"Baekhyun"
Küçük çocuk suçluluk duygusuyla dolu gözlerini Jongin'e çevirirken, başını aşağı eğdi. Jongin saf bir ciddiyet ve kızgınlıkla küçük çocuğa bakmaya devam ederek sordu.
"Neden bizden ayrılıp fantezi eşyaları satan mağazaya gittin?"
Baekhyun karşısında ona ciddiyetle bakan dört adama bakmayıp yeri izlemeye devam ederken fısıldadı.
"Ama hyung çok sıkıldım. Meyak ettim, özüy dileyim..."
Ve Kyungsoo hafif kızgınlıkla araya girdiğinde, herkes şaşkın bakışlarını ona döndürdü.
"Ben demiştim buna pezevenk diye. Bu yaşında merak ettiği şeye bak"
Dakikalar sonra ise ellerindeki eşyalar ve suçlu bir baekhyun ile eve döndüklerinde, herkes üzerini değiştirmek için odaya çıktı. Salonda Baekhyun'la yalnız kalan Kyungsoo onu yavaşça kucağına alıp yüzünü incelerken, konuşmaya başladı.
"Çocuk, annen seni almaya gelecekmiş. Onu özledin mi?"
Baekhyun masumca ona bakarken kafasını onaylar şekilde salladı.
"E-evet, ama seni daha çok sevdim. Bana ayı aldın"
Kyungsoo içten bir şekilde gülüp onun alnına yavaş bir öpücük bırakırken küçük çocuğu kendine çekti ve göğsüne yasladı.
"Ah çocuk, tatlısın ve iyisin, biraz da pezevenksin. Ama umarım güzel bir geleceğin olur, umarım mutlu olursun..."
Baekhyun kafasını kaldırıp küçük ellerini Kyungsoo'nun yanaklarına yerleştirdi ve gözlerinin içine baktı bir süre.
İkisi de türlü türlü şeyler düşündü belki de o an, Kyungsoo bir gün bir çocuğa iyi bir baba olabilir mi diye düşündü, Baekhyun ise Kyungsoo'yu çok özleyeceğini...
Ve küçük Baek, hyun'gunun kafasını küçük elleriyle yanaklarından tutarak kendine çektiğinde, düşünmeden dudaklarını onunkilerle birleştirdi. Kyungsoo anında dehşetle ona bakmaya başlamış ve gözlerini kocaman açmıştı.
Ama masum çocuk onun konuşmasına izin vermeden sıkıca sarılarak kafasını Kyungsoo'nun göğsüne yasladığında, uyumak üzereyken bebek gibi mırıldandı yumuşak sesiyle.
"Sehun hyung Luhan Hyungu sevdiği için öpüyoymuş, ben de seni sevdim Kyungsoo yezbiyen hyung..."
Ve genç adam kucağındaki küçük çocukla birlikte dolan gözlerini sıkıca kapattı. Her ne kadar onunla iki gün de geçirmiş olsa, ona alışmıştı. Gözyaşları akmasın diye sıkıca yumduğu gözlerini açmazken, düşünmeden edemedi. Keşke Baekhyun bu kadar erken ve ansızın gitmeseydi...
......................
İki gün geçmesine rağmen ise, bir öğlen vaktinde herkes boş ve donuk bakışlarla geniş salonda iç çekerek otururken, Jongin fısıldadı çaresiz sesiyle.
"Ben Baekhyun'u özledim"
Kyungsoo ise bayan Kim, Baekhyun'u aldığından beri boğazında hissettiği yumru ile oturmaya devam ederken, sustu. O çocuğu o da özlemişti...
Herkes birbirine bakmaya başladığında, Luhan bir fikir attı ortaya. Onların bu haline dayanamıyordu, belki bu hepsine o çocuğun varlığını aşmaları için yardımcı olabilir, özlemlerini az da olsa giderebilirdi.
"Hey, ben kendimi bildim bileli yetimhaneye giderim ara sıra, çocuklarla ilgilenir onlarla oynarım. Size nasıl hissettirir bilmiyorum, ama hyungları böyle görmek istemiyorum artık. Oraya gitsek olur mu ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfiction"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...