1) Yüce Apollon

1.3K 46 111
                                    

Selam sana yüce Apollon'un günlüğünü okumaya cüret eden ölümlü. Aslında Homeros Aresle nasıl evlendiğimi sorunca-bizi yazarak meşhur oldu o da - ona geçmişe hızlı bir dönüş yaparak birkaç kesit verebileceğimi düşündüm. Nasıl olsa ölümlüler arasında konuşulmaya bayılırım. Aşağıya günlüğümün bir kesitini bırakacağım sonra da gidip ne kadar muhteşem olduğum hakkında bir müzik yapmaya koyulabilirim. Sizleri sevmiyorum ölümlüler bana tapınmayı ve güzel adaklarda bulunmayı unutmayın.

Her şeyin alevlendiği o gün (Tarih bilinmeyecek kadar eski)

Yine kendi sarayım yerine olimpostaki dairemde sızmıştım. Dün gece Dionysos'un yeni bulduğu "doğruluk mu cesaretlik mi" oyununu oynarken şarabı fazla kaçırmışım anlaşılan. Genelinde sarı ve beyaz renklerle döşenmiş odamda ben istemediğim sürece hiçbir şey görünmüyordu. Baş ağrımla beraber yataktan çıktım ve bugün hangi liri çalacağımı ve khitonumu giyeceğimi karar vermeye çalıştım. Lanet baş ağrım yüzünden tam olarak odaklanamıyordum. Evet ben bir tanrıyım ve istesem bu ağrıya hemen bir son verebilirim. Ama istemiyorum.

Altın sarısı saçlarımı toplayıp, saçlarım kadar parlak olmasa da sarı renkli khitonumu giyindikten sonra bronz tenim ve muhteşem yakışıklı yüzümle dairemden havalı bir çıkış yaptım. Bir yandan elimdeki görev listesiyle oyalanıp bir yandan da kızlarla flörtleşiyordum. "Evet güneş doğdu, tik. Kehanetler okundu, tik. Ölümlü doktorlara tıp ile ilgili tavsiyeler verildi, tik..."

"Vay vay Apollon sonunda uyanabilmişsin." Elimdeki kalem kağıttan gözlerimi ayırıp bana kinayeli bakışlar atan Hermes'e döndüm. Benimki gibi belden bağlamalı elbise şeklinde turuncu bir khiton giymişti. Ayakkabılarındaki kanatlar onun yerden bir iki santim havada durmasını sağlıyordu. Benimkinin yanında bahsi bile geçemeyecek derecede sıradan bir yüzü vardı yani her zamanki gibi. "Ne var Hermes yine beni Zeus'a mı ispiyonlayacaksın?" Hermes sinir bozucu kahkahasını yüzüme doğru savurdu "Bunu çoktan yaptım zaten. Zeus seni taht salonunda bekliyor." Bir anda gözlerim aralandı. Taht salonu mu? Yine ne haltlar yemiştim acaba? Bu seferki cezada bana merhamet etmesi için kendi kendime dua etmeye başladım.

"Niye beni taht salonunda bekliyor ki?" Hermes bana salak mısın bakışlarını attıktan sonra gözlerini devirdi. "Bu akşam Hades gelecek ya onun hazırlığı için" Derin bir nefes verip dua etmeyi kestim. Olimpos hakkında yanlış bilinen bir şey daha, Hades'i severiz. Hermes yanımdan sinek gibi vızıldayarak uçtu. Ben de taht odasına doğru yarım bıraktığım havalı yürüyüşüme devam ederek yürüdüm. Eğlence yeni başlıyor!

İhtişamlı kocaman ikili kapının açılmasıyla Olimpos salonundaki on iki tane tahtın görüş alanıma girmesi bir oldu. Her tanrının tahtı kendi güçlerini yansıtacak şekilde dizayn edilmişti.-Teşekkürler kyikloplar- Tahtlar salonda ters U şeklinde dizilmişti ve tahtların tam ortasındaki diğerlerinden daha göz alıcı ve ihtişamlı taht şimşek desenleriyle süslenip tanrıların tanrısı Zeus'a armağan edilmişti. Zeus'un tahtının solunda ise kraliçe Hera'nın daha küçük ve nahif tahtı vardı.

Zeus kendi tahtında oturup sıkılmış bir halde nektarını yudumlarken Hera da tahtının etrafına toplanmış nedimelerle düğün sohbeti yapıyordu. Hızlı ve seksi adımlarla babamın tahtının önüne gidip selam verdim. Beyaz khitonun rengiyle uyumlu olan kırçıl sakalları vardı. Göz rengi, tahtının tepesinde oturan kartal kadar delici bir maviydi. Sinirlendiğinde mavileri yağmurlu havalardaki gibi kapalı bulutlara dönüyor ve gözlerinde şimşekler çakıyordu. Karşısındakine tehlike alarmları vermek için mükemmel bir tasarım olduğunu düşünüyorum.

"Baba, beni görmek istemişsin?" Salona yeni girdiğimi fark eden Zeus daldırdığı bakışlarını topladı. Kim bilir yine hangi kadını düşünüyordu?

APORES (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin