11.Bölüm-KAN

376 170 37
                                    

"Bak bakalım burada kimler var. "

Elindeki telefonun ekranını bana çevirdiğinde neye uğradığımı şaşırmıştım. Çünkü annem ve babam görmeselerde onları hedef almış iki adet silah vardı.

" Evet sevgilim seçim senin ya şimdi benimle gelirsin ve güzel bir hayata başlarız yada bize engel olan aileni ortadan kaldırır sorunu kökten hallederim."

.....

Asıl kabus bundan sonra başlamıştı.

Ailem için kabul etmiştim. Onunla gidecektim. Ama ne olursa olsun pes etmeyecektim. Şuan onunla gitmem ona teslim olduğum anlamına gelmiyordu. En kısa zamanda kurtulacaktım elinden.

Ben sorunsuz bir şekilde onunla gelmeyi kabul ettikten sonra o da geri çektirmişti adamlarını.

Sonrasındaysa korku ve endişe dolu 3 saatlik bir yolculuk başlamıştı. Ben sessizce nasıl kurtulacağımın planlarını yaparken o sadece beni izliyordu. Haraket bile etmeden. Araba ormanlık ıssız bir alanda villa tarzı bir evin önünde durmuştu. Şuan neredeydik bilmiyordum. Çevremizde ne bir ev ne de bizden başkasının yaşadığını belirten bir iz vardı.

...

"Kaçamazsın benden. Beni de kendini de yorma daha fazla."

4 gün olmuştu. Zorla alı konulduğum koskocaman 4 gün.
96 saat, 4700 dakika, 365600 saniye. Her bir saniyesinin ruhuma, acının izlerini ilmek ilmek işlediği 4 gün.

4. günün son saniyelerini ise ruhuma bir iz daha işlenmesin diye kaçmak için kullanıyordum.

Nerede olduğumu bilmesemde ayağımda ayakkabı bile olmadan ıssız bir ormanın içinde koşuyurdum.

Taki tekrar yakalanıp, her zorluk çıkarmamda dar, karanlık ve penceresi olmayan nefes almak için sadece küçük bir havalndırması olan o odaya kapatılana denk.

Artık matıklı düşünemiyordum. Ne yapmalıydım. Ya da nasıl davranmalıydım ona karşı bilmiyordum. Beş dakika melekse on dakika şeytan olabiliyordu.

Korkuyordum...

Ya bana ben istemeden dokunursa. Aklımda sürekli bu soru dolanıyordu. Aç susuz bıraksın, ya da dövsün. Bunları bir şekilde atlatırdım. Çünkü fiziksel acı bir şekilde geçerdi ama ruhuma dokunan, zarar veren acı o ruh bedenimde olduğu sürece benimle kalırdı. Bunu kaldıramazdım.

Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Ellerim ve vücudum 4 gündür olduğu gibi yine titremeye başlamış kafamın içinde ise uğultular baş göstermişti. Nefes alamaya çalışıyordum ama başarılı olduğum söylenemezdi.

Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Her direnişimin karşılığı bu odada aç ve susuz bayılana kadar kalmaktı. Çünkü kapalı alan korkum olduğunu biliyordu ve bunu bana karşı, ona itaat etmem için kullanıyordu. Tek umudum ailemin beni bir an önce yurt dışına çıkmadan bulmasıydı.

Çünkü Furkan bir kaç gün içinde pasaportları ve diğer işlerini halletmiş olucaktı.

Her şey okulun spor salonunda başlamış bu raddeye kadar gelmişti mağlesef.

Hastaydı. Benim onu sevmediğimi bir türlü kabullenememişti. Kafasında kurduklarına inanıyordu. Benim onu sevdiğime ailelerimiz bize engel olduğu için onu istemediğimi düşünüyordu. Orada mutlu olcağımızı ve bize kimsenin engel olamayacağını söyleyip duruyordu sürekli, her ne kadar aksini iddia etsemde..

Gözlerim yavaş yavaş kapansada bilincim hala yerindeydi ama elimi bile kaldıracak gücüm yoktu. Odanın kapısının açıldığını kilit sesinden anlamıştım.

SİRİUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin