyordu. Dudaklarına yöneldiğimde gözlerini kapatınca gülümsedim. Dudaklarımız birleşirken uzun uzun öptük birbirimizi.
Dudakları arasında yeniden can bulurken o da ensemden tutup beni daha da kendine çekmişti. Nefeslerimiz tükendiğinde ayrıldık. Barış'a sığınıp kolları arasında onun kokusuyla nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum. Nefeslerimiz düzene girdiğinde yeniden gözlerine baktım. "Benim sözüme mi güvenirsin yoksa Berkan'ın mı?" Evet korkuyordum. Bana değil de onun yalanlarına inanırsa diye... Sonuçta yıllarca kardeşi bilmişti o adamı. Ben ne zamandır hayatındaydım ki? Kaşları çatılırken beni süzdü bir süre.
"Tabii ki sana güvenirim Nisa. Beni uçurum kenarına itene değil oradan kurtarana güvenirim elbette. Çocuğumun annesine güvenirim." Ona kocaman gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum. Elimi uzattığımda hemen tuttu. "Yorgunsan sonra anlat ama. Kendini yorma daha fazla. Benim yüzümden yeterince yıprandın zaten." "Sana bir şey olacak diye o kadar korktum ki." "Şşşt. Ağlamak yok." Gözümden süzülen bir damla yaşı silerken yerine bir öpücük kondurmuştu.
Başımla onayladım onu. Şimdi yanımdaydı, güvendeydi değil mi? Aslında tam olarak değildi, Berkan'la ilgili durumları bilip ona göre hareket etmeliydi. "Barış anlatacağım ama önce söz vermeni istiyorum." "Tamam, hangi konuda söz vermemi istiyorsun?" Barış bana meraklı kedi gibi bakarken hafifçe gülümsedim. "Dikişlerini zorlayacak aptallıklar yapmak yok." "Ha o kadar diyorsun yani. Tamam güzelim elimden geldiğince sakin olacağım söz..." Barış'ın dudağına hızlıca bir öpücük daha kondurdum. Ellerini tutup ani hareketlerini biraz olsun baskılamak istiyordum.
"Lale ile kavga ettikten sonra Berkan geldi yanıma. Doğru mu, Emir size gerçekten anlattı mı dedi ben de anlattığını söyledim." Barış beni merakla süzerken ben de derin bir nefes aldım. "Sonra açıklamama izin ver tarzında konuştu ve anlatmaya başladı işte." Sonra uzun bir süre sessiz kalıp kafamda toparlamaya çalıştım. Barış da anlamış olmalı ki bana bunun için fırsat tanıdı. Boynuna minik bir kaç öpücük kondurdum. Beni sadece o sakinleştirebilirdi. "Ne dedi sana Nisa?" Bu sessizliğin her saniyesi Barış'a bir işkenceydi biliyorum. Ben de söze girdim hemen.
"Çok saçmaladı, inanması bile güç gelecek sana biliyorum... Berkan gerçekten de biliyormuş. Hatta Damla'ya da söy..." "Damla da mı biliyordu? Tabii lan. Aptal Barış, kız gerçekten iş için uzaklaşıyor diye ki üzüldü sanki. Ahh çıldırıcam!" Barış'ı sıkıca sardım. "Sakin ol ama lütfen." "Nisa ben salağın tekiyim, onlar tüm bunlarla uğraşırken ben her şeyden habersizdim. Sevdiğim kadını elimle ben yollamışım ölüme." "Hayır Barış, öyle düşünme." Barış'ın yüzünü ellerim arasına aldım. "Senin suçun değil, bu hikayenin masumu sensin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
ФанфикNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...