Bu bölümde kurduğum cümleler o kadar karışık ki kendime sinir oldum. Düzeltebildiğimi düzelttim, sorry.
Bölümü okuyup oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar...😄
"Sonsuza dek sizi karı koca ilan ediyorum."
Damon, seni kendine çekip öptüğünde insanlardan gelen alkışları ve sevinç nidalarını duyabiliyordun.
Soylu bir aileden gelen bir leydiydin ama artık bir Salvatore. Tabi peri masalınız pek de beklenildiği gibi gitmemişti.
Flashback...
Damon'ın valizini hazırlarken için hiç rahat değildi. Mutsuz olduğunu fark eden kocan gelip belinden sarılmış ve boynunu öpmüştü.
"Neden mutsuz benim karıcım? Kocası gidiyor diye mi?"
"Evet, Damon. İçimde tarif edemediğim bir his var, kötü bir his. Gitmesen mi acaba?"
Damon seni kendine çevirdi. Sımsıkı tuttuğu ellerine bir de öpücük kondurdu.
"Endişelenme, güzelim. Her şey yolunda gidecek ve ben sana geri döneceğim."
Üstelemedin ve ona sarıldın. Bu kollardan ayrılmak istemiyordun.
Ve düşüncelerinde haklı çıkmıştın. 1864 yılının ortalarında seyahate çıkan Salvatorelerden bir daha haber alınamamıştı. Bir hafta sürecek gezinin 2 hafta, daha sonra 3 hafta ve 1 ayı bulması seni umutsuzluğa sürüklemişti. Damon gittikten 2-3 gün sonra bebeğinizin olacağını öğrenmiş ama onu da stresten kaybetmiştin. İçindeki sese güvenip onu bırakmamam lazımdı diye düşünüp durdun günlerce.
Neyse ki Damon'dan bir iz bulmayı başarmıştın. Bütün hikayeyi öğrenmen biraz uzun sürsede olağanüstü bir dünyaya açılan yolculuğun başlamıştı ama talihsizlik işte, peşini bırakmıyordu.
Bindiğin gemi battığında boğularak ölmüştün, tabi sisteminde vampir kanı varken. Damon'a ulaşmak için vampir olman gerektiğini biliyordun. O yüzden geminin batacağını anlayınca daha önce iletişime geçtiğin vampirlerden aldığın küçük şişedeki kanı sistemine katmıştın.
Gel gör ki adın diğer ölenlerin arasına karışmıştı. Bu yüzden Damon seni bulmak için eve döndüğünde ölüm haberinle yüzleşmek zorunda kalmış ve yaşadığı tarifsiz acı sonrası insanlığını kapatmıştı.
Adadaki yerli halkla beraber yaşıyordun. Gemi battıktan sonra zar zor tenha bir ada bulmuştun. Yerli halktan uzakta bir yere yerleşmiştin, gün ışığı yüzüğünü kaybettiğin için de eski usül geceleri avlanmaya çıkıyordun. Bu haldeyken nasıl Damon'ı bulacağını ya da hayatta kalacağını bilmiyordun o zamanlar. Fakat yine de şanslıydın, adadaki tek vampir sen değildin. Yeni arkadaşınla tanışman neredeyse 1 yılını alsada onun sayesinde bir gün ışığı yüzüğü edinebilmiş ve yerli halkın arasına katılmıştın.
Yılların böyle geçip giderken ne adadan kurtulabilmiş veya Damon'ı bulabilmiştin ne de seni öldü bilen Damon sana ulaşmış ya da insanlığını açmıştı.
Günümüz...
"Sonunda!"
Etrafında döndün. Mystic Falls çok değişmişti ama her şeyden önemlisi buradaydın. Evinde...
Buraya da adanıza uğrayan -genelde kaldığın adaya kimse gelmez- gemiye atlayarak gelmiş ve yıllardır barındığın adayı terk etmiştin. Arkanda bıraktığın insanları sevsende görmek istediğin daha önemli biri vardı.
Ortam değiştiğinden yerleri karıştırsanda Salvatorelerin evini bulabilirdin yani kendi evini. Yolunun üzerinde seninle aynı yere giden esmer kızla kesişti yolun. Sana ağzı açık bir şekilde bakarken onu tanıyıp tanımadığını düşünmeye başladın. Son kararın onu kesinlikle tanımıyordun.
"S/A Salvatore?"
"Ta kendisiyim de sen kimsin?"
Şaşkınlığını bir nebze üzerinden atınca elini uzattı sana.
"Bonnie Bennet."
"Bir Bennet cadısı demek, güzel."
"Salvatore evine mi gidiyorsun?"
"Evet, yıllar sonra buraya dönmek olağanüstü ama söyle bana Bonnie, Damon insanlığını açtı mı? O da burada mı?"
Alacağın cevabı merakla beklerken burada olması için dua ettin ya da ölmemiş olması için. Çünkü ölürse napardın, nasıl yaşardın bilmiyordun.
"Burada ve insanlığı falan kapalı değil. Açalı uzun zaman oldu."
İlk rahatlasanda insanlığı açacak bir olay olması gerektiği geldi aklına. Senin ölümünün üzüntüsünü geçirecek bir şey.
Tekrardan Bonnie'ye döndün, neredeyse eve varmıştınız."Noldu da açtı peki?"
Bonnie gergince bakışlarını kaçırdı.
"Um...Yani-"
Onu beklemeden eve koştun ve kapıyı çaldın. Heyecandan, stresten ölmek üzereydin. Tek istediğin oydu.
Kapı açılır açılmaz Stefan ile göz göze geldin. Ez az Bonnie kadar şaşkındı.
"Ee beni içeri almayacak mısın? Stefan?"
Stefan bir çeşit şoktaydı. Elini gözlerinin önünde oynattın. Birden seni kendine çekip sarıldığında gülerek sen de ona sarıldın. Ayrıldığınızda onu geçerek içeriye adımladın. Evin içi de neredeyse aynıydı. Elini duvarın üzerinde gezdirerek ilerledin.
Salona girdiğinde onu gördün. Elindeki bourbon içtiğinden emin olduğun kadeh yerdeydi. Sesini duyar duymaz sen olduğunu anlamıştı, anlamaması ne mümkündü. Yüzündeki hasret dolu bakışların aynısı senin yüzünden de okunabiliyordu.
"S/A!"
"Damon!"
Yavaşça ona doğru ilerledin.
"Buradasın."
"Buradayım."
O da sana doğru geldi ve elini incitmekten korkarcasına yanağına götürdü. Elini onun elinin üzerine koydun.
"Yaşıyorsun."
Kafanı salladın. Seni çekip öptüğünde yılların özlemiyle ona karşılık verdin. Ayrıldığınızda alınlarınız birbirine yaslıydı, nefesleriniz birbirinizinkine karışıyordu.
"Yüzün, kokun, sesin...Seni çok özledim. Ölüm haberini aldığımda sanki nefes alamıyordum artık."
"Ben de Damon, ben de. Neler olduğunu bilsen...Hepsini anlatacağım. Ne de olsa artık birbirimizi bulduk değil mi? Yıllardır bu anı bekliyordum, sana kavuşmayı."
Damon seni tekrar kendine çekip öptüğünde anınızı bir kızın sesi bölmüştü.
"Damon? Neler oluyor burada?"
Baya olaylı, tuhaf bir bölündü. Sizce nasıldı? Yine karıp karıştırdım.
Sonda gelen kim? Hepiniz bildiniz tebrikler hdhdhdhd
Bir sonraki bölümler için beklemede kalın canlar😋
Sizi seviyore🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IAN SOMERHALDER İLE HAYAL ET
FanfictionMaviş gözlü aşkımız Ian ile vakit geçirmek istiyorsanız sizi kitabıma bekliyorum. Bu arada Ian'ı Damon olarak da göreceksiniz çoğu kez. İçeride çok güzel Damon Salvatore<3 serilerimiz var, okumadan geçmeyin :) Önemli! Benden habersiz kopyalanması v...