31.Bölüm

2.4K 133 83
                                    

Yeni bölümün gelmesi için Oy sınırı +100, yorum sınırı +60'dır. Sınır tamamlandığı an 32.Bölüm gelecektir!

Keyifli okumalar dilerimm!

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bu benim için ve yazma tutkum için oldukça önemli. HAYALET OKUYUCU OLMAYIN LÜTFEN! Sizler için çok fazla emek veriyorum sizin yapmanız gerekenler ise saniyelerinizi bile almayacak şeyler. Arkadaşlarınızla paylaşarak ailemizin büyümesinde yardımcı olabilirsiniz. O yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok çok çok seviyorum bir tanelerim! Lütfen bölümü hazmederek, yavaşça okuyun.

BÖLÜM 31:| HİSLER, DUYGULAR VE KORKULAR|

"Hey, kalk artık! Sen nasıl bir melezsin ya, çoktan uyanman lazım."

Derinden işittiğim sesler beni kapalı olan bilincimden yavaşça çekip alıyorken, vücudumun her bir zerresinde hissettiğim ağrı beni zorluyordu. Zihnimde ki kara bulutlar teker teker dağılmaya başlıyordu. Kulaklarımda ki derin bir çınlama, göz kapaklarımın üzerinde sanki tonlarca ağırlık taşıyor gibiydim. Boynumda ve boynumun çevresinde çok fazla keskin ağrı ve baskı hissediyordum. Sırtım sert ama aynı zamanda da yumuşak bir zemindeydi. Başımın yüksekliğinden ve başımın altında duran şeyin yumuşaklığından, onun bir yastık olduğunu anlayabiliyordum.

Bu sırada sağ elimi istemsizce kıpırdattığımda hissettiğim hareketlilikle, yanımda benim dışımda başka birinin daha olduğunu anlayabilmiştim. Nefesimi tuttum ve gelecek olan hamleyi bekledim. Yüzüme doğru bir karaltı düştüğünde, başımın ucunda dikilen kişinin gölgesi olduğunu anlamış fakat tepki vermemek ve hareket ederek uyandığımı açık etmemek için kendimi tutmuştum. Baş ucumda bir kaç tıkırtı sesi işittiğimde artık algılarım tamamen kendine gelmiş, zihnim ve bilincim açılmıştı ama göz kapaklarımı kapalı tutmayı tercih etmiştim. Kulaklarımda ki uğultu ve başımda ki ağrı da azalmaya başladığında bir ses daha işittim.

"Uyandın mı yoksa güzelim?"

Bu ses...

Kesinlikle duyduğum bu ses Andrew'e aitti.

Daha yeni uyanmama rağmen anından hücrelerime saldıran nefret, beni hafif de olsa olan uykumdan iyice sıyırmış, atağa geçmemi sağlamıştı.

Andrew," Bak güzelim, senin bu uyuyor numaraların bana işlemez. O yüzden o uzun kirpiklerini arala ve o güzel gözlerini bana doğrult." diyerek üzerime doğru tekrardan eğildiğini hissettiğim an, gözlerimi hızla açtım ve hemen başımın yanına koyduğu kolundan kavrayarak kendime doğru çektim ve onu altıma alarak sağ kolumu boğazına doğru sertçe dayadım.

Andrew daha ne olduğunu bile anlamadan derin derin soluklarken, şuan hiçbir şeyi düşünemeyecek kadar sinirli ve öfkeliydim.

Andrew'i kesinlikle öldürmek istiyordum.

Ve birini öldürmek daha önce yapmadığım bir şey de değildi...

Andrew hala bana doğru bir hamle yapamazken boynunda ki baskıyı daha da arttırdım ve dişlerimin arasından fısıltıyla," Bir daha bana güzelim dersen, seni öldürürüm. Senin bana yapamadıklarını, ben sana tek bir saniye bile olsun düşünmeden yaparım." dedim ve koyu kırmızı olan gözlerim, Andrew'in simsiyah harelerine karışırken,"Beni anlıyor musun?"dedim tehtitkâr bir tonla.

Andrew bu tehtidime karşı bir tepki emaresi bile vermedi. Onun gözlerine diktiğim koyu kırmızı gözlerime bakmaktan bir an olsun gözlerini ayırmadı ve rahat bir tavırla altımda saniyeler içinde kayarak, kendine rahat bir pozisyon buldu.

Beni daha da sinirlendirebilmek için,"Güzelim," kelimesine baskı yaparak sırıttı ve sol elini benden kurtararak belime yakın bir yere koydu. Bu hareketi saniyelikte olsa dikkatimi dağıtırken," Sen benim üzerimdeyken seni ciddiye alamıyorum." der demez ben daha ne olduğunu kavrayamadan beni altına almıştı. Andrew yine o beni çılgına çeviren gülümsemesini bana sunarak ukala bir tavırla, "İşte şimdi seni ciddiye alabilirim."

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin