18. Seni zaten asla bırakmayacağım.

2K 214 45
                                    

Changbin, evin içine girer girmez evdeki sessizliği fark etmişti. İşi geç bitmişti bugün bu yüzden saat fazlasıyla geçti. Eşinin uyuduğunu tahmin edebiliyordu. Tüm gün minik bir bebekle ilgilenmek ve evi çekip çevirmek kolay olmasa gerekti. Siyah saçlı, her ne kadar eşine yardım ediyor olsa da içi bir türlü rahat etmiyordu.

Kendisi de yoruluyordu fakat onun önceliği her zaman belliydi.

Bulunduğu yerde hafifçe gerinip ağrıyan bedenini bir an önce yatağa bırakma düşüncesi ile yatak odasına yürüdü. Eşini ve bebeğini gördüğü zaman daha iyi hissedeceğinden emindi. O zaman bu yorgunluğu ona bir hiçmiş gibi geliyordu. Her şeyi unutuyordu. Sanki hatırladığı tek şey aşkıydı. Changbin hem eşine hem de bebeğine aşıktı. Onun yaşama sebebini oluşturan her şey Changbin için Felix ve Mingyu'dan ibaretti.

Saniyeler sonra koridor son bulup yatak odasının kapısıyla karşı karşıya geldiğinde yavaşça kolu çevirdi.

Kapı evdeki sessizliği koruyarak açılmış ve siyah saçlı için hiçbir sorun yaratmamıştı.

Yatakta uzanan eşini görmüştü ama Mingyu'yu gördüğünde küçücük de olsa şaşırmıştı. Minik bebeği her zaman beşiğinde yatırırlardı ama şimdi o babasının yatağındaydı.

İkisinin yüzleri birbirine dönükken Felix, bebeğinin minik elini kavramıştı. Korumacı görünüyordu. Bunca zaman -geceleri- Mingyu varken Changbin de evde oluyordu ama bugün o yoktu. Büyük ihtimal sarışın, içgüdüsel olarak bebeğini güvende tutma sorumluluğunu biraz daha yüksek tutmuştu.

Gülümsedi Changbin, bu tarz manzaraların ona hissettirdiği duygularla tekrar yüz yüze gelmişti.

Ama yorgunluğunu tekrar hissetmesi sebebiyle ilk olarak üzerindeki kıyafetlerden kurtulması gerektiğini düşünmüştü.

Odadaki çekmecinin üzerinde dürülü duran eşofmanı alıp pantolonundan kurtulmuş hemen ardından gömleğini çıkarıp kırıştırmamaya dikkat ederek çekmecinin üzerine bırakmıştı. Dolabı açarsa küçük bile olsa ses çıkartırdı.

Havanın sıcak olması bunu sorun etmemesini söylerken üzerini çıplak bırakıp Felix'in arkasına uzanmış ve kollarını onun beline dolamıştı.

Ama bunu hisseden sarışın anında uyanıp hızlı bir şekilde Changbin'e baktı. İlk başta paniklemiş gibi görünen yüz ifadesi eşini gördüğü an yumuşamıştı.

"Korkuttum mu?"

Changbin'in yumuşak sesi sarışının kulaklarına ulaştığında küçük olan omuzlarını silkti.

"Sorun değil. Kollarını aniden doladığın için refleks olarak öyle bir tepki verdim. Korkmadım yani."

Başıyla onayladı Changbin. Gözlerini bir süreliğine fısıldayarak konuşan eşinden oğluna kaydırdı ve parmağıyla onu işaret etti.

"Yeni mi uyudu?"

Tıpkı o da Felix gibi fısıldıyordu.

"Saat kaç ki?"

"Üçe gelmek üzere."

"O kadar geciktin mi?" dedi Felix. Şaşırmış gibi görünüyordu.

Changbin'in cevap vermeden önce kollarıyla kendisini çekmesi üzerine ona yardım ederek yüzünü eşine döndü ve kaslı bedene kollarını sardı. Burnuna dolan koku tarif edemeyeceği kadar güzeldi. Çok farklıydı.

"Evet, bu yemek işi nereden çıktı bilmiyorum ama uzun zamandır birlikte çalışıyoruz zaten, o yüzden kabul etmesem ayıp olacaktı. Zaten hepsi dağıldı. Daha da gitmeyip içmek istiyorlar, taksiye bindirip postaladım hepsini. Benim de evde beni bekleyen bir kocam ve minik bir Mingyu'm var değil mi?"

"Sen içmedin mi?"

Felix'in, yüzüne bakarken sorduğu soruyu başıyla reddetti.

"Alkollüyken sizin yanınıza gelmek istemiyorum."

"Ve ben her gün ne yaptım da Tanrı beni seninle ödüllendirdi onu düşünüyorum."

Eşinin söyledikleri büyüğün gülümsemesini büyütmüştü. Burnunu Felix'in burnuna sürttü. Gözleri birbirine kenetliydi. Elini eşinin çenesinin altına koyup önce yanağına sonra da dudağına öpücük bıraktı ama Felix onu hemen bırakmamış başladığı işi nasıl bitirmesi gerekiyorsa öyle bitirmesini sağlamıştı. Tek yaptığı dudaklarını birleştirmekti. Gerisini Changbin'e bırakıyor ve ona ayak uyduruyordu.

İkili birbirinden ayrıldığında ikisinin de göğsü hızlıca inip kalkıyordu. Bu denli uzun bir öpüşme onların neredeyse iki haftadır hiç yapmadığı bir şeydi. Bazen o kadar çok öpüşürlerdi ki Felix nefes almaya ihtiyacı olduğunu ve yorulduğunu söylerdi. Changbin'i öpmeyi seviyordu ama bazen eşi bunu birazcık abartıyor ve kendini tutamıyor aklına geldiği her an kendini Felix'in dudaklarında buluyordu.

"Binnie?" diye mırıldandı Felix. Changbin'in elini tutup başını onun elinin üzerine koydu.

"Efendim bebeğim?"

"Bana daha sıkı sarılır mısın? Asla bırakmayacakmışsın gibi."

"İşte bunu yapamam."

Küçük olan birden duyduğu bu söz üzerine anlamsız bakışlarını eşinin yüzüne gönderdi. Ne demeye çalıştığını tam anlamamıştı. Ama kaslı kolların, bedenine daha sıkı sarılması ve Changbin'in kulağına yaklaşıp fısıldamasıyla kıkırdadı.

"Seni zaten asla bırakmayacağım."

Bu adam cidden Felix'in kalbiyle oynamayı çok seviyor olmalıydı...

_____________________

En altta Changlix'e benzettiğim bir öpüşme var (gif olarak) rahatsız olacak bakmasın, çok güzel olduğu için koymazsam içimde kalırdı dbmxbxmnxmx

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

En altta Changlix'e benzettiğim bir öpüşme var (gif olarak) rahatsız olacak bakmasın, çok güzel olduğu için koymazsam içimde kalırdı dbmxbxmnxmx
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

En altta Changlix'e benzettiğim bir öpüşme var (gif olarak) rahatsız olacak bakmasın, çok güzel olduğu için koymazsam içimde kalırdı dbmxbxmnxmx

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şey soldaki Changbin, sağdaki Felix'e benzemiyor mu? 😍

Miracle | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin