!¡5¡!

1.2K 99 179
                                    

Maç bittikten sonra kendimi bir anda Jeno'yu izlerken bulmuştum. Böylece biraz da rezil olmuştum tabii. Utançla kalkıp kapıya doğru hızlı hızlı yürürken arkamdan bana seslenmişti biri. Bu ses Haechan'ın sesiydi. Arkama döndüğümde Jeno, Haechan ve Renjun gülümseyerek bana bakıyorlardı. Ben onlara soran gözlerle bakarken Haechan bana yaklaşıp "Bizimle arkadaş olmak ister misin Jaemin? 3 kişilik grubumuzu 4 kişilik bir grup yapmak ister misin?" demişti. Bir süre tereddüt etmiştim ama sonrasında gülümseyerek "Tabii ki! Neden olmasın?" demiştim. İçimden de ikide bir hasiktir diyip duruyordum. Her feels geçirdiğimde olduğu gibi.

Her seferinde onlarla arkadaş olmak istediğimi dile getiriyordum. Kalbim bunu istiyordu ama beynim ilerde kötü şeyler olacağının farkındaydı. Sadece bir seferlik mantığımı değil duygularımı göz önünde bulundurmak istedim. Bu yüzden onlarla arkadaş olmayı kabul etmiştim. Bunu yaptığım için şu anlık pişman değildim ancak ileride ne olur bende bilmiyordum.

Beni de yanlarına alarak soyunma odasına gittiler. Çantamı kucağıma koyup bir yere oturdum. Onlar üstlerini değiştirirken bende kafamı yere eğdim ve çantamın fermuarına takılı minik oyuncak ayı ile oynadım. Bunu bana annem küçükken hediye etmişti. Her ne kadar bizi bırakıp gittiği için ona kızgın olsamda çöpe atmaya kıyamıyordum bu minik oyuncağı.

Kısa bir süre sonra Haechan yanıma oturup kolunu omzuma koymuştu ve "İşin yoksa bir yerlere gitmek ister misin? Hem böylece birbirimizi tanımış oluruz." diye sordu. Babam yurtdışındaydı ve beni göremezdi. Bu yüzden bende kabul etmiştim.

Beraber bir kafeye gidip oturmuştuk. Normalde utangaç bir insan değildim ama şu an fazla utanıyordum. Yanaklarımın kızardığına yemin bile edebilirdim. Ama bir süre sonra utangaçlığım geçmişti. Onlar bana soru sordukça, biz konuştukça, ben daha da açılmıştım.

Merak ettiğim bir şey vardı. Jeno konuşmuyordu. Evet gülüyordu, somurtkan değildi ama konuşmuyordu. Utanıyormuş gibi duruyordu. Ama utanılacak bir şey yoktu bence. Evet bunu ilk başlarda deliler gibi utanan ben söylüyordum. Böyle olmasını yorgunluğuna verdim ve telefonumu çıkartıp saate baktım. Geç olmuştu.

Onlarla arkadaş olduğum için çok memnun olduğumu söylemeyi unutmayıp yerimden kalktım. Arkadan bir sesler geliyordu. Kesin bir şey hakkında tartışıyorlardı yine. Elimi kapının koluna attığımda Jeno beni çağırmıştı. Arkamı döndüğümde gülümsüyordu ve ben çok pis afallamıştım. Bana "Seni evine bırakmamı ister misin?" diye sormuştu. Buraya onun arabasıyla gelmiştik zaten. Kaşlarımı havaya kaldırıp "Haechan ile Renjun nasıl gidecekler peki?" diye sordum. "Ah sen onları boşver. Giderler bir şekilde merak etme. Gidelim mi?" diye sordu. E tabii ben yine reddedememiştim.

Yol boyunca aramızdaki tek konuşma benim ona yolu tarif etmemdi. Onun dışında bir şey konuşmamıştık. En son kapının önüne geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim ve içeri girdim. Mutluydum. İstediğimi elde etmiştim ama... Ama beynim hala bunu yapmamam gerektiğini söylüyordu... Pişman olacakmış gibi hissediyordum ama buna rağmen yine de mutluydum.

Kendimi sırt üstü yatağa attım. Dik dik tavanı izliyordum. Hava kararmaya yüz tutmuştu ve benim ders çalışmam gerekiyordu. Hemen elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Ardından masama oturup ders çalışmayı denedim. Ama olmuyordu. Nedense Jeno aklımdan hiç çıkmıyordu. Haechan ve Renjun da. Ben şimdi onlarla arkadaş mı olmuştum?

Ya babam bunu öğrenseydi? Ya babamın dediği gibi üzüleceğim şeyler yaşarsam?

Ben pek belli etmesem de duygusal bir insandım. Her şeyi fazla kafama takardım ve kalbim bir kez kırıldı mı bir daha iyileşmesi uzun sürüyordu.

O üçüyle arkadaş olduğuma gerçekten pişman değildim ama kaygılarım vardı. Bunları düşünmekle hata mı yapıyorum bilmiyorum ama düşünürsem işin içinden çıkamayacakmışım gibi geliyordu.

Tüm her şeyi kafamdan atıp ders çalışmaya odaklanabilmiştim sonunda ve 2-3 saat ders çalışmıştım. Açıkçası beynim yanıyordu.

Ben defterlerimi toplarken telefonum çalmaya başladı. Babam arıyordu. Telefonu açtım ve biraz öylesine konuştuk. Beni özlediği için aramıştı. Açıkçası onunla konuşmak bana da iyi gelmişti. Çünkü bende babamı özlemiştim. Gerçi alışıktım bu yurtdışı şeylerine. Ama işte babamdı ve ben onu özlüyordum.

Annem... Onu her şeyden çok özlüyordum. Kızgındım evet ama bu onu özlememe engel değildi. Ama olmasını isterdim. Böylesi daha iyi olurdu. En azından acı çekmezdim.

Onu unutmam gerekiyordu. Çünkü onun bir daha geri gelmeyeceğini biliyordum. Babam söylemişti bunu bana. Bir kaç sene önce ne zaman geri döneceğini sorduğumda bana onun asla geri gelmeyeceğini ve benden bile daha çok sevdiği üvey bir oğlunun olduğunu söylemişti.

Acı bir gerçekti bu da. Merak ediyordum benden daha çok sevdiği oğlunun kim olduğunu. İlk fırsatta bunu öğrenmeliydim. Ya da öğrenmemeli miydim?

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM¡!

Gacılar bana ilham gelmiyor yav. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum ಥ_ಥ

Neyse inş bir gün gelir...

!¡Daima NCT ile kalın¡!

💚💚💚

strawberry lip balm | nomin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin