7°♡ Ben sana gelemeyecek kadar korkağım

824 49 19
                                    

Bölümde geçen şarkı

《Tove lo -Thousand miles 》

Iyi okumalar♡

_________________________

"Jimin"

Sesin geldiği yöne hızla kafamı çevirdim. Karşımdaki endişeli bir şekilde eğilmiş yüze gözlerimi diktim. "Iyi misin hayatım? Daldın gittin öyle" diye sorarken elini omzuma koydu.

Hayır iyi değilim.

"Iyiyim noona"

Diyemiyordum. Böyle bir ortamda tek sorun olmak istemiyordum. Herkes buraya eğlenmeye, kafa dağıtmaya gelmişti benim saçma sapan platonik konularımla ilgilenmeye değil.

Omzuma koyduğu elini hafifçe sıktı yüzüne o gamzeli gülümsemesini de ekledi. "Iyiysen ben Namjoonun yanına gidiyorum. Sorun olur mu?" dedi. Kaşlarını hafifçe kaldırarak. "Hayır hayır. Sorun değil gidebilirsin." Elimden geldiğince gülümsemeye çalıştım.

"Tamamdır o zaman. Görüşürüz tatlım" diyip omzumdaki elini yavaşça çekti. Masadaki çantasını alarak yanımdan ayrıldı.

Yüzüme kondurduğum gülümse o arkasını döner dönmez çoktan yerini düz bir çizgiye bıraktı.

Bir saat olmuştu bile... Şuan burada çoktan showunu yapmalıydı. Çoktan kalabalığa karışıp bira şişelerinin tokuşturma seslerine kahkahalarını katmalıydı. Içip içip kavga çıkartmalı, yarın hiçbir şey olmamış gibi yüzü gözü morluklarla okula gelmeliydi. Gece yarısı olunca da peşine birini takıp burayı terketmeliydi...

Bu yaptıklarınin hiçbirini sevmedim. Hepsi de bana zıttı, tamamen zıttık. Ama ben onu sadece o olduğu için sevdim. Gülüşü, ses tonu, yürüyüşü, kendine has hareketleri... hepsine aşığım işte gördüğümden beri herşeyine aşığım. Söz geçiremiyorum ne kalbime ne aklıma beni bir kere dinlemediler.

Keşke diyebilseydim.
Sevme diyebilseydim.

Kafamda yine bilmem kaç kere ettiğim kavgaya yenilerek elimdeki sıkı sıkıya tuttuğum yarısı dolu bardağı kafama diktim. Buradan kurtulmak istiyordum renkli ışıklardan, ortamdaki alkol ve sigara kokusundan, insanların kahkaha ve konuşma seslerinden... hepsi ama hepsi başımı döndürüyor midemi bulandırıyordu.

O yüzden içmeye ihtiyacım vardı. Elimdeki boş bardakla bir süre mutfağı aradım. Iceri girdiğimde bir kaç yüzün bana döndüğünü hissettim ama aldırış etmeden ortada duran büyük bir tezah ve üstüne dizilmiş bir sürü içki şişesine doğru ilerledim. Hareketlerim hızlıydı kendimce erken sarhoş olup aklımdaki düşünceleri kendimden uzak tutmaya çalışıyordum. Eğer yapamazsam şurada bir kenara çöküp ağlama seanslarımın birine başlamam an meselesiydi.

Şişelerden birini önüme çekip açtım kenardaki bardağı da yanına koyup doldurucakken vazgeçerek şişeyi elime aldım ve tekrar içmeye başladım.

Alkolun verdiği ısıyla terlemiş ve bazı tutamları alnıma yapışmış saçlarımdan ellerimi geçirip geri yatırdım. Aynı zamanda etrafda hava alabileceğim pencere arıyordum sol tarafımda kalan açık penceriyi görüp camın önüne adımladım. Elimdeki şişeyi camın önündeki mermere bırakarak ellerimi de soğuk mermere yasladım. Yavaş yavaş alkol bedenimdeki kontrolü eline alıyordu. Çok sık içen biri değildim bu his beni biraz korkutsa da yine de sarhoşluğun verdiği rahatlamayla daha iyi hissediyordum.

Biraz daha pencereden sarkıp rüzgarın yüzümü yalayıp geçmesi biraz olsa da serinletmişti. Kafama geri yatırdım ve gökyüzünde belli belirsiz gözüken yıldızları izledim.

Itiraf sayfası / yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin